ES TV’de deprem özel yayını gerçekleştirdik. Yayın sırasında pek çok isimle telefon bağlantısı kurduk. O isimlerden bir tanesi de Sağlık Sen Eskişehir Şube Başkanı Hasan Hüseyin Köksal’dı. Köksal, mevkisi düşünüldüğünde, her zaman olduğu gibi cesur denebilecek açıklamalarda bulundu.

*

Şimdi, Başkan Köksal’ın açıklamalarını aktarıyor ve bu bölümü kapatıyorum:

‘BÜTÜN PLANLAR ÇÖKTÜ’

“Hatay’a ciddi bir gıda girişi sağlanıyor. Ancak tır şoförleri yalnız geliyor, bu malzemeleri kimse indirmiyor. Burada çok büyük bir kaos oluşmuş durumda. Burada en iyi sunum yine sağlıkçılar tarafından yapılıyor. Burada bir ders de var. Şu ana kadar il bazlı depremler yaşadık. Ancak bu sefer eküri dediğimiz, birbirine yardım edebilecek illerde deprem oldu. Dolayısıyla yardım eden iller uzakta kaldı. 10 ilde aynı anda deprem olduğu için bütün A, B, C planları çöktü. Hazırlıksız bir şekilde yakalanılmış oldu depreme.

‘EGOLARIYLA UĞRAŞIYORUZ’

Bakın artık ciddi bir çalışma yapılması gerekiyor. Bütün kurumların revize edilmesi gerekiyor. Şunu üzülerek söylüyorum. Valilik koordinasyon sistemini bilmeyenler var, yani liyakat ve ehliyet burada çok önemli. Valinin yetkilerini bilmeyen, AFAD’ın ne olduğunu bilmeyen idarecilerle çalışıyoruz. Mesela biz oraya kendi meslektaşlarımızın yardımlarıyla acil malzeme desteği gönderiyoruz, Valilik görevlendirmeyi yazıyor, ardından bunu bakanlık yapmalı diyen idarecilerle çalışıyoruz. Hepimiz devlet adına bir şeyler yapmalıyız. Tabii ki eksikler var, yanlışlar var, bunların hepsi olabilir. Bunları yeri geldiği zaman konuşalım diyenler var. Şimdi konuşmayalım diyoruz ama sonra hiç konuşmuyoruz. Ama şimdi konuşmalıyız. Yani işin ehli olmayan insanları bir an önce bütün kurumların başından almak gerekiyor. Onların egolarıyla uğraşıyoruz. Bence bu gecikme, bu kriz, bu sistemi yönetememekteki en büyük neden, ehliyetsiz çok fazla insan var. Biz bunu gördük. Bütün kurumlarımızın revize edilip ciddi anlamda liyakatli insanlarla çalışmak gerekiyor. Yoksa kimse orada açlıktan ölmüyor. Devletimizin gücü var, milletimiz de öyle büyük yardım yapıyor ki, bizim insanımız yardımsever. Bir de şunu söyleyeyim, hala telefonla arayıp ‘bana torpil yapın başkanım bende gönüllü olarak gitmek istiyorum’ diyenler var.”

*

Yazımın başında Hasan Hüseyin Köksal’ın ifadelerinden sonra bu bölümü kapatacağımı ifade etmiştim ama Köksal’ın şu cümlesine vurgu yapmadan bitirmek istemedim. Diyor ki Köksal: “Hala telefonla arayıp ‘bana torpil yapın başkanım bende gönüllü olarak gitmek istiyorum’ diyenler var.”

BU TORPİL BAŞKA TORPİL

Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, liyakatsiz insanların torpil kullanmak suretiyle hangi görevlerde olduğunu görüyoruz ve bu hastalıklı anlayışı artık normal karşılıyoruz. Ancak bu sefer torpil, deprem bölgesine gitmek için isteniyor! Bu içimizi ısıtan örnek, vatandaşımızın ne kadar duyarlı ve vicdanlı olduğunu bir kez daha gösteriyor.

Eskişehir’in dönüşümüne ilişkin öneri

Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen deprem felaketiyle beraber, gözler deprem tehdidiyle karşı karşı olan diğer şehirlere çevrildi. Bu illerden bir tanesi de Eskişehir. Bu noktada bir okurumuz arayarak Eskişehir’in dönüşümüne ilişkin öneri sundu.

*

Dedi ki: “Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Gündoğdu-1 Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi alanının bir bölümünde örnek bir çalışmaya imza atıyor. Orada hak sahipleriyle uzlaşıldı. Bununla beraber sağlam ve Eskişehir’e yakışır binalar olacak, güzel bir yaşam alanı olacak orası. Belki Büyükşehir Belediyesi, benzer bir yöntemle Eskişehir’de riskli olarak görülen alanları da dönüştürebilir.”

*

Okurumuzun aktardıkları bu şekilde. Elbette bu işlerin teknik, ekonomik ve insani pek çok yanı var. Bakanlık ve TOKİ işin içinde değilken yalnız ve yalnız belediyenin Eskişehir’in tüm riskli alanlarını dönüştürmesi ne kadar imkan dahilinde olur bilemiyorum. Ancak okurumuzdan gelen bu öneriyi de aktarmanın faydalı olabileceğini düşünüyorum.

Her daireye güvenli sığınak!

Yine bir okurumuzdan gelen öneri daha. Kendisi inşaat mühendisi, aynı zamanda akademisyen.

*

Diyor ki:

‘DEPREMDE YIKILACAK DA BİZ DÖNÜŞTÜRECEĞİZ!’

“10 ilde yaşanan depremden sonra siz Türkiye genelinde topyekun bir dönüşüm olabileceğini düşünüyor musunuz? Bence olamaz. Ciddi deprem bölgelerinde bile olamaz. Bunun için para lazım, malzeme lazım, insan kaynağı lazım, vatandaşları razı etmek lazım. Dolayısıyla bu dönüşüm işi öyle hemen yapılabilecek bir iş değil. İmkansız ama, tüm tehlikeli alanları afet riskli alan ilan etseniz, bu dönüşüm yine yapılamaz. Bugüne kadar gördük, afet riskli alanlar bile ülkemizde dönüştürülemeyebiliyor. Yahu onu bırakın, bina yıkıldı yıkılacak, içinde oturan da yok, o binanın yıkımı bile gerçekleştirilemiyor çoğu zaman. Maalesef depremde yıkılacak da biz dönüşüm yapacağız.

‘BU İŞLER DEVLET ELİYLE YAPILMALI’

Bir de dikkat edin, 10 ilde TOKİ’nin yaptığı konutlar yıkılmadı. Neden? Çünkü devlet yaptı. Zemine baktı, zemine göre proje yaptı, ona göre malzeme kullandı ve sağlam konutlar dikti. Ama ne olduğu belli olmayan biri geliyor, müteahhit oluyor, ne zemin etüdü var ne sağlam malzeme kullanılmış, çimentodan çalmış, demirden çalmış bina dikiyor. Bina için onay alacak birilerini de buluyor tabii. Ondan sonra bina yıkılıyor. Ülkemizde bu işler devlet eliyle yapılmalı, kontrol tamamen devletin elinde olmalı. Kolayca müteahhitlik yapılmamalı, şartları olmalı. Yapı denetim ve mühendislik şirketleri de denetlenmeli, her önüne gelen bu işleri yapamamalı. En önemlisi de hukuk işlemeli.

Bakın tüm bunları sağlayana kadar uzun yıllar geçer, bu süreçte binaların yıkılıp insanların ölmelerini bekleyemeyiz. Bir organizasyon oluşturulmalı. Sensörlü yataklar üretilmeli. Vatandaş uyku halinde bir deprem olduğunda yatak hemen kapanmalı. Kapandığı zaman içinde gıda ve ilkyardım malzemeleri bulunmalı. İletişim kurulabilecek bir yapı olmalı. Bunun örnekleri yok mu, elbette var. Gündüz olabilecek depremler için de evin en çok kullanılan alanında yine koruyucu bir dolap olmalı ki deprem anında sığınılabilsin. Yani kısacası her dairenin içinde tam teşekküllü güvenli bir sığınaktan bahsediyorum.”

*

Okurumuzun ifadelerini ve sonunda aktardığı öneriyi okudunuz. Gerçekçi bir yaklaşım içerisinde konuya kafa yorduğunu ifade edebilirim. En sonunda önerdiği ‘her dairenin içinde güvenli sığınak’ fikri de kulağa doğru geliyor. Ancak yapılır mı? Bu konuda kuşkularım var.