CHP’nin ciddi bir sloganı var: “Türkiye’nin birleştirici gücü.

Böylesine önemli ve akıllıca desenlenmiş bir slogan var ancak CHP’nin birleştirici güç olduğuna dair en ufak bir kıpırtı, esinti, eylem, çaba, umut ve buna benzer hiçbir şey yok.

Sakın ha bana, “Adalet Yürüyüşü var işte” diyerek gelmeyin.

Fikir doğruydu, aktörleri ise bir o kadar yanlış.

Bakıldığında Türkiye’yi kucaklayamadı.

Zira sonrasında hiçbir gelişmenin yaşanmaması, bu yürüyüşün ne kadar etkisiz olduğunu ortaya çıkardı.

Ha, şu ayrı.

Bu yürüyüş, CHP’den birkaç milletvekilinin daha içeri alınmasını engelledi.

Demem o ki: Sadece bu amaçla yapılan bir yürüyüş olması ve aktörlerinde oldukça yanlış olması nedeniyle etki alanı oldukça dardı.

Öyle ki, Doğu ve Güneydoğu’nun haberi dahi olmadı.

*

Aktörler ve o ünlü slogan…

CHP içerisinde Türkiye’yi birleştirecek, halk tarafından yüksek kabul görecek kişilerin sayısı bir elin parmağını geçmez.

Öyleyse bu kişilerden faydalanmak lazım gelmez mi?

Aslına bakarsanız olması gereken faydalanmak.

Fakat olan, CHP’nin üst yöneticileri tarafından bu isimlerin tehlike olarak görülmeleri, haliyle stratejik noktalara hiçbir zaman getirilmemeleri.

*

Tehlike derken şunu kastediyorum: Koltuk!

*

Adam şimdi düzenini kurmuş kardeşim.

Çadır hazır, tezgahı da atmış önüne.

E, müşterisi de belli.

Satan memnun da alan kişi başka çaresi olmadığından alıyor!

*

Şimdi zihni sinirin biri gelecek, çadırın yerine bina kuracak.

Tezgah öyle ulu orta yerde olmayacak.

Bir düzen bir tertip olacak.

Belli müşterilerle küçülüp yok olmak yerine, var olan müşteriyi kaybetmeden daha farklı ve geniş kitlelere yayılarak yapıyı büyütecek.

Profesyonelleşecek.

İçtenlikle hak, hukuk, adalet diyecek.

Liyakat diyecek.

İlle de memleket ve devlet diyecek.

*

Sonra ne olacak?

Çadırcılar kaybolup gidecek.

Kaybolmak isterler mi?

Tabii ki hayır.

Dolayısıyla bu hastalıklı sistemin devamı için direnecek.

*

Çok uzağa gitmeye gerek yok.

Yanı başımızda Türkiye’yi kucaklayabilecek ve halkında kabullenebileceği bir isim var.

Yılmaz Büyükerşen!

yılmaz-büyükerşenn
*

Hatırlayalım…

2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Yılmaz Büyükerşen’in adı, CHP’nin adayı olabilir ve MHP’den de destek alır şeklinde kamuoyunun önüne sürülmüştü.

Kamuoyunun önüne sürmek ne demek?

Halkın nabzını ölçmek demek.

Nitekim teamüller hep şu yöndeydi: Yılmaz Büyükerşen ilk turu alır. İkinci turda ise çatı aday olur.

*

Ancak ne yaptılar? Adı sanı bilinmeyen, güya toplumun tüm kesimlerini kucaklayacak, halk tarafından yüksek kabul görecek, sözdemuhafazakar bir adayı dayadılar seçmenin önüne.

Ekmeleddin İhsanoğlu!

Neymiş?

İslam Konferansı Örgütü eski başkanıymış beyefendi.

Dahası, adamın iktidar partisinin önde gelen isimleri dışında bağlantılı olduğu bir Allah’ın kulu yok!

*

Bu zatı muhteremi, öyle Yılmaz Büyükerşen’de olduğu gibi kamuoyunun önüne de,“Hadi değerlendirin” diye getirmediler.

*

Dönemin Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi, şimdilerde CHP Eskişehir Milletvekili olan Utku Çakırözer, 16 Haziran 2014’te kaleme aldığı “Sürpriz isim gündemde” başlıklı yazısında aslında sinyali vermişti.

Ekmeleddin İhsanoğlu olabilir!

Hatta aynı yazıda son kararın,Devlet Bahçeli tarafından verileceği de kaleme alınmıştı.

Kılıçdaroğlu Bahçeli’ye seçenekleri sunacak, Bahçeli karar verecek.

*

Yahu kardeşim, uzlaşma başka bir şeydir ayakçılık başka bir şey.

Sen o çok akıllı! kurmaylarınla bulup buluşturacaksın ve Bahçeliye, “Ağam artık hangisini kabul edersen” diye sorup küçüleceksin.

*

Alırsın adayını götürürsün, “Kardeşim benim adayım bu dersin”, İkna edersin.

Sen resmen teslim olmuşsun!

*

Ekmeleddin İhsanoğlu aday gösterildiği gün sonuç zaten belliydi.

Nitekim CHP nakavt oldu.

MHP’ye de bir şey olmadı.

Aldı Ekmeleddin’i bir de milletvekili yaparak ödüllendirdi.

Sen?

Çadıra marş marş!

*

Küçük bir soru soralım:

Yılmaz Büyükerşen aday gösterilmesi gerekirken, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesinde dış güçlerin etkisi var mıydı?!

Sadece bir soru…

*

Nereye geleceğim…

Geçtiğimiz Cumartesi günü Yılmaz Büyükerşen’e yapılan saldırı sonrası partili partisiz toplumun tüm kesimleri kenetlendi ve Büyükerşen’i ciddi bir biçimde kucakladı.

Bu kucaklama bir kez daha neyi ispatlıyor?

Büyükerşen’in birleştirici bir güç olduğunu.

*

2019…

Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’nin çatı adayı olacak kişi bir hayli önem taşıyor.

Aynı sözde hata! bir daha yapılmayacaksa eğer…

Yılmaz Büyükerşen neden aday olmasın?

*

YAK KAZANACAK YA TABELA PARTİSİ OLACAK

NOT: Bu yazıyı, 1 Ağustos 2017’de Anadolu gazetesinde kaleme almıştım. Aradan beş yıl geçmesine, hükümet etme sisteminin dahi değişmesine rağmen şu ana kadar CHP’deki kafanın maalesef değişmediğini görüyorum. 2014’te Bahçeli’ye boyun eğerek İhsanoğlu ile kaybeden bir CHP vardı. 2019’da ise Muharrem İnce’nin açıklandığı dakikadan seçim gecesine kadar geçen süreçte kaybetmek için her şeyi yapan bir CHP gördük. Niçin? ‘Çadırcıların’ tek derdinin parti içinde iktidar olmak olduğu için. Ancak bu sefer CHP’nin hata yapma lüksü yok. Ya kazanacak ya tabela partisi olacak!