Son dönemde Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin kent içi ulaşımda çevreci bir adım olarak başlattığı “Bisiklet Yolları ve Park İstasyonları Projesi” gündemde. Projenin ilk etabı Ali Fuat Güven Caddesi’nden start aldı.

Toplamda 23 kilometrelik bisiklet yolu ağı ve 10 istasyonun planlandığı bu çalışmayla, Eskişehir’in önemli arterleri birbirine bağlanacak. Hedef; çevre dostu ulaşımı yaygınlaştırmak, trafik yükünü azaltmak ve aktif yaşamı teşvik etmek. Her şey kağıt üstünde çok güzel görünüyor. Ama gelin biraz sahaya bakalım.

Geçtiğimiz günlerde önüme bir video düştü. Yer: Porsuk Bulvarı, Adalar mevkii. Görüntüdeki bisiklet yolu, bisikletliler için değil sanki yayalar için yapılmış gibi. Yolun tamamı yürüyen insanlarla dolu. Elinde telefonuyla yürüyen de var, arkadaş grubuyla sohbete dalan da. Hatta çocuk arabasını o yolda süren aileler bile var. Peki ya bisikletliler? Onlar, bu yolun gerçek kullanıcıları, ne yapıyor? Slalom yaparak ilerlemeye çalışıyor, çanlarını çalıyor, sabrediyor… Ama bu sabrın sonu nereye varacak? Şimdilik küçük çaplı tartışmalarla atlatılan bu gerilim, yakın zamanda tatsız olaylara dönüşebilir.

Şunu kabul edelim: Bisiklet yolu yapmak tek başına yetmiyor. “Yaptım oldu” mantığıyla yola çıkarsanız, sonunda olan yine vatandaşa oluyor. Bu şehrin insanı henüz bisiklet yolunu nasıl kullanacağını bilmiyor. Bu bilinç oluşmadan bu yollar da, bu yatırımlar da, bu niyet de ziyan olur. Ne yazık ki proje başladığı gibi bırakılmış izlenimi veriyor. En azından ilk etapta, özellikle yoğun bölgelerde birkaç belediye personeli görevlendirilse, vatandaşlara uyarılarda bulunsa kötü mü olur? “Bu yoldan yaya geçemezsin, bu alan bisikletliye ait” denilse, birkaç tabelayla yetinilmese? Basit ama etkili çözümlerle bu yeni ulaşım kültürünün temeli atılabilir.

Öte yandan araç sürücülerinin de ciddi şikâyetleri var. Yeni bisiklet yolları bazı caddelerde araç yollarını daraltmış durumda. Park yeri bulmak zaten meseleydi, şimdi iyice içinden çıkılmaz bir hâl aldı. Özellikle dar arterlerde bu değişiklikler hem trafik akışını hem de sürücülerin sabrını zorluyor. Bu noktada belediyenin, "araç sahiplerinin değil, çevre dostu ulaşımın yanında yer alıyoruz" diyerek topu taca atması da çözüm değil. Ulaşım bir bütün. Bisikletliyi koruyalım derken araç trafiğini içinden çıkılmaz hâle getirmek de doğru değil. Daha planlı, daha bütüncül bir yaklaşım şart.

Kısacası… Bisiklet yolu fikri harika. Bu şehir buna hazır olmalı. Ama hazırlığın yolu sadece asfalt dökmekten geçmiyor. Eğitim şart, denetim şart, farkındalık şart. Yollar çizilir, tabelalar dikilir ama iş bilinçte biter. Yoksa bu güzelim proje, tıpkı raylı sistem gibi “iyi düşünülmüş ama iyi uygulanmamış” bir başka örnek olarak kalır. Bizden söylemesi.