En sonda söyleyeceğimi en başta ifade etmek istiyorum.

CHP, 14 Mayıs’ta kurulacak sandıklardan başarıyla çıkmak istiyorsa, milletvekili aday listelerini doğru şekillendirmek zorunda!

*

Bugüne kadar ne oldu?

Vatandaşa sorulmadan, partiliye sorulmadan, ağababaların işaretiyle birileri listelere yerleştirildi, günün sonunda kaybeden CHP’ye oy vermiş seçmen oldu.

CHP’nin yöneticileri bu başarısızlıklarıüzerlerine aldılar mı?

Alırlar mı hiç, eften püften mazeretler uydurarak günlük yaşantılarına devam ettiler.

*

Peki bu sefer?

Önceki yazılarımda ifade ettiğimi bir kere daha vurgulamak istiyorum. Şu anda ortam CHP için hiç olmadığı kadar müsait. Partinin genel başkanı, Cumhurbaşkanı adayı olmuş. Altı partinin desteği alınmış. HDP ile sosyalist partiler omuz vereceklerini ifade etmişler. Demokrasi, adalet, hukuk, ekonomi, deprem, dış politika, terör konularında zor günler yaşayan bir hükümet orta yerde duruyor. Bununla beraber CHP, arkasına ciddi bir rüzgar almış ilerliyor.

*

Böyle bir ortam varken, bu ortamı taçlandıracak olan, doğru bir kampanya yönetiminin yanında elbette milletvekili listeleridir.

Eğer listeler, önceki dönemlerde yapıldığı gibi ‘ağam paşam’ usulü şekillendirilirse, CHP’nin arkasına aldığı rüzgârdan emin olun eser kalmaz.

*

Şimdi çıkmış bazı enteresan tipler şunu söylüyorlar: Milletvekili listelerini beğenmeyenler başka partilere yönelirler ama Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verirler.

Hadi oradan!

Bu enteresan tipler, vatandaşı da kendileri gibi ot beyinli zannediyorlar!

Yahu kardeşim, CHP’nin milletvekili listelerini yapan kim?

En tepedeki adam, yani Kemal Kılıçdaroğlu!

O halde, Kemal Kılıçdaroğlu listeleri yapıyorsa, listeyi beğenmeyen vatandaş başka partiye oy verip nasıl Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu’na oy verecek?

*

Aynı enteresan tipler bunun üzerine şunu söyleyebilirler: Ama her seçim bölgesinde güçlü isimlerin dediği olur, onların işaret ettiği isimleri genel başkan onaylar.

O halde ben de derim ki: Genel başkanın iradesi yok mu, kimin ne getirip ne götüreceğine ilişkin araştırma kabiliyeti yok mu, masaya yumruğunu vurabilme gücü yok mu? Eğer öyle değilse,ne diye Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetmeye talip oluyor?Kılıçdaroğlu, güçlülerin dayattıklarını onaylıyorsa, Cumhurbaşkanlığı makamını da mı onay makamı olarak kullanacak? Muktedir göndersin talebi, Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu onaylasın öyle mi? Öyle değil elbette, ancak iktidara karşı sözde muhalif takılan ot beyinli enteresan tiplerin yaymaya çalıştıkları algıdan çıkan sonuç maalesef bu.

*

Sonuç olarak, Kemal Kılıçdaroğlu, mecliste yüksek sayıda parlamenter çıkarabilmek ve Cumhurbaşkanlığını kazanabilmek için, kimsenin göz yaşına bakmadan muhakkak ve muhakkak milletvekili listelerini güçlü yapmak zorundadır.

Muktedirlere “bu sefer siz fedakarlık edin” demelidir.

Rest çekenlere direkt kapıyı göstermelidir.

Kılıçdaroğlu, bu iradeyi gösterdiği takdirde arkasına aldığı rüzgarı güçlendirir.

Ammaaaaa… “Ben Cumhurbaşkanı filan olmak istemiyorum, ana muhalefet lideri olmak bana yeter” diyorsa onu bilemem.

Fakat şunu net ifadelerle söyleyebilirim: Seçim kaybedilirse,ortada CHP adında bir ana muhalefet kalacak mı? Kamuoyu, baraj altında kaldığı dönemde dahi kritik konularda CHP’nin yapacağı açıklamaya odaklanırdı. CHP, o günlerden bugünlere genetiğiyle oynanmak suretiyle ana muhalefet partisi olmasına rağmen sözü itibar görmeyen ve kamuoyu nezdinde etkisi olmayan bir parti haline getirildi. Bu sefer de hata yapılırsa ki buna hata değil ‘başka bir şey’ denir, bırakın iktidara aday parti olmayı, tabela partisi olmaktan öteye geçemez. Kılıçdaroğlu da o tabelanın altında ‘peşin satan’ esnaf misali oturur.

*

Bitirirken şu görüşümün altını bir kez daha ısrarlaçizmek istiyorum: Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı olmak istiyorsa, milletvekili aday listelerini doğru yapmak zorundadır. Liyakatli, güçlü, dinamik, cevval, yırtan, mücadeleci, samimi, çalışkan, dürüst, yıpranmamış, partinin oyunun üzerine oy getirecek isimleri listelere taşımalıdır.