Ankara kamuoyu, CHP’nin kurultay sonrası açılan “mutlak butlan” davasının 30 Haziran 2025’teki duruşmasına kilitlenmiş durumda. Cumhuriyet Halk Partisi, iç politik gündeminde bir kez daha "hukuk ile siyaset arasındaki çizgide" yürüyor. Bu duruşma yalnızca teknik bir yargılama değil; partinin geleceğini doğrudan etkileme potansiyeline sahip kritik bir eşik olarak görülüyor.
Kulislerde İttifak ve Senaryo Trafiği
30 Haziran heyecanının perde arkasında “muhtemel ittifaklar” da şekilleniyor. Kulislerde konuşulanlara göre, CHP içinde karşı cepheler, davanın sonucundan çok sürecin yönetimine odaklanmış durumda. “Parti ortada bırakılmayacak” açıklamaları öne çıkarken, bu söylemler, Kemal Kılıçdaroğlu’nun sessizliğini koruduğu bir dönemde yedekte bekleyen bazı isimlerin dolaylı mesajları olarak yorumlanıyor.
Eğer mahkeme “mutlak butlan” kararı verirse, CHP iki temel senaryo ile yüzleşebilir:
İdari reset – yani yeni bir iç yol haritası, kadro değişimi ve belki yeni bir kurultay,
Krize rağmen direnç – mevcut kadronun süreci kendi lehine yönetme çabası.
Bu karar aynı zamanda partideki ittifak görüşmelerine de yön verecek; kim kazanacaksa, kiminle devam edeceğini şimdiden şekillendiriyor gibi gözüküyor.
Kılıçdaroğlu’nun Tavrı Sertleşiyor
Mansur Yavaş, Engin Özkoç ve Vahap Seçer; Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştü. Ancak, edinilen bilgilere göre, ikna çabaları sonuçsuz kaldı. Kılıçdaroğlu’nun kararlılığı dikkat çekiyor:
“Karar çıkarsa partimin başına geçerim. Sonrasını Özgür Özel’le görüşürüz.”
Eski genel başkan, partinin son dönemde rüşvet, yolsuzluk ve skandallarla anılmasına neden olan herkesle mesafeli durma eğiliminde. Özel’in yönetiminde “düşük profil siyasetçi” tanımı yapanlar çoğalırken, bir başka soru işareti de şu: “Bir koltukta kaç kişi oturuyor?”
Kılıçdaroğlu’nun geri dönüşü, partide yeni bir şekillenmenin işareti olabilir.
Cezaevinden Gelen Sarsıntılar ve İmamoğlu’nun çöken sistemi…
Öte yandan, kamuoyunun unuttuğu ama parti içini sarsan başka bir dinamik daha var: Cezaevinde bulunan “ekosistem” içinden sürekli yeni itirafçılar çıkıyor. Tabiri caizse, “satan satana...” Çünkü kimse "dava adamı" kimliğiyle yatmıyor cezaevinde. Bu tablo, partide ciddi bir çözülmenin işareti olarak yorumlanıyor.
Ekrem İmamoğlu ise bu fırtınanın ortasında gitgide yalnızlaşıyor. 30 Haziran’dan sonra bu yalnızlığın daha da derinleşeceği öngörülüyor. Partideki güç dengeleri, yalnızlık ve hesaplaşma arasında yeniden kurulacak.
CHP Koltuğunda kaç kişi oturuyor belli değil. Makam koltuğu L koltuk oldu. Bakalım 30 haziran sonrası tek koltuklu genel başkan koltuğu geri dönecek mi?