Alaca aş, besin değeri zengin bir yemek türü. Nuh tufanından beri kutsal bir yemek olarak inanıla gelmiş. Genelde, kabul görmüş adı “Aşure” dir. Aşure adı, Arapça on sayısı kaynaklıdır. Adı ha aşure, ha alaca aş olmuş. Tartışmaya değer mi? Tartışılacak durum haram, helal, nicel ve nitelik yönüdür. Tufan sonrası Nuh’un gemisinde kalan yiyeceklerle yapılmış bir yemek. İbadet coşkusu ile bereket getireceğine inanılmış. Çocukluğumuzda, bizim yörede de “alaca aş” denirdi. İfrata, tefrite kaçılmadığına aşure geleneği güzel bir etkinlik... Müslüman basiretli, ferasetli, merhametli, adaletli olmak zorunda... Müslüman gerçekleri gören, gördüklerini doğru anlayandır.
Müslüman’ın olur, olmaz sözlerle vakit öldürmeye hakkı yoktur. Vakit, nakdi değerler gibi kıt kaynaklardan biri. Müslümana gaflet ve cehalet hâli haramdır. Müslümanın en şedit iki düşmanından biri cehalet, diğeri de gaflettir. Kur’an’da anlatılan Ashab-ı Kehf hadisesi ibretlik derslerle doludur. Bu kıssada temel insani davranışlar anlatılmış. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az misali. Devletin, milletin kadir-kıymetini bilmeyenler gün olur aşure ya da alaca aş gibi yiyeceklere hasret kalırlar. Hulasa devleti olmayanın neyi olur ki? Ne ahlakı, ne adaleti, ne de aşure geleneği gibi geleneği olur. Devleti olmayanın huzuru, güvencesi, ağzının tadı olur mu? Devletin bekası, milletin bahtiyarlığının temeli adalettir. Devletin pamuk tokmağı da, demir yumruğu da adalettir.
Bütün kitapların ana kaynakları üç kitaptır. Kur’an-ı Kerim, Lehv-i mahfuzda yazılan kitap ve devlet Anayasasının yazılı olduğu kitap. Bu üç kitabın ana gayesi adaletle insan haklarını korumaktır. İslam’ın yayılmasından edişe duyan müşrikler, Yahudi bilginlere danıştıklarında: “Ona Ashab-ı Kehf’i, Zülkarneyn’i ve ruhu sorun. Bu üç şey hakkında size bilgi verirse peygamberdir, değilse lafçının biridir.” demişler. Hz, Peygamber: “Size, bu konular ile alakalı yarın bilgi vereyim.” demiş. İnşallah demediği için vahiy bir süre gecikmiş. Dedikoduların başladığı sırada Cebrail, Kehf suresini getirmiş: “Burada anlatılanların haberini onlara bildir.” demiş. Müslümanın ne yapacaksa, ne diyecekse Kehf suresinde bildirilen “Allah dilerse” ibaresi ile dikkati çekilmiş.
Kehf suresi 22.23.24.32, 49 ve 54’inci ayetlerin mealinde özetle: “…O gün kitap ortaya konur, suçlular korkuya kapılırlar. Yaptıklarımızın küçük, büyük hepsi ortaya konmuş, derler. Herkes yaptığının karşılını bulur… Biz Kur’an’da insan için her türlü misali değişik biçimde açıkladık. Fakat insan tartışmaya çok düşkün… Ey Muhammed! Bazıları bilmedikleri hakkında atıp tutar… Onlar hakkında Kur’an’da ki apaçık aktarmadan başka tartışmaya girme. Onlardan hiç birine de bir şey sorma. … Hiçbir şey hakkında yarın yapacağım deme! Allah dilerse yaparım, de! Rabbini an... Onlara, birine çevresi hurmalarla donatılan iki üzüm bağı verilmiş şu iki adamı örnek ver. Büyük servet sahibi, arkadaşına: “Benim malım ve adamlarım seninkinden çok. Bu varlığım sonsuza dek yeter.” dediğinde, arkadaşı: “…Yaratanı unutma. Bağına girdiğinde “Maşallah! Kuvvet, kudret Allah’ındır, deseydin ya!” mağrur kişi bağına girdiğinde bağının telef olduğun görmüş. Keşke Rabbimin güç ve kudretini unutmasaydım.” demiş ama iş işten geçmiş.
Allah’ın rahmet, merhamet, adalet ve gazabını yağan yağmurda, esen rüzgârda görmek akıllıya farzdır. Çakan şimşekte, düşen yıldırımda Allah’ın rahmet, merhamet, adalet, azamet ve gazabını düşünmek akıllının işidir. Kıskançlık nedeniyle merhameti kaybeden kardeşlerin Hz. Yusuf’u kuyuya atmaları ile devlet erkânından bazılarının adaleti unutup kapris uğruna onu zindana konulmasına sesiz kalan toplum Allah yedi