Aralık ayının bu günleri, gönül coğrafyamızda asırlardır yankılanan bir ismin, Hazreti Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin manevi mirasıyla aydınlanır. Vuslatının yıl dönümü olan Şeb-i Arus'u (Düğün Gecesi) da içine alan bu özel hafta, bizlere sadece bir anma vesilesi değil, aynı zamanda hayatı ve insanlığı yeniden okuma fırsatı sunar.
Mevlana, eserlerinde ve yaşamında bizlere tek bir gerçeği fısıldar: Aşk. Bu, sadece romantik bir duygu değil; yaratıcıya duyulan derin sevgiyle tüm yaratılmışları kucaklayan ilahi bir aşktır. Onun "Gel, gel, ne olursan ol yine gel," çağrısı, yüzyıllardır ayrım gözetmeksizin, yargılamadan kapılarını tüm insanlığa açan mutlak hoşgörünün en güçlü sembolüdür.
Günümüz dünyasında, farklılıkların keskin hatlarla ayrılıklara dönüştüğü, sevginin ve anlayışın yerini öfkenin aldığı anlarda, Mevlana'nın felsefesi bir sığınaktır. Onun deyişiyle, "Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol" ilkesi, bize samimiyeti, dürüstlüğü ve özümüzle bir olmayı öğütler.
Bu Mevlana Haftası'nda, semanın ahenkli dönüşünde kaybolan dervişlerin izinde, kendi içimize dönmeli ve gönlümüzdeki kilitleri açmalıyız. Hoşgörünün bir zorunluluk değil, bir varoluş biçimi olduğunu hatırlamalıyız.
Mevlana'nın yüzyıllar öncesinden uzattığı el, bugün de bizi birlik olmaya, sevmeye ve insan kalmaya davet ediyor. Bu davete kulak verelim.