Geçen Pazartesi günkü yazımın ana teması, insan belleğinin “unutmak gibi bir sakatlık” taşıdığı idi. Kuşkusuz geçmişte ve günümüzde insanlık tarihinde sayısız ve önemli örnekleri vardır. Ben o yazıda , kaybedilen, daha doğru bir deyimle siyaseten ahlak dışı iftiralarla seçmeni etkileyen iktidar yalanlarıyla “kaybettirilen” Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden ele almıştım konuyu.

Yazının bir bölümünde ise şu irdelemelerde bulunmuştum;

“Düşünüyorum da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için ne denli  geçerli bir durum bu? Onun Cumhurbaşkanlığı yürüyüşü için özellikle. Ay, yıl, yıllar değil, seçim sonrası geçen 1 haftada unutuluverdi her şey. Düne göre Kemal Bey’e methiyeler düzenleyen haberciler, yazarlar, cik-cik öten televizyon bülbülleri örneğin!.. Onlardan biri (af edersiniz) “Ne var yani yüzde 48.5 oy almışsa. Yerine bir eşeği koysak o da o kadar oy alırdı) demez mi?..

-Yazıklar olsun!..”

Sonunda Sayın Kılıçdaroğlu’nun “Adalet” vurgusu ile başlattığı ve 25 gün süren Ankara-İstanbul arasındaki yürüyüşünü ele alacağımı not olarak eklemiştim.




Gandi’ye özenmişmiş!..

Olay öncesinde kararın verildiği  bir iki gün içinde taraflı-tarafsız medya haberleri çeşitli yorumlarla duyurunca kamuoyunda bir merak oluştu. Bazı iyi niyetli yorumlar şöyleydi;

-68 yaşında bir adam nasıl olurda yaz sıcaklarının başladığı şu günlerde 400 kilometreyi aşkın bir yolu yürüyerek bitirecekti!..

İnsan sağlığı endişesine dayanan bu yorumlar haksız da sayılmazdı. Buna karşılık yandaş medya tarafı olayı alaylı göndermelerle sunacaktı:

-Kılıçdaroğlu, Gandi’ye özendi. Onun ‘Uzan yürüyüşünü’ taklit etme sevdasında!..

Hani, CHP Genel Başkanlığına seçildiği günlerde siması ve ince vücut yapısı ile Gandi’ye benzetilmişti ya… Oradan esinlenme ile yapılıyordu bu ironik haberler, yorumlar…

Anlaşılan karar yürüyüşün başlamasından kısa süre önce verilmiş, Genel merkezde ayrıntıya ilişkin bir takım hazırlıklar yapılmıştı ki;

-Yürüyüşünü 15 Haziran’da Güven Park’tan başlattı.

Elinde, bir kartona yazılmış ve yürüyüşün sonuna kadar bırakmayacağı “Adalet” pankartı bulunmaktaydı. Refakatçileri ise doğal olarak partisinin milletvekilleri ve kimi Ankaralılar vardı.

Yürüyüşte planlanan etaplar sürdükçe, destekçi katılımcıların sayısı da giderek artıyordu. Bir hesaba göre, 430 kilometrenin sonunda Maltepe’ye gelindiğinde sayı 700 binlere ulaşmıştı. Maltepe Mitingi ise (İstanbul Valiliği 175 bin dese de)  yaklaşık 1 milyon 500 bini aşkın kişinin katılımıyla gerçekleştirilecektir.


***


Unutmuş ya da kaçırmış olmalıyım. Adalet Yürüyüşünün bir belgeseli de yapılmış. Benzeri diğer kanallarda göremedim ama o belgesel tamıyla sadece Karar TV’de yayınlandı geçtiğimiz 15 Haziran’da. Açıkçası etap molalarında Kemal Bey’in “kararlılık ifadesi” bazı söylemlerini, Adalet vurgularını duygulanarak izledim.

-Aynı zamanda gurur duyarak…

Kemal Bey’in tempoyu düşürmemek adına şu sözlerini de kayda geçelim;

“-Bir ara arkadaşlar, arkada 1 kilometre uzunluğunda bayrak açılacağını, tempomu düşürmemi önerdiler. Bir süre düşürdüm, olmuyor. Kaslarım gevşemeye başladı!.




Seçimin adaleti yok mu?

Araştırırken rastladım. Örneğin yürüyüşün 4. Yılında kaleme aldığı yazısında Cumhuriyet’ten Ali Sirmen’in yazı başlığı dikkatimi çekti;

-Hala Adalet Peşinde!..

Aynı gazetenin duayen yazarlarından  Emre Kongar da “Eskişehir Çağrışımı” yaptığı yazısında, kendisini Milletvekilimiz Utku Çakırözer’in kendisine yaptığı “yürüyüş davetini” anımsatıyor. Yaşından dolayı kimi eksikliklerini hatırlattıktan sonra;

“-Her şeye rağmen katıldım ve kadim dostum Eskişehir Büyükşehir Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile kol kola Sayın Kılıçdaroğlu ile birlikte yürüdüm” diyecektir.


***


Hak, Hukuk Adalet Yürüyüşüne milyonların yanı sıra pek çok ünlü sanatçı, siyaset insanı, medya çalışanı katıldı. Son seçimlerin etkinliklerine katılanlar ise hala “Hak, Hukuk, Adalet” sloganını kullanmadı mı?

-Ne yazık ki seçimin adaleti yoktu!..

Ve de insan belleği her şeyi kısa sürede unutma özelliğini sürdürmekte idi…