vaziyet

Seçimlerin ertelenme ihtimali

Kahramanmaraş merkezli olan ve 10 ili doğrudan etkileyen deprem felaketinin ekonomik, sosyolojik, demografik ve siyasi anlamda derin yaralar açtığı herkesin ortak görüşü. Fabrikalar durdu, çocuğundan yaşlısına toplumsal bir bunalım hali oluştu, insanlar farklı şehirlere göç etmeye başladılar… Bu konuları ilerleyen süreçte kapsamlı bir biçimde işleyeceğim…

*

MUHALEFETİN EN BÜYÜK EKSİĞİ

Bugün siyasi sonuçlarına göz atmak istiyorum; özellikle 14 Mayıs’ta yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerine… Şimdi, deniyor ki seçimler ertelenebilir. Muhalefet kanadı çıkıyor, daha hiç düşünmeden, “sen kimsin de seçimi erteliyorsun, seçim zamanında yapılacak, kork” şeklinde enteresan açıklamalar yapıyor. Zaten muhalefetin en büyük eksiği bu değil mi, beynini kullanamamak, düşünme yoksunu olmak… Kurmaylar toplanır, konu tüm detaylarıyla görüşülür, hatta iktidara da çağrı yapılır beraber toplanalım diye -gelmezlerse onların ayıbı olur- bununla beraber bir karar verilerek seçim takvimine ilişkin tavır alınır. Ancak nerde? Türkiye’deki muhalefetin bilerek ya da bilmeyerek iktidar için çalıştığı yönündeki görüş günden güne güçleniyor!

*

İŞİN CİDDİYETİNİN FARKINA VARILMALI

Şimdi, deprem sonrasında özetle mevcut durumu orta yere serelim… 10 ilde büyük yıkım yaşandı. 15 milyon insanı doğrudan, daha fazlasını dolaylı yönden etkiliyor. On binlerce yurttaşımız yaşamını yitirdi. On binler ise tedavi görüyor. Göçük altında ne kadar insanımız olduğu bilinmiyor. Sağ kalanlar sokakta yatıyorlar. Ticari olarak hiçbir faaliyet yok. Sanayi durmuş vaziyette. İnsanlar varını yoğunu depremle beraber kaybettiler ve artık işsizler. Bir bardak suya muhtaç haldeler ve yapılan yardımlarla ayakta durabiliyorlar. Hijyen problemi nedeniyle salgın hastalık tehdidi var. On binlerce vatandaşımız farklı şehirlere göç ettiler ve bu göç dalgası artarak devam ediyor. Güvenlik problemi yaşanıyor. Mültecilerin baskınlığı artıyor. Umutların tükendiği anda iş makineleri enkazı kaldırma çalışmalarına girişecekler, enkaz altından ne çıkacağını kimse kestiremiyor, bir büyük travma daha yaşanacağı düşünülüyor. Daha anlatılacak o kadar şey var ki, sadece bu tablo bile işin ciddiyetini gözler önüne sermeye yetiyor.

