YUNUSÇA adlı köşemde bu haftaki konuğum ticaretin dâhisi, herkesin abisi, mağdurların hamisi, hayır işlerinin banisi, şahinlerin efsanesi Erdoğan Şahin! Eskişehir eşrafından ünlü işadamı Erdoğan Şahin’in genele şamil, ders nitelinde hayat hikâyelerinden bir kaçı... Erdoğan Şahin, 1942’de Niğde’nin Koyunlu köyünde doğmuş. İlkokulu köyünde okumuş. İlkokul sonrası abilerinin en büyüğü Eskişehir’de iş kuran Yahya Abisi, onu Eskişehir’e getirmiş. O yıllarda revaçta olan Ticaret Lisesi ortaokuluna yazdırmış. İstikbalini ticarette öngören Erdoğan Şahin Ticaret Lisesi orta 3’üncü sınıfta okulunu terk etmiş.
Erdoğan Şahin’i Yahya Abisi, halı ticareti yapan İsmet Abisinin yanına çırak vermiş. İsmet Abisinin yanında iki yıl çalışmış. İsmet Abisi, bir Ramazan günü evine iftar yemeğine davet etmiş. Nihat Abisi, kuzeni Yaşar ile İsmet Abisinin evine iftar ezanı vakti birlikte gitmişler. Kapı zilini çaldıklarında kapıyı açan İsmet Abisi kendisine aniden zülfüyâre dokunacak kadar okkalı bir tokat atmış. Üçü de ağlayarak geri dönüp iftar için o zamanlar Sakarya Caddesinde bulunan Akşehir Lokantasına gitmişler. Yahya Abisi, İsmet Abisinden alacağı parasını alıp ona vermiş. Şeref Yılmaz, Yahya ve Nazım Abisi ortak iş yaptıkları ticaret hanende ona küçük bir yer tahsis etmişler. O da, aklını ön planda tutmuş. Kolları sıvayıp o bölümde dikiş makinası ayak kabini pazarlayarak ticarete atılmış.
Şeref Yılmaz’la iki yıl sonra ortaklığı sonlandıran abileri onu yanlarına % 25 hisse ile ortak almışlar. Çocuklarının yetişmesi ve her birinin kendi işini yürütür duruma gelmesi nedeniyle yeni açılımlar planlayıp 15 yıl süren ortaklığa son vermişler. Erdoğan Şahin, “DOĞAN ŞAHİN” adlı firmasını kurmuş. Mobilya sektöründe öncü olmayı başarmış. Dört oğluna % 20’şer şirkette hisse vermiş. Çocuklarının işe hâkimiyetlerini görmüş ve iş dünyasında onlara gereken fırsatı vermiş. Çocukları da babalarının güvenini boşa çıkarmayıp başarılı birer iş adamı olmuşlar. Dünya geçimliği ve hayır işlerini idame için yeterli maddi kaynağı uhdesinde bırakıp her şey zamanında deyip ticari hayatı bırakmış.
Erdoğan Şahin: “Kişiliğimi, onur ve adalet üzere tesis ettim. Hiç kimseyi aldatmadım. Hileli mal satmadım. Hakkı, hakkınca paylaşmayı ilke edindim. Haksız rekabete tevessül etmedim. Fırsatçılığı hak bayram bilmedim. Ticarette devamlılığı, bereketi ve itibarı dürüstlükle gördüm. Aksi, saman alevi gibi parlar geçer. Bir gün Diyarbakır’dan zengin bir müşteri geldi. “Diyarbakır’da büyük bir mobilya mağazası açacağım.” dedi. Yüklü miktarda mobilya alıp götürdü. Bir zaman sonra telefonda mobilyaları monta edemediklerini, durumun sıkıntılı olduğunu söyledi. Yanıma iki kişi aldım. Ankara’dan uçakla Diyarbakır’a gittim. Mobilyaların montajını ve teşhirini sağlayıp Eskişehir’e döndüm. Daha sonra o kişi: “Boşa dememişler, herkes bildiği işi yapmalı. Çıraklığı olmayanın ustalığı da olmuyor. Kim ne yapacaksa yapacağı işi gereken bilgi ile yapmalı. Aksi müşkül.” dedi.
Günün birinde İstanbullu bir tüccar geldi. Bir yıl vade ile beş kamyon yükü mobilya satın aldı. O günlerde de İstanbul’dan birine peşin parayla on takım mobilya satmıştım. Vadeli mal alan, peşin paralı kişiye daha ucuza mal sattığımı duymuş. “Gel, götür mallarını…” dedi. Ticaret erbabı buradaki inceliği bilir, bilmeli de. Peşin paralı satışla, vadeli satış denk olur mu? Falan günü gelip malları alacağım, dedim ve o malları telefonla İstanbul piyasasına hemen sattım. Bu defa mallarını gel götür diyen kişi: “Bu firmadan geri mal çıkmaz.” dedi. Sen, mallarını gel götür dediğinde o malları ben başkasına sattım, dedim.
Erdoğan Şahin’i, 1991’de tanıdım. Eskişehir Anadolu İmam Hatip Lisesinde henüz bir sınıf olarak açılan kız sınıfın ihtiyaçlarının tedariki için yapılan veli toplantısında Okul Müdürü finansal maliyeti açıkladığında Erdoğan Şahin söz aldı. “Hocam! Bu parayı tüm velilere yaymayalım. Birkaç veliyi işaretle falanca sen şu kadar, falanca kişi siz şu kadar gibi ekonomik durumu güçlü olan üç, dört kişiye tahsisten sonra Müdür Bey! Geriye ne kalıyorsa onu da ben karşılayacağım.” dedi. Onun bu tavrı ilk paragraftaki takdimi imaya yetmez mi? Erdoğan Şahin, merhum Fikriye Hanımla mesut bir yuva kurmuş. Biri kız, dört erkek çocuğu dünyaya gelmiş. On beş torunu ve çocuklarının da an itibariyle sekiz torunu olmuş. Kendilerine sağlıklı yaşam, merhum Fikriye Hanıma’ da Allah’tan rahmet dilerim.
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!