İnsan, gelecek korkusu sarmalında yaşar. Kimisi sağlığından, kimisi servetinden, kimisi de şöhretinin geleceğinden kaygılanır. Ana korku ölmek ya da ölememektir. Hiç kimse evvelden dünya ve ahirette başına gelecekleri bilemez. Korkularını ümitli beklentilere çeviren geleceğe daha emin adımlarla ilerler. Aksinde sıkıntılarla cebelleşmekten kurtulamaz. Ümitle bertaraf edilmeyen korkular çıkmaz sokaklarda dolaşıp durmak gibidir. Ümitsiz, psikolojik dertlere gebedir.

12 Haziran 2022 Günü kuşluk vakti yürüyüşe çıkmıştık. Güzel bir mahalde, hava akımının muhteşem olduğu bir zamanda... Hava kararmış yağışa hazırlanıyor gibiydi. Ortalıklarda kimse yoktu. Yerde, 10,00 TL. si gördük. Aralıklarla bir 05,00 TL ile bir 50,00 TL’nin daha olduğunu gördük. O çevrede bulunmuş toplam da yalnız altmış beş TL. parayı emanete bırakmak için yakın site güvenlik nizamiyelerine baktık. Site ilgilileri yoktu. Paraları almadığımızda milli servete yazık olabilirdi. Çünkü yağmur söz konusuydu. Islandıklarında paraların tedavül özellikleri kaybolabilirdi. Bu paralara karşı hem milli ve hem de dini sorumluluğumuz doğmuştu.

Sahibi adına paraları bir hayır kurumuna teslim etmeyi doğru bulduk. Öğle namazında en yakın cami dernek başkanına paraları teslim ettim. Acaba, parayı kaybeden mi yoksa bulan mı ilahi kudret tarafından sınanmakta? Sınavı kaybetmek korkusu bir başkadır. Allah özü, sözü ve gözü hak adına hareket edeni sınav kazananlardan eylesin.Korkuların başında mahrumiyet ve mağduriyetler gelir.  Yokluk, yoksulluk, yalnızlık, yaramazlık kaynaklı mahrumiyet ve mağduriyetler insanı korku dünyasına iter.

Sosyal çevre baskısı korkular üzerinde etkin rol oynar.  Korunmasını bilen ümitli mevsimlere açılımlar yapar.  Güzellik ve iyiliklerle buluşur. Günümüz insanı kendi derdiyle dertlenmekten sıyrılıp başkalarıyla dertlenmeye mecalsiz durumda. Bir de bu hâle güvensizlik eklendiğinde insanlar birbirinden uzak düşürüyor. Müslüman “Esmâü’lHüsnâ” dan müşkülleri, kaldıran sıkıntılardan kurtaran “el-Fettah” sıfatını akıldan çıkarır mı? İnsanlık çağlardır akıl ruhunu kasıp kavuran korkulardan arınmakta bocalıyor.

Hangi çağın defterini açarsanız açın karşınıza Siyonizm’in sömürü tuzakları çıkacaktır. Mü’min suresi ayet 58’de, Allah: “Kör ile gören, iman edip iyi işler yapanla kötülük yapan bir olmaz. Siz çok az düşünüyorsunuz.” insanlık, sömürü tuzaklarını söküp atmadıkça korkularından kurtulamaz. Rûm suresi ayet 36-37’de, Allah: “İnsanlara rahmet tattırdığımız zaman ona güveniyorlar. Kendi, yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük geldiğinde hemen ümit kesiyorlar… Görmüyorlar mı, Allah dilediğine rızkı seriyor ve kısıyor. İman edecekler için bunda ibretler vardır.” buyuruyor. Müslüman “Esmâü’lHüsnâ’dan bütün yaratıkların rızkını veren ve ihtiyaçlarını karşılayan Allah’ın “er-Rezzak” sıfatını nasıl akıl etmez?

Sömürmek veya sömürememek korkusu almış başını gidiyor. Sömürülense, sömürüldüğünün idrakinde mi? Sömürülmek dünya hayatında insanın başına gelebilecek hazin bir durum. Ne mutlu başkalarını sömürmek istemeyene… Ne mutlu kendisini, başkalarına sömürttürmeyene! Müslüman, Kur’an’dan uzaklaştıkça korkuları artacak, ümitleri azalacaktır. Müslümanın nelerden korkup nelerden korkmaması gerektiğini Allah, Kur’an’da beyan buyurmuş. Müslümanın nelere nasıl ümit bağlayacağını da açıklamış. İsteyen aklı ve ilmi nispetine bu beyanlardan istifade eder. Herkes kendisi için yaşar. Yaptıklarının mükâfat veya cezasını mutlaka görür.Hicr suresi ayet 56’da Allah: “İbrahim: “Rabbinin rahmetinden sapıtanlardan başka kim ümit kesebilir?” dedi.” buyurdu.

Kişi neye layıksa ona müstahaktır. Hiçbir günahkâr başkasının günahını çekmez…  Müslümanın hem dünyevi ve hem de uhrevi korkuları olur. İnsanın korkularından Kur’an’ın Felak ve Nâs surelerinde Allah: “De ki: “O sabahın Rabbine sığınırım. Yarattığı şeylerin şerrinden.  Karanlığı çöküp ortalığı bastığı zaman gecenin şerrinden.  Düğümlere üfleyen üfürükçülerin şerrinden. Haset ettiğinde hasetçinin şerrinden… De ki: “İnsanların Rabbine sığınırım. İnsanların hükümdarına. İnsanların ilahına. Sinsice vesvese verenin şerrinden.  Ki, insanların kalplerine vesvese verir. Gerek cinlerden, gerek insanlardan.” kime sığınacağını bildirmiş. Müslümanın korkusu, sadece Allah’a kendisini beğendirme korkusu olmadıkça pek çok korkusu olacaktır.

Korkusuzluk Allah’a mahsustur. Müslüman niye ve neden korksun.  Allah’ın “Esmâü’l Hüsna”dan dünyada bütün mahlûkatına rahmetiyle muamele eden, ahirette sevdiklerine merhamet edip bağışlayan Allah’ın “er-Rahman ve er-Rahim” sıfatlarına imanı tam olduktan sonra… Korku ve ümit hali nispetinde Müslüman takva sahibidir. Müslüman ne ümitsiz, ne de korkusuzdur. Müslümanın korkusu Kendisini Allah’a sevdirip sevdirememe korkusudur.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

Yunus Emre GÜLLÜ - 16 Haziran 2022 / Milli irade