*

SEÇİMLERİN ERTELENMESİ İHTİMALİNE ART NİYETLİ BAKILMAMALI

Peki, böyle bir ortamda o bölgeye sandığı nasıl koyacaksın? Bir kere nereye koyacaksın, sandığı koyacağın yer mi kaldı? Güvenliği nasıl sağlayacaksın? Haydi her ikisini de yaptın. Yahu, yurt genelinde tehlikeli boyutlara ulaşan bir göç dalgası var. Yaşama veda eden on binlerce insan var. Haliyle 10 ilin nüfusunda ciddi değişimler yaşandı. Göç alan illerin nüfusları da değişti. Göç edenler geri dönecekler mi? Bu tam bir muamma. O halde ülke genelinde ikamet değişimleri yaşanacak, yeni bir nüfus sayımına ihtiyaç olacak. Bu neden gerekli? Kardeşim, kim hangi ilde oy kullanacak? Göç edenler oy kullanmak için memleketlerine gitmeyi düşünürler mi? Düşünürlerse bu ulaşım nasıl çözülecek? Ya da 10 ilin nüfusunda ciddi düşüşler yaşandı, belki milletvekili sayılarında da düşüşler yaşandı? Göç alan illerde de milletvekili sayılarında yükselişler yaşanmış olabilir. Örneğin Eskişehir’de! Bir başka konu, partiler adaylarını nasıl belirleyecekler? Söz konusu illerde nasıl seçim çalışması yapılabilecek? Burada seçim süreci ve seçim günü güvenliği tekrar gündeme geliyor. Mültecilere nasıl bir formül bulacaksın?Tüm bu aktardığım sorunların çözümü hemen yarın olmayacak, olmasına imkan da yok zaten. O halde seçimin makul bir tarihe ertelenme ihtimaline art niyetli bakmak doğru bir yaklaşım değil. Keşke tüm sorunlar çözülebilse de zamanında yapılsa, bu herkesin arzusu olur. Fakat dediğim gibi, seçimler ertelenirse, iktidarından muhalefetine süreç kolaylaştırılmalı. Toplum bir de bu çekişme üzerinden gerilmemeli.

*

İKTİDAR DAYATMA İLE HAREKET ETMEMELİ

Bu noktada iktidara büyük iş düşüyor. Hiç olmazsa parlamentoda grubu olan partilere ‘gelin beraber karar verelim, ortaklaşalım, uzlaşalım’ şeklinde bir çağrı yapmak herhalde zor olmasa gerek. Dayatma ve siyasi saiklerle gerçekleştirilen her hamle, iç barışı bozma adına yapılan girişimden öteye gitmez.



DÜNYA İNSANLARI

dünya insanları-9

Hatay'ın merkez ilçesi Antakya’da arama kurtarma çalışmaları devam ediyor… Yakınları enkaz altında kalan bazı vatandaşların umutlu bekleyişleri sürüyor… Kaynak: ntv.com.tr



AFİŞ

Mega deprem: Japonya 

afiş-16

11 Mart 2011'de, Japonya'nın Tōhoku bölgesi, 9,0 büyüklüğünde bir deprem ve ardından gelen tsunami ile sarsıldı. Bin yılın en büyük depremiydi.9 şiddetindeki bu depremde yaşananlar, en çarpıcı sahneleriyle ‘Mega Deprem: Japonya’ belgeselinde anlatılıyor.Çoğunluğu olay anında çekilen görüntülerden oluşan bu belgesel, hem depremin hem de tsunaminin etkilerini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. 



KARİKATÜR

karikatür-17

Çizen: Ergin Asyalı



FOTOĞRAFIN DİLİ OLSA

fotonun dili olsa-4

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt: Bak müdür makamına geldik ziyaret ettik, seni tanıdık, sen de artık şu afet riskli alanlarla ilgili ‘çaktırmadan’ lehimize açıklama yapar ve işi siyasallaştırırsın.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Hikmet Çelik: Siz hiç merak etmeyin başkanım, ben usulen bir Vali Bey ile görüşeyim de…



BİR TWEET

1 twit-1

Yılmaz Büyükerşen
Depremzedelerin konaklaması için akla ilk öğrenci yurtlarının gelmesinden ve buna bağlı olarak üniversitelerin tatil edilmesinden bir eğitimci olarak büyük üzüntü duyuyorum. Bu aziz millet 10 kente bakacak, gerekirse kendi kapılarını depremzedelere açacak kadar büyüktür.Yaşadıklarımızın temelinde eğitimsizlik ve bilime karşı yanlışı seçmek olduğu açıkken, böylesine yanlış bir karardan ivedilikle dönülmeli ve öğrenciler okullarına devam etmelidir. Nitelikli ve sürdürülebilir eğitim bu ülkenin temel taşı olmalıdır.