Roman ve hikâye sanatı basite alınamaz. Roman ile hikâyelerin besin kaynağı toplumların çektiği acılar ile sıkıntılardır hazin hatıralarıdır. Roman ve hikâyeler özellikle savaşlar geçirmiş uluslar ile yoksulluk yaşamış milletlerin sosyal, kültürel, tarihi, iktisadi ve coğrafi yapılarının işlendiği sanat eserleridir. Savaş acıları ve yoksulluk yaşamayan milletlerin roman ve hikâyeleri olsa da değer yosunu olur. Roman, Batı kaynaklı edebi ürünlerdendir. Hikâye, Şark edebiyatı mahsulüdür.

Kemal Tahir’in “Körduman” adlı romanı irdelendiğinde; yazar, bu romanında Anadolu köylüsünün fukara ve cehaletini ele almış. Ahlaki çöküntünün teşekkülü için Anadolu kültürünü, din anlayışını, tarihi ve sosyal realiteyi yoksulluk, cehalet ve hurafelerle bağdaştırarak işlemiş.

Hiçbir yazar ve sanatçı kendi ulusunu aşağılamaz. Kendi milletini alaya almaz. Bu kitapta, yazarın Türk kadınını ve Türk köylüsünü itibar zaviyesinden alaşağı etme gayreti hicap verici bir durum. Yazarın dünya halkları içerisinde Türk insanının özveri ve erdemliğini niçin göz ardı ettiği sanat ve Türk edebiyatı adına anlaşılır gibi değil. Türk ulusunu dıştan çökertemeyen emperyalistler, Türk milleti savaş acılarını ve yoksulluk sıkıntılarını henüz atlatmaya çalıştığı dönemde kültür ve ahlak yozlaştırıcı bazı çeyrek aydınları halkın arasına sinsice sürdükleri bilinen gerçektir. 

Emperyalistlerin din adına yobazları ve çağdaşlık adına hokkabazları birer şarlatan olarak mayalayıp halkın zihnine gdo’lu fikirler enjekte ettirmek için uğraşmışlar. Nasıl ki günümüzde emperyalistler sömürü sistemlerinde halkları “Gdo’lu ürünler” le zehirleyip yaşam kalitesini bozdukları biliniyorsa öteden beri de halkların zihinsel yapılarını yozlaştırmak için gdo’lu fikirleri öne sürmeyi ihmal etmiyorlar. Bu vahameti anlamayan ulusların vay haline!

Bu romanda insanları sigaraya, yalana, sahtekârlığa, fuhşa ve hırsızlığa teşvik olağanın dışında bir hâl almış. Fuhuş, yalan, iftira, hırsızlık, yalancı şahitlik gibi gayri ahlaki davranışlar meziyetmiş gibi gösterilmiş. Romanda, köy halkının geçim kaynaklarıyla alakalı durumlara aşağılayıcı sözcüklerle değinilmiş. Köy halkının dini değerlerini ifade ederken de alaycı bir üslup kullanılmış.  Din adına değinilen konular ele alındığında yazarın ön yargılı din cahili olduğu gibi iyi niyetli olmadığı da görülüyor. Yanıltmacı kelimelerle Anadolu köylüsünün milli değerlerini alaşağı etmek ile dini değerleri de hurafe sözcüklerle kamufle etme çabası milletin milli ve manevi değerlerindeki ayarları bozma çabasından başka ne olabilir? Sorusunu akla getiriyor. 

Dini değerlerin gayri ahlaki ilişkilerle suiistimal edildiği hemen göze çarpıyor. Bir toplumun kutsal ve temel değerlerinin şirazesi ile oynanma gayreti gözden kaçmıyor.  Körduman’da toplumun milli ve manevi değerleriyle yazar alay etmeye kalkıştıkça kaleminin dili dolaşıyor. Kördumanlık havada yolların çetrefilleştiği gibi sayfalar ilerledikçe cümleler de çetrefilleşmiş.  Cümle bozuklukları nedeniyle ifadeler birbirine karışmış. Ben okudum. Tespitlerimi yaptım. Harcanan zamana değer mi? Karar, kişiye ait!

Bir şiir, bir öykü, bir roman ya da edebi türlerden herhangi birinin kritiğini yapmak o eseri ne abartılı övmektir. Ne de mübalağalı bir şekilde yermektir. Bir sanatçı realist olmadıkça sanatçı olamaz. Sanat denilen eser, herkesin yapamadığı iştir. Herkesin göremediğini görebilmektir. Herkesin hissedemediğini hissedebilmektir. Herkesin ifade ve tasvir edemediğini kalıcı eserlerden olan yazı ya da çizgi ile ifade edebilmektir. Herkesin yapabildiği bir iş asla sanat değeri taşıyamaz!

Ne yazık ki, Şark klasiklerinden meşhur hikâyeleri okumayanlar,  Dünya Klasiklerinden ünlü roman yazarlarından Dostoyevski, Tolstoy, Balzac, Gide, Camus, Exupery, Gorki, Russell, Hamsun ve Gogol gibi vs. romancıların romanlarını okumamışlar roman ya da hikâye sanatçısı olamazlar. Romanlar okunmadan romancı, şiirler okunmadan şair, öyküler okunmadan hikâye ustası olunmaz! Roman ve hikâye kültürüm var diyen nasıl yorum yapacaksa, öyle yorum yapsın!  

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

                                   Yunus Emre GÜLLÜ-22.11.2017 / Milli İrade