Çocukluğumuzda ne derlerdi?

Türkiye, tarım alanında kendi kendine yetebilen yedi ülkeden bir tanesi!

*

Bugün çocuklarımıza aynı cümleyi kurabiliyor muyuz?

Elbette hayır.

*

Türkiye’nin tarım alanında ‘kıskanılacak ülke’ pozisyonundan ithalatçı ülke durumuna düşmesinin nedeni oldukça basit.

Tüketim ekonomisi!

*

Üretmekten vazgeçirildik, çiftçimizi kaderine terk ettik, hayvancıya kes malını terk et obanı dedik, hazıra alıştırıldık…

Sonuçta gelinen nokta bu.

*

Özellikle pandemi ve sonrasında baş gösteren ‘savaş’ gibi gelişmeler, gıda krizini de iyiden iyiye beraberinde getirdi.

*

Bununla beraber bir anda ‘eyvah’ dedik, aydınlandık!

*

Devlet, elbette belli tedbirler almaya başladı, ancak yeterli olmadığı su götürmez bir gerçek olarak karşımızda duruyor.

*

O halde üretim odaklı topyekun bir kalkınma planı şart.

Devleti yönetenler, vakit geçirmeksizin bu planı hazırlamalı ve ‘gereksiz’ harcamaları kısıp, enteresan yerlere akan hortumları kesip, gözle görülür bir bütçe hazırlamalıdır.

*

Bu kalkınma planı öyle hazırlanmalıdır ki devletin bu işle görevli olan asli kurumlarının yanında; yine devletin en temel kurumu olan muhtarlıklardan başlamalı, belde belediyeleri, ilçe belediyeleri, il ve büyükşehir belediyelerine kadar uzanmalıdır.  

*

Uzağa gitmeye de lüzum yok.

Yanı başımızda önemli bir örnek var.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nden bahsediyorum!

*

Bildiğiniz üzere Yılmaz Büyükerşen, gıda krizini çok önceden görmüş ve imkanları doğrultusunda bir ‘kırsal kalkınma hareketi’ başlatmıştı.

Bu hareketin ilk zamanlarında birileri de çıkıp ‘bu belediyenin görevi mi’ diyerek eleştirilerini sıralamışlardı.

Evet, ilk bakışta belediyenin görevi değil, ancak ülkenin önünde ciddi bir ‘gıdasızlık tehdidi’ varsa, elbette belediye bunu dert edinecektir, edinmelidir.

FOTO-1

*

O gün belediyeyi eleştiri yağmuruna tutanlar, bugün sus pus olup yapılan çalışmalara bakmakla yetiniyorlar.

*

Bakın, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, kırsal kalkınma hareketi doğrultusunda hangi işlere imza atmış, bir inceleyelim…

*

TARIM ARAZİLERİNİN ÜRETİME KAZANDIRILMASI PROJESİ

Belediye, kendine ait olan boş tarım arazilerini üretime kazandırdı. Bunu yaparken ilçe belediyelerini de projeye dahil etti. Sebze ve meyve kurutma tesisi inşa etti. Aynı zamanda çiftçiye hasat desteği verdi.

*

YERLİ TOHUM ÜRETME PROJESİ

Yerli tohum, bir ülke için oldukça stratejik. Bu noktada tarımda dışa bağımlılığın önüne geçilebilmesi ve sağlıklı nesiller yetiştirilebilmesi için de azami öneme sahip. Bu anlamda belediye, Yerel Tohum Üretme Merkezi açtı. Orada çoğalttığı yerel tohumları Eskişehir başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli kentlerinde düzenlenen tohum takas şenliklerine göndermeye başladı. Amaç atalık tohumlarla, Türkiye'nin yakın gelecekte tarımda dışa bağımlılığının önüne geçilmesine elden geldiği ölçüde destek olabilmek.

 

*

HAYVANCILIĞI DESTEKLEME PROJESİ

Manda yetiştiriciliğini desteklemek adına manda hibe edildi. Yem bitkileri yetiştirilebilmesi için yüz binlerce dönümlük tarım arazisi köylere tahsis edildi. Atıl durumda olan meralar canlandırıldı ve damızlık hayvanların yem ihtiyacı karşılandı.

*

İPEK BÖCEĞİ YETİŞTİRİCİLİĞİ PROJESİ

Belediyeye ait 40 dönümlük yetiştirme alanında seleksiyon ve anaçlık dut bahçesi kuruldu. Yurt genelinde 400 bine yakın ücretsiz dut fidesi dağıtıldı. İpekli kumaş dokuma kursları için ‘Midas İpek Evi’ faaliyete geçirildi.

*

FİDE DESTEĞİ PROJESİ

Başta marul, domates ve lavanta gibi çeşitli tarım ürünlerinin fidesi üreticiye bedelsiz dağıtılıyor. Bugüne kadar 5 milyonun üzerinde ücretsiz fide dağıtımı gerçekleştirildi.

*

ARICILIĞIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ

Girişimci kadınlara, çok sayıda kovan, arıcı ekipmanı ve eğitim desteği verildi. Öyle ki Han’da, lavanta bahçesi kurulmuştu ve destek verilen kadınlar o alanda arıcılık yapmaya başlamışlardı. Bununla beraber ilk lavanta balı üretildi bile. Projede istenen başarıya ulaşılırsa, uygulamanın alanı daha da genişletilecek.

*

HALK SÜT VE HALK YUMURTA PROJESİ

Bu proje, Büyükşehir Belediyesi ile Mahmudiye, Han Çifteler Süt Üreticileri Birliği ortaklığında hayata geçirdi. Pastörize sütler, üreticiden tüketiciye aracısız olarak ulaştırılıyor. Söz konusu projenin önemli bir özelliği de şu: Belediye, Türkiye genelinde, pastörize sütü üreticiden tüketiciye aracı olmaksızın ulaştıran ilk belediye. Yine belediye, manda sütünü de aynı yöntemle tüketiciye ulaştırmak için çalışmalar sürdürüyor. Halk Yumurta Projesi de benzer şekilde üreticiden tüketiciye aracısız, ekonomik ve güvenli ürün teslimini önceliyor.

*

ÜRETİCİ MARKET PROJESİ

Bu projenin amacı şu: Tarımsal ürünlerin katma değerini arttırmak ve bölgenin kırsal kalkınmasını desteklemek. Bunu sağlamak için kurutma, ayıklama, paketleme gibi işlemlerin yapılabildiği ‘kurutma ve paketleme tesisi’ kuruldu. Bahse konu tesisten çıkan ürünlerin satışı için 2019 yılında şehir merkezinde ‘Üretici Market’ adında bir satış mağazası açıldı. Bu mağazaların sayısının arttırılması için çalışmalar devam ediyor.

*

Evet, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin ‘kırsal kalkınma hareketi’ kapsamında kısa zamanda hayata geçirdiği projeleri bir çırpıda siz değerli okurlarımız için sıraladım.

Bu noktada şu soruyu sormak yerinde olmaz mı:

Eskişehir bu işi yapabiliyorsa, diğer il ve ilçe belediyeleri yapamazlar mı?

Elbette yapabilirler, zira eldeki imkanlar ölçüsünde yapanlar da var.

Örneğin Tunceli! Özellikle Ovacık’ta tarımsal alanla karınca kararınca önemli işler yapılıyor.

Bu noktada Eskişehir’in Beylikova Belediyesi’de, isminin anılması zorunlu olan belediyeler arasında.

*

Bu iş, Türkiye’nin her şehrinde imkanlar ölçüsünde yapılmalı!

Diğer taraftan devlet de, kudretini gösterip daha büyük yatırımlarla Türkiye’yi tarım alanında devler ligine sokmalı.

*

Elbette kırsal kalkınma, yalnız ve yalnız tarım ve hayvancılıkla olmaz.

Terse göç sağlanmalı, kırsalda eğitim, sağlık, turizm ve sosyal imkanlar arttırılmalı.

Yani dedim ya, ciddi bir irade koyup seferberlik ilan edilmeli.

Beklemeye vaktimiz yok, hemen şimdi…