Ben Türk’üm ve başka Türkiye yok!

Son günlerdeki siyasi gelişmeler, asrın felaketi dediğimiz depremi ve ekonomiyi hafızamızdan adeta sildi.

Bu vaziyeti içime sindirmem mümkün değil.

*

Ancak siyaset öyle tehlikeli bir girdap ki, vatandaşı bir şekilde içine almayı başarıyor.

*

Deprem olmuş; yaklaşık 50 bin yurttaş yaşamını yitirmiş, on binlerce yurttaşımız yaralı olarak kurtulmuş, kurtulanlardan bir bölümü çeşitli uzuvlarını kaybetmiş, evsiz kalanlar, göç etmek zorunda olanlar, psikolojik travma yaşayanlar, demografik değişim ve kültürel asimile tehdidi…

*

Tüm bu yaşananlar, tek varlıklarını oturdukları koltuklara borçlu olan ve hırsları akıllarının önüne geçenlerin çelik çomak oyunu nedeniyle mi unutuluyor yani?

Hani millet adına hesap soracaktınız?

Bırakın hesap sormayı, görüldüğü üzere hesap soracaklarının imdadına hızır gibi yetiştiler, maşallah!

Çünkü dediğim gibi; onlar, hırsları yüzünden akıl tutulması yaşayan, yakın çevreleri ve yurt genelinde parti örgütlerine, belediyelere, belli sivil toplum kuruluşlarına damar damar yerleştirilmiş kan emici fedaileri ile vatan için değil, görülüğü üzere şahsi ikballeri için ulu orta kavga ediyorlar.

*

Diğer taraftan ekonomi... Enflasyonda üçüncü dünya ülkelerine yetişmeye çalışıyoruz. Yaşamak için zorunlu olan her bir kaleme her gün fahiş oranda zam yapılıyor. Alım gücümüz yok oldu. Esnaf bir bir kepenk kapatıyor; direnenler personel çıkartıyor, kredilere yükleniyor. İşsizlik almış başını gidiyor. Sanayimiz alarm veriyor. Dış ticaret açığı tamiri zor oranlara ulaştı. Milli güvenlik meselesi dediğimiz gıda ürünlerini üretemiyoruz. Hayvancılıktan vazgeçmişiz. Süt ineklerini bir bir kesiyoruz. Daha ne anlatayım size? Bu garabet durumun önüne geçilmez ve aynı ivmeyle ekonomik düşüş devam ederse, batmamamız için, kör topal giden ekonomik bağımsızlığımızı kaybetmememiz için hiçbir neden yok.

*

Bu noktada şu soruyu kendi kendimize sormalıyız: Bağımsızlığımızın söz konusu olduğu ekonomik çöküşten yüksek sesle bahseden var mı?

Neden bahsetsinler? Onların tuzu kuru. Yedikleri de yemedikleri de önlerinde! Şahsi olarak ekonomik hiçbir kaygıları yok. Oturdukları koltuklar sayesinde hem kendilerinin hem yakın çevrelerinin hem de fedailerinin keselerini ağzına kadar doldurmuşlar. Ve dahi, yeni keseler dikip içini doldurmak için ülkeyi feda etme azmindeler! Onların uçak biletleri, zalimin önünde düğme ilikledikleri ceketlerinin ceplerinde hazır duruyor. İşlerine gelmeyen bir vaziyet mi yaşandı? Bu ülkenin yurttaşlarının üzerine binerek kazandıkları paralarla istedikleri ülkeye basıp giderler!

*

Ya bizler, yani yurtseverler?

Necip Hablemitoğlu katledilmeden önce, "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olma yolunda, devrimlerden dönüş sürecinin sancılarını yaşıyor" diyerek endişelerini dile getirmiş, bulgularını ortaya koymuş ve halkı uyarmıştı. FETÖ’yü Türkiye’de ilk tespit eden ve bu anlamda büyük tehdidi anlatan nadir kişilerdendi. ‘Köstebek’ isimli kitabında irtica tehdidini, irticacıların devlet kademelerindeki örgütlenmelerini kuşkuya yer bırakmadan belgelerle tek tek ispatladı. Sürekli uyardı, uyardı ve uyardı… Aydınlatmaya çalıştı… Ta ki sesi kesilene kadar…

necip hablemitoğlu

Yurtsever Hablemitoğlu’nun hepimizin bildiği önemli bir ifadesi var. Diyor ki: "Ben Türk’üm ve başka Türkiye yok!"

foto-6

Bunu neden söylüyor Hablemitoğlu? Okumanızı tavsiye ettiğim ‘Köstebek’ isimli kitabında nedeni açık olarak yer alıyor. Atatürk Cumhuriyetinin değerlerini geliştirerek koruyacak olan da bizleriz, yanlış tercihlerimizle o değerleri ortadan kaldıracak olan da bizleriz. Ve bizler, iyisinde de kötüsünde de bu ülkenin sahipleri olarak vatan topraklarımızda kalmaya devam edeceğiz. Fakat ülkeyi felakete sürükleyenler, tıpkı FETÖ kaçkınlarının yaptığı gibi arkalarına bakmadan vatanı terk edecekler!

*

O nedenle, bu ülkenin başına her ne gelmişse ve kimden gelmişse unutmayalım.

Unutturmaya çalışanları da asla unutmayalım.

Zira unutturmaya çalışanlar, en az ülkeyi yangın yerine çevirenler kadar suçludur!




DÜNYA İNSANLARI

dünya insanları-11

Depremden en çok etkilenen illerden biri olan Hatay'da bir kadın torununun fotoğraflarıyla enkaz başında bekliyor… Kaynak: ntv.com.tr



AFİŞ
Megafault 

afiş-18

Film 2009 yılında David Michael Latt tarafından çekilmiştir ve Türkçe'ye‘Büyük Deprem’ olarak çevrilmiştir. Başrol oyuncusu olan Brittany Murphy filmin prömiyerinden birkaç hafta sonra öldüğü için aynı zamanda onun son filmidir. Filmde Amerika, olası bir depreme oldukça hazırlıklı görünmektedir. Fakat meydana gelen büyükdeprem sonrasında Amerika kıtası ikiye ayrılır. Profesör Amy Lane bunun doğal yollarla meydana gelen bir deprem olmadığı fikrine kapılır ve araştırmaya başlar.



KARİKATÜR

karikatür-19

İbrahim Özdabak / Yeni Asya / Deprem sonrası



FOTOĞRAFIN DİLİ OLSA

fotonun dili olsa-5
 

Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Başkanı Celalettin Kesikbaş: Hocam bence Cumhurbaşkanı adayı siz olmalısınız, bunlar yine ellerine yüzlerine bulaştıracaklar gibi görünüyor.

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen: Ne diyeyim evladım? Son dakikada Ekmek için Ekmeleddin dediler, o treni kaçırdılar. Yoksa Türkiye’de istenen değişim çoktan gerçekleşecekti.

ESO Yöneticisi Sinan Özeçoğlu: Yılmaz hocam doğru söylüyor.

ESO Yöneticisi Fatih Düş: Son olay bizim partiye yarar…



BİR TWEET

1 twit-2

Ahmet Ataç
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterimiz Ayşe Ünlüce'nin kıymetli eşi, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekilimiz Aydın Ünlüce'ye geçirdiği kalp krizi ve ardından anjiyo olması nedeniyle geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, en kısa sürede sağlığına yeniden kavuşmasını temenni ediyorum.