Altı konuyu başlıklar halinde aktararak yazıma başlamak istiyorum:

- Millet İttifakı arasında geçen karmaşa, ardından altı partinin tekrar birleşmesi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığının ilan edilmesi.

- Millet İttifakı, HDP ve Muharrem İnce ile görüşmeli mi?

- Türkiye genelinde ve Eskişehir’de nasıl bir milletvekili aday profili tercih edilmeli?

- CHP’nin kendi milletvekili listelerine diğer partilerin adaylarının konulması nasıl karşılanır?

- Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Eskişehir İl Müdürü Hikmet Çelik’in afet riskli alanların dönüşümü meselesini siyasallaştırması tartışmaları ve fay hatlarının imar planlarına işlenmesi meselesi.

- Odunpazarı Belediyesi’nin binasının çürük olması.

*

Bahsi geçen altı konuya ilişkin Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ile ES TV’de sohbet ettik.

Dilerseniz önce Millet İttifakı arasında geçen olayın ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığının ne anlama geldiğini masaya yatıralım.

Kazım Kurt bu konuyu şöyle değerlendiriyor:

‘MERAL AKŞENER’İN MASAYA OTURMASI BÜYÜK BİR VATANSEVERLİKTİR’

“Böyle bir olay olmasa iyiydi ama olayın buradan dönmesi bile önemlidir. Meral Hanım’ın itiraz etmesi kadar bunlardan vazgeçip tekrar masaya oturması bence büyük bir vatanseverliktir. Büyük bir fedakarlıktır. Bakın siz üç gün önce kara dediğiniz bir şeye şimdi ak diyorsunuz. Bunu diyebilmek bile önemlidir, büyük bir iştir ve herkes yapamaz. Kaldı ki Meral Hanım gibi büyük bir partinin genel başkanı siyaseten söylediklerinden vazgeçerek tekrar aynı yere gelmesi büyük bir fedakarlıktır. Şimdi bu olaydan şu çıktı. Türk halkı demokratik kamuoyu baskısı yaratmak suretiyle hem liderleri etkiledi hem parti kadrolarını etkiledi ve yanlıştan dönüldü. Keşke her alanda kamuoyu oluşturulabilse de politikacılar yanlışlarından dönebilse.

‘İTTİFAKTAKİ ALTI PARTİ DE ÖNEMLİ İŞLER YAPIYOR’

Sayın Davutoğlu ile Sayın Babacan’ın zaman zaman bizim arkadaşlarımız tarafından eleştirildiği de oluyor. Ben de onlara diyorum ki. Bakın bu ittifak önemli bir ittifak. Eğer Davutoğlu bakan olmak isteseydi orada zaten başbakandı. Tayyip Erdoğan’a itiraz etmez, teslim olur ve bakan olurdu. Siz yanlış yapıyorsunuz dediği, itiraz ettiği için dışlandı. Ali Babacan da partinin kurulduğu günden bu yana bakan, itiraz etmeseydi yine bakanlığa devam ederdi. Ama Tayyip Erdoğan’ın yanlışlarını gördüğü için elindekini itebildi, muhalefete düştü ve parti kurdu. Sonra da siyasi bir tercih yaparak Millet İttifakı’yla birleşti. O nedenle ben ittifaktaki altı partinin de önemli işler yaptığını düşünüyorum.”

*

DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Demokrat Parti ve bazı sosyalist partilerden belirlenen aşağı yukarı 50 ismin, CHP milletvekili listelerinden seçime girmesi bekleniyor.

Peki, böyle bir durum yaşanırsa, CHP örgütü ve seçmeni üzerinde olumsuz bir etki yaratır mı?

İşte Kazım Kurt’un yanıtı:

‘FEDAKARLIK YAPMAYA HAZIRIZ’

“CHP örgütü, üyeleri ve seçmeniyle bu seçimin Kemal Kılıçdaroğlu tarafından alınmasına kilitlendi. Onun için ne fedakarlık yapmak gerekiyorsa yapmaya hazırız ve bunu da parti örgütü zaten gösteriyor. Hiç kimse kendi adına bireysel bir beklenti içinde değil. Genel başkanların fedakarlık yaptığı bir yerde milletvekillerinin, il ilçe başkanlarının ya da parti adaylarının fedakarlık yapmaması söz konusu olmaz.”

*

Altı partinin birleşmesi Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanmasına yeter mi? Kılıçdaroğlu, ittifakı genişletmeli mi? HDP, Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklanmasından sonra “görüşmek için bekliyoruz” dedi. Bunun yanı sıra Muharrem İnce ile de temas kurulması bekleniyor.

Peki, Kazım Kurt, Millet İttifakı’nın yapacağı bu muhtemel hamleleri destekliyor mu?

İşte cevabı:

‘AKP İÇİNDEKİLERE DE MHP İÇİNDEKİLERE DE HDP İÇİNDEKİLERE DE KUCAĞIMIZI AÇACAĞIZ’

“Demokrasi kucaklayıcı olmalıdır. Biz HDP’yi de kucaklamalıyız, Muharrem İnce’nin partisini ve seçmenini de kucaklamalıyız, HDP ile hareket eden sosyalistleri de kucaklamalıyız, hatta Adalet ve Kalkınma Partisi içerisinde olup da mevcut durumdan tereddüt eden seçmeni de kucaklamamız lazım. Çünkü Türkiye ancak böyle yönetilir. Ben iddiayla söylüyorum, yüzde 60’ın üzerinde Tayyip Erdoğan muhalefeti var. Hatta yüzde 66’lara kadar çıktığı bile söyleniyor. Bu 66’yı yakalayabilmeliyiz, kucaklayabilmeliyiz ve bu rakamın üzerine daha fazlasını eklemeliyiz. Mesela ben bugün bir Adalet ve Kalkınma Partiliyle görüştüm, asla oy vermeyeceğim diyor. Biz bu seçimde bize destek verecek herkesle bağlantı kurabilmeliyiz. AKP’nin içerisindeki insanlarımıza da kucağımızı açacağız, MHP’nin içerisindeki insanlarımıza da kucağımızı açacağız, HDP’nin içerisindekilere de kucağımızı açacağız. Yani Türkiye’de kimse kimseyi ötekileştirmeyecek.”

*

Her seçim döneminde, CHP’nin milletvekili listelerinde bir hoşnutsuzluk hali görülüyor. Özellikle örgütte ve CHP’li seçmende rahatsızlık yaratıyor. Dolayısıyla bazı seçmenler ‘paraşütle indirilen aday’ benzetmesi yaparak ya oy vermiyor ya da sandığa gitmeyerek partiyi protesto ediyor. 14 Mayıs’ta gerçekleşecek seçimin kritik olduğu göz önüne alındığında, CHP’nin bu sefer hata yapma ya da ‘birilerini gönülleme’ seçeneği yok. O halde, nasıl bir aday profiliyle seçimlere girilmeli?

CHP’li Kazım Kurt bu noktada net konuştu ve dedi k:

‘KİM DAHA FAZLA OY GETİRİR ONU BULMALIYIZ’

“Demokrat, kucaklayıcı ve sakin bir dili olan adayları bulmalıyız. Topluma güven veren, toplumun ‘bu kişi bu işi yapar’ diyebileceği insanları bulup aday yapmamız lazım. Eskişehir özeline gelince… Elbette Eskişehir’in köyünde de ilçesinde de şehir merkezinde de etki edebilecek, oy getirebilecek, artı özellikleri olan adayları bulmalıyız. Ben artık şu noktada bütün arkadaşlarımın benim gibi düşüneceğini zannediyorum. ‘Evet benden daha iyisi geldi, teşekkür ederiz, biz onu destekliyoruz’ diyebilecek bir liste çıkarmamız gerekir. Bunu sağlayabiliriz çünkü Eskişehir örgütü de yıprandı ve örselendi ama iktidar olmamız da şart. Dolayısıyla fedakarlık zamanı. Bireysel hedefleri bir kenara bırakmak suretiyle kim daha fazla oy getirir bunu bulmalıyız.”

*

Gelelim, afet riskli alanların dönüşümü meselesi, bu meselenin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Eskişehir İl Müdürü Hikmet Çelik tarafından siyasallaştırılma çabası ve Eskişehir’de yer alan fayların imar planına işlenmesi konularına…

Başkan Kurt, özellikle Hikmet Çelik’in tavrını eleştirerek başlıyor açıklamasına.

Şöyle ki:

BÜROKRATTAN YILMAZ BÜYÜKERŞEN’İ HEDEF ALAN DEMEÇ!

“Parti devleti olunca, yöneticiler kendilerini bu konuda cevap vermek zorunda hissediyorlar ya da baskıyla konuşuyorlar. Ben Hikmet Çelik’in söylediklerinin bir kısmının doğru olmadığını biliyorum, çünkü kentsel dönüşümle ilgili Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin yetkisi yok. Yetkinin sahibi bakanlık. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ancak bakanlığın verdiği talimatlarla iş yapıyor. Bakanlığın verdiği izin kadar iş yapıyor. Mesele şu, bakanlık olarak bu dönüşümü niye yaptırmadınız? Yani bir bürokratın,Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’i hedef alarak basına demeç vermesinin doğru olmadığını düşünüyorum. Herhangi bir bürokrat, Sayın Vali ya da Sayın Cumhurbaşkanıyla ilgili böyle bir demeç verse ne olur acaba?”

*

Bu noktada Kazım Kurt’un şu ifadesi dikkatimi çekti: “Parti devleti olunca, yöneticiler kendilerini bu konuda cevap vermek zorunda hissediyorlar ya da baskıyla konuşuyorlar.”

Şimdi, Hikmet Çelik koltuğunu korumak için mi siyasi bir yanıt verdi? Öyle değilse, afet riskli alan dönüşümü konusunda en doğru bilgiyi samimiyetle verecekti de son dakikada birileri baskı yaptı ve Hikmet Çelik’i doğru bilgiyi vermekten alı mı koydu?

Bu soru, bir gün cevaplanmak üzere burada dursun, biz konumuza devam edelim…

*

Gelelim Eskişehir’deki faylara… Her kafadan bir ses çıkıyor, Eskişehir’den fay geçiyor ancak tam olarak nerelerden geçiyor net bir bilgi yok. Dolayısıyla sağlıklı bir bilgi olmadığı için imar planlarına da tam olarak işlenemiyor.

Bu noktada Kazım Kurt dikkat çeken bilgiler veriyor, Hikmet Çelik’in açıklamalarını da bir anlamda çürütüyor; gerçi Kazım Kurt’a gerek bile bırakmadan il müdürü yaptığı açıklamayla kendi kendini aynı zamanda çürüttü ya, neyse…

Şimdi, Kurt’u dinleyelim:

ESOGÜ’YÜ ATLAYAN FAY…

“Eskişehir’deki fayın tespitini yapma noktasında belediyelerin yetkisi yok. Sayın Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü bu işin de belediyelere ait olduğunu söylüyor ki hiç doğru değil. Bize fay şuradan geçiyor diye bir adres versinler. Bakın, bir fay var, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ne (ESOGÜ) gelince kalkıyor. ESOGÜ sınırları geçtikten sonra yeniden başlıyor. O halde ben soruyorum: Ya ESOGÜ içindeki rapor yanlış ya o dışındaki fay yanlış. Bize bunun hangisinin doğru olduğunu bakanlık mı bildirecek, üniversite mi bildirecek, MTA mı bildirecek? Bildirilen faylar imar planlarına işlenmiş zaten. Ama biz şimdi tereddütlüyüz.

VARSAYILAN FAY…

Başka bir şey daha var… Bu fayın bir de Eskişehir’de var sayılan fayı var. Yani bir var olan fay var,bir de var sayılan fay var. Şimdi bu Cumhuriyet ve Atatürk Bulvarlarından giden bir fay, sanayi çarşısından geçip giden bir fay. Ama biz sanayi çarşısının kentsel dönüşümüyle ilgili bir çalışma yaptığımız zaman bize Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün vermiş olduğu bir rapor var. Buraya inşaat yapabilirsiniz diyor. O halde fay yok. Biz şimdi ne yapacağız? Sayın Müdür bize bunu söylesin. Desin ki:Şunu imar planlarına işleyin. Ama ESOGÜ’nün oradan atlayın denmiş, belediyede bunu işlemiş. Bakın burada bir yetki karmaşası var, mevzuatta çelişkiler var, bir de merkezi hükümetle yerel yönetimler arasında politik bir kavga var. Yöneticilerimiz bunu aşmak zorunda. Bize siyasi bakmayacak. Bize diyecek ki: Gelin beraber bu işi yapalım. Şimdi Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün belediyelerin yetkileri üzerinde bir vesayeti var. Bizim inşaat ruhsatı vermediğimiz yapıya il müdürlüğü veriyor. Biz bu inşaat yıkılsın diyoruz, il müdürlüğü hayır yıkılmasın diyor. Bir binanın riskli olup olmadığına ilişkin kararı, en son Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği il Müdürlüğü veriyor. Yani Eskişehir’de yıkılacak bir bina varsa, riskli bir bina varsa, bunun tespiti belediyelerin işi değil.”

*

Son konumuz Odunpazarı Belediyesi’nin binasının depreme dayanıklı olup olmadığı… Başkan Kurt hiç eveleyip gevelemeden belediye binasının sağlam bir yapı olmadığını ifade etti. Yeni belediye binası için de çalışmalarının sona yaklaştığını kaydetti.

PHOTO-2023-03-08-13-44-50

İşte Kazım Kurt’un açıklaması:

YENİ BELEDİYE BİNASI NE ZAMAN YAPILACAK?

“Odunpazarı Belediye binası sağlam değil. Belediye binası iki tane bloktan oluşuyor. Başkanlık makamının olduğu blok sonradan yapılmış kaçak binaydı. Biz imar affından yararlanarak oturma hakkını elde ettik. Diğer blok da çok eski bina. O bina da şu anda hiçbir yönetmeliğe uygun değil. Biz bunu düzeltmek için karşımızdaki arsada kamulaştırma çalışmalarına başladık. Beş yılda anca kamulaştırmaları bitirdik. 5 binlik planını değiştirdik. Şimdi binlik planlarını değiştirmek üzere Odunpazarı Belediye Meclisine gelecek; Nisan ya da Mayıs meclisinde. Ondan sonra onaylanmak üzere tekrar Eskişehir Büyükşehir Belediyesine gidecek. Orada da en hızlı çıkarsa Haziran veya Temmuz’da çıkar. Yani biz orada Temmuz’dan sonra inşaat yapacak, yeni belediye binası yapacak hale geliriz.”

*

Evet, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un, son dönemin tüm gündem maddelerine ilişkin görüşlerini okudunuz.

Bazı konularda yapıcı olduğunu, bazı konularda ise adrese teslim mesajlar verdiğini ifade edebilirim.

Takdir siz değerli okurlarımızın…