Dün kaleme aldığım “CHP’de milletvekili listelerinin hayati önemi” başlıklı yazım üzerine pek çok telefon ve mesaj aldım.

Bir de e-mail yoluyla mektup geldi. Mektupta, dikkat çeken değerlendirmeler bulunuyor.

*

Şimdi, o mektubu eksiksiz paylaşıyor, hiçbir yorumda bulunmadan takdiri siz değerli okurlarımıza bırakıyor ve bugünlük MIH sütunlarını kapatıyorum.

*

İşte o mektup:

“Sayın Anbar… CHP’nin milletvekili listesiyle ilgili yazdığınız yazıyı okudum. Aslında önemli bir gerçeklikten bahsetmişsiniz. Ülke genelini bilmem ama Eskişehir’de yıllardır milletvekili listelerinden hayıflanırız. Çünkü biz partililerin önüne dayatma yoluyla liste konulur, biz de genel başkanımızın dediği gibi tıpış tıpış oy veririz. Artık böyle dayatma liste istemiyoruz. Şahsen ben, geçmişteki gibi yapılacak olan bir dayatma listeye asla oy vermeyeceğim. Listeye oy vermeyeceğim gibi Kılıçdaroğlu’na da oy vermeyeceğim. Sonuçta o listeye onayı veren Kılıçdaroğlu. Genel Merkez artık şapkasını önüne koymalı ve partinin evlatlarını dışlamamalı. Bakın ben artık buradaki örgüte de güvenmiyorum. En son yaptıkları uygulama tam bir faşizm. İl Başkanlığı kendi kafasına göre bir liste yapıyor, sonra da örgütün görüşünü aldık, örgüt bu listeyi istiyor diyor. İlçe Başkanlıklarının görüşünü ise görmezden geliyor. Bana göre genel merkez ne belediye başkanlarını dinlemeli, ne de şu anki CHP yönetimini. Çünkü belediye başkanları da etki altındaki CHP yöneticileri de sağlıklı liste yapamaz, kazanacak liste yapamaz.Genel Merkez Eskişehir’deki hassasiyetleri dikkate alarak, araştırarak listeyi bizzat kendi oluşturmalıdır. Öyle bir liste yapmalıdır ki, aday adaylığı başvurusu yapmayan partilileri de değerlendirmelidir. Çünkü başvuru yapmayan bazı partililerimiz, dayatma liste kuşkusuyla listede yer bulamayacaklarını düşünerek başvuru yapmadılar. Örneğin Erman Gölet bunlardan sadece birisi. Partimiz kongre yapmadı eyvallah dedik. Ön seçim yapmadı eyvallah dedik. Temayül yoklaması yapmadı ona da eyvallah dedik. Yani demokrasi adına hiçbir şey ortada yok. Bari aday listesi oluşturulurken gerçekçi, ayakları yere basan bir liste olsun. Bir kere mutlaka partiye emek veren, çalışkan, şaibesi olmayan, dinamik, yıpranmamış ve oy getirecek bir ismin listenin başlarında olması şart. Mesela Kadir Kodak. Bir yıldır milletvekili olmak için çalıştığını görüyoruz biz partililer olarak. Gitmediği köy kalmadı, sivil toplum kuruluşu kalmadı, meslek odası kalmadı. Hem CHP’yi anlatıyor hem kendini anlatıyor insanlara. Kim bu kadar emek ve para harcadı partiye bu zamana kadar? O nedenle genel merkez Cumhurbaşkanlığını ve meclisi kazanmak istiyorsa işi şansa bırakmamalıdır. Her seçim bölgesinde listeyi kendi yapmalıdır. Eskişehir’e de direkt kendi müdahale etmelidir, listeyi kendi belirlemelidir. Bu sayede hem CHP oylarını arttırır hem de Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığına yaklaşır. Aksi halde partililer doldu taştı, liste kötü olursa başka partilere kayarlar, listeyi Kılıçdaroğlu’nun yaptığını düşünerek de başka Cumhurbaşkanı adaylarına oylarını verirler. Saygı ve Selamlarımla…