Birkaç gün önce bir arkadaş düzenlediği “Hacı Pilavına” davet etti. Haccı kadar uçağının Eskişehir’den kalkış ve inişine seviniyordu.  Bir başkadır uçak kalkış ve inişlerinin insanın kendi şehrinde gerçekleşmesi. O durum vakit ve nakit tasarrufu gibi faydalar sağlar. Eskişehir’de hava alanlarının varlıkları büyük nimet. Nimetin kadrini kıymetini bilmek lazım... Bir kent için havaalanının getirileri ticari, iktisadi, sosyal, kültürel gibi oldukça çoktur.

“Covid-19” salgın hastalığı nedeniyle iki sezon “Hac vazifesi” ifa edilemedi. 2022 Yılı hac sezonunda “Kâbe” kapıları yeniden açıldı. Hac fırsatı doğunlar sevindiler. Sevinçleri de, doğal… Arkadaş hac için gidiş ve dönüşün Eskişehir havaalanında olmasına da oldukça sevinçliydi. Haccı kendisine mübarek olsun. Başka şehir ve kendi şehrimin havaalanlarından uçuşlarım oldu. İnsanın ikamet mahalli havaalanından ıradıkça müşkülat artıyor. Yolcunun kendi şehri hava alanından kalkışta uğurlayanı, inişte karşılayanı oldukça çok olur.

Bir kenttin havaalanlarından kalkan ve inen uçakların kent semalarında görüntüleri bile onurdur. Kentin her insanı havaalanı gibi varlıklarını sahiplenmeli. Yitiğin arkasından dövünmenin faydası yoktur. 2010 Yılı hacca gidişimiz sırasında Ankara Esenboğa Havalimanında yaşanan bir anıyı yâd etmek isterim.  07 Kasım 2010 Günü saat 13.15’de kalkacak uçağımızın saat 15.15’de kalkacağı anonsu yapıldı. Anonsu müteakip hacı namzetleri söylentilere başladılar. Söylentiler yolculuğumuz gayesiyle bağdaşmadığından sükûnete davetin faydalı olabileceği düşüncesiyle:“Hacı namzetleri! Şu an burada ne için bulunuyoruz? İçinde bulunduğumuz zaman tefekkür vakti ve hâlidir. Dünyalık acil işimiz var mı?

Herkes kendini Hz. Peygamber ile hicret ediyormuş gibi düşünmeli. Sevr mağarasındaki sessizlik vaziyetini yaşamalı. Görülecek ki,o rötarlı zaman nasıl da çabuk geçecek.  Öyle de oldu. Aynı uçakla gidecek hacı namzetlerinden kimisi ihrama girmeye, kimisi de kumanyasını almaya çalışıyordu. Bir hacı namzedi: “Bize orada en çok ibadet kasıtlı ne lazım?” diye sordu. Cevaben: “Öncelikle, yapılacak ibadetlerdeki farzlar, vacipler, sünnetler ve yasakları uygulamak. Sükûnet ve tefekkürü ilke edinmek... Haklara saygılı olmak... Sahip olmak istenilen haklar üzerinde başkalarının da haklarının olabileceğini göz ardı etmemek. Hira’da Hz. Peygamberin nübüvvetle şereflendiği zaman ve hâli tahayyül etmek.

Taifte peygambere yapılan saldırıları kimlerin ne için yaptıklarını hafızalarda canlandırmalı… Taif’de ağababaların, ayak takımına âlemlerin efendisini niye taşlattıklarını doğru idrake çalışmalı. Hz. Peygamberin canı pahasına saldırılara karşı duruşunu hakkaniyetli değerlendirmeli… ”deyince, kafalardaki pek çok kirli bilgiler ortaya dökülüverdi. Ne yazık ki, Müslümanı en çok üzen konuların başında gelen zihin kirlilikleri değil mi?

O an bir hacı namzedinin anlatısı: “Kadının biri kocasına: “Ne yapıyorsun?” diye sormuş. Koca: “Toto oynuyorum.” demiş. Kadın: “O da neyin nesi?” dediğinde Koca: “Çok para kazanacağız.” Kadın: “O kadar parayı ne yapacağız?” Adam: “Köyümüzde parasızlıktan hacca gidemeyenleri hacca götüreceğim.”  Kadın: “Annem ile baba mı da götürelim.” Adam: “Herkesi götürürüm ama annenle babanı götürmem.” demiş. “Götürürsün, götürmem” şeklindeki tartışma kavgaya dönüşmüş. Adam, kadını dövmüş. Kadın, küsüp baba evine gitmiş.  Kadına babası sormuş. “Kızım, niçin kava ettiniz?” Kadın: “Baba, bizim adam köyümüzde herkesi hacca götürecekmiş. Sadece annem ile seni götürmeyecekmiş. Onun için kavga ettik.” Baba: “Be kızım, biz o hacca gitmeseydik de sen de bu dayağı yemeseydin” demiş. Bu ne perhiz, ne lahana turşusu dedikleri bu tür anlayışlar olmalı.  

Bazılarının sorunu İslam adına neyin doğru, neyin yanlış olduğunun farkında olmamak… Efâl-i mükellifini bilmemek.  Efâl-i mükellefin, sorumluluk çağına erişmiş Müslüman’ın yapması gerekenler ile yapmaması icap edenlerin tanımları. Bu sekiz tanımın beşi yapılması istenenler… Üçü ise yapılmaması gerekenlerdir. Müslümanın yapması gerekenlerle yapmaması lazım gelenleri bilmemesi İslam litaratüründe gaflet hâli olarak vasıflandırılır.

Haccın emir ve yasakları önem arz eder. Hac ibadeti sonrası anasından yeni doğmuş gibi günahlardan arınık olmak isteyen haccı bilinçli ifa etmeli. Günümüz koşullarında uzak mesafeler için en kolay ve seri ulaşım biçimi uçakla yapılmakta…  İslam, teknolojiye ve kolaylığa karşı değildir. İslam hileye, tecavüze, gaflete, dalalete, cehalete, atalete ve zulme karşıdır. Kolaylığa değil zorlaştırmaya karşıdır. Temizliğe değil kirliliğe karşıdır. Esenliğe değil kargaşaya karşıdır. İslam akıllı işe değil akılsızca yapılan her türlü israfa karşıdır.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

Yunus Emre GÜLLÜ - 23 HAZİRAN 2022 / Milli irade