Bizim meslek son yıllarda garip habercilik anlayışının “nadir örneklerinin!” veriyor sürekli.

50-60 yıl öncesinde de iktidar ya da muhalefet yanlısı yayın politikası izleyen gazeteler ve onların “köşe yazarı” denilen yorumcuları vardı kuşkusuz.

Ne var ki, “haber her zaman haberdir” kuralı öyle ya da böyle geçerleydi. Hemen aklıma geliveren “İSKİ Skandalı” konusu. Ya da Merhum Süleyman Demirel’in yeğeni Yahya Demirel’in “Hayali İhracat” girişimleri…

İki sıradan örnek, CHP ya da AP’nin yanında vaziyet alan yaygın basında, bu türden haberler sayfalarında bir şekilde yer bulurdu. Bir kısmı manşetlerinden verirken, diğer kesimi de yine birinci sayfalarında 3-4 sütuna da olsa okurla paylaşırlardı bunları.

Ne zamanki -12 Eylül faşist darbesinden sonra özellikle- medyaya sermaye guruplarının hevesi artı, bu genel kural da ortadan kalktı. Hele de aynı çevrelerin ilgisiyle özel TV kanalları yaygınlaştı, “skandal” nitelikle haberler dahi, gazete sayfalarında, ekranlarda görünmez oldu.



İstenilen taban fiyat bu mu?

Neyse, başlıkta ifadesini bulan konu bu genel durumla ilgisi olmayan bir giriş yapmak gereğini duyduğumu belirterek devam edelim.

Bizim gazetelerin çoğunda yer alan bir yerel haber;

-Eskişehirli ayçiçeği üreticileri dertli!

Neden “dertli” oldukları da belli. Son günlerin çeşitli tarım ürünlerinde sıkça gündeme gelen taban fiyatlarından yakınma Buna göre  ayçiçeğinde taban fiyat 10 lira değil, en azından 15 lira olmalı imiş. Malum genelde iki tür ayçiçeği tarımı vardı; Yağlık ve yemişlik.

Ancak bizim haberimiz bu iki çeşidi de içermiyor. “Tohumluk Ayçiçeği” üretiminden söz ediyor. İki türden daha değerli bir ürün konu ediliyor.

-İstenen azami taban fiyat 15 lira olur mu?

Yakın geçmişte gözüme ilişti, “eğlencelik” olanın fiyatı bile 45 lira!



120 bin dekar nerede…

Tekrarlarla epey uzun haberde, -ters orantılı olarak- bir şey daha dikkatimi çekti; buna göre de bu yıl ayçiçeği ekim alana 250 bin dekara ulaşmış.  Düşündüm ki bu kadar olmaması gerekir. Tarım İl Müdürlüğünün verilerine baktım, kuşkulanmam yersiz değil. Bir de , haber sitelerimizden birinde  uzman görüşüne rastladım:

“-İlimizde 10 yıl önce 100 bin dekar alanda ayçiçeği ekimi yapılırken bu yıl bu miktar 120 bin dekara çıkmış durumda. Verim de dekar başına 200 kilodan, 370 kiloya ulaştı.”

Ajansın  muhabirine görüş bildiren de ESOGÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümünde Prof. Dr. Mehmet Demir Kaya.

Arkadaşlarımız bu türden abartılara niye ihtiyaç duyarlar, hiç anlamam!. Bilginin bu kadar kolay ulaşıldığı günümüzde, abartıların anında gün yüzüne çıkacağını düşünmezler?



Güzel örnek, fikri takip.

Kısaca bir olaydaki gelişmeleri izleme ve duyurma  anlamındadır fikri takip. Siyasette olduğu kadar, habercilikte kullanılır sıkça örneklemek gerekirse en basitinden bir cinayet, katliam. İlk haber verilir ve sonrasındaki gelişmeler kısa zaman aralıklarıyla gelişmeler izlenir duyurulur.  Sonrasında uzun zaman içinde bu konu adli yönüyle izlenir ve okura, izleyiciye ulaştırır.

Bunlardın birini meslektaşımız “Kemal Atlan” verdi geçen günlerde. Konu malum, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen Şubat’ta, Mart’ta enflasyon azgınlaştığı dönemlerde Tarım Kredi Marketlerinden birinden alış-veriş yapmış “Fiyatların gayet makul olduğunu” söylemişti. Bundan iki ay kadar önce de ayni marketteki çok sayıda tüketim maddesinin piyasanın altında- ucuzlatıldığını açıklamıştı.

Kemal Atlan arkadaşımız bir ay önce ucuzlatılan ürünlerin listelemiş ve Sözcü’de haberleştirmişti. Tam bir ay sonra ayni listedeki ürünleri inceledi ve gazete şu başlıkla duyurdu haberi;

“Erdoğan’ın talimatla indirim yaptırdığı markette ürünlere 1 ayda zam geldi”

İşte zaman aralığı gerektiren olayda “fikri takip” dediğimiz budur.

Kutluyorum Kemal’i..