“Dünya sürgünü” de ne demek? Müslüman Kur’an’ın özüne tezatlı, İslam literatürüne aykırı bir terminolojiyi İslam adına sarf hakkına sahip mi? Son zamanlarda bazılarının dilinden, bazılarının da klavyesinden vefat eden Müslüman için “…dünya sürgününü tamamladı.” gibi yakışıksız sözler duyuyoruz, okuyoruz. “Dünya sürgününü tamamladı.” gibi insanın yaratılış gayesine zıt sözleri Müslüman hangi mesnetle ifade edebilir? İnsanın cehaleti bilmediklerini bildiğini zannetmesi, gafleti de cehaletinde inadıdır.
“Hakkı batıla karıştırıp da hakkı bile bile gizlemeyin.” buyuran Allah’ın buyruğuna Müslüman’ın dikkati gerekmez mi? Kur’an’da bildirilen insanın değer ve yaratılış maksadından ancak cehalet ve gaflet güruhları bihaberdir. Yaradan, insanın değerini ve yaratılış gayesini pek çok ayette beyan buyurmuş. Bakara suresi 30 ve 42’de Allah: “Rabbin, meleklere yeryüzünde bir halife yaratacağım buyurdu. Onlarda: “Bozgunculuk yaratacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz, sana hamd ediyor. Seni tesbih ve takdis ediyoruz.” dediler de Allah: “Ben, sizin bilmediğinizi bilirim.” buyurdu.
Allah, diğer varlıklara kıyasla insanın değerini Al-i İmran suresi 33-34’de: “…Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ve İmran’ın soyunu birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı…” buyurmuş iken insanı dünya sürgünü gibi vasıfla itham doğru mu? İnsan, eylem ve söyleminden imtihan olacak ki yaratılış gayesi hâsıl olsun! Bakara suresi 201, 202’de Allah: “Dünya ve ahirette bize iyilik ver, diyenlerdir kazandıklarından nasibi olanlar.” buyurmuş. Dünya ve ahireti unutma demiyor mu Allah, insana… İnsanlığın kiminde tebessüm, kiminde hüzün… Her insan kendi kâr ya da zararı peşinde… Milli ve dini değerlere özenli davranmak gerek…
Müslümanın toplumsal kederle kederlenip toplumsal tebessümle tebessüm etmedikçe yaratılış gayesine vasıl olması ne mümkün? Müslümanın dertlerinden biri de masumların, mağdurların derdiyle dertlenmektir. Adaleti, hakkaniyeti unutup masumun derdiyle dertlenmeyen yaratılış gayesi imtihanı kazanmak ne mümkün… Bazı dillerden bal, bazı dillerden zehir akan sözler gelir insanın bazen akıl kulağına… Müslümanın ağzından ya da klavyesinden kalibresi bozuk söz çıkması ne denli doğru?
Herkes birbirinin eylem ve söyleminden güvende olmalı ki, huzur olsun. Huzur ve güvenin olduğu ortamlarda kaos, kargaşa çıkar mı? İnsanın dilidir barışı da, kavgayı da başlatan. O nedenle insan dilinden dökülen söze, parmaklarından dile gelen yazıya dikkat etmeli. İnsana değer kazandıran ya da kaybettiren eylem ile söylemidir. Hiçbir insan Âdem ile Hava’nın cennetteki yanılgılarından mesul değildir. İsra suresi 15’de, Allah: “Hiçbir günahkâr bir başkasının günahını yüklenmez…” buyurdu. Ne mutlu Âdem ile Havva’ya! Onlar, Allah’ın affına mazhar olmayı başardılar. Umarım, Müslüman eylem ve söylemiyle Allah’ın rahmetine layık olmayı başarır. Allah’ın rahmetini arzulayanlara selam olsun!
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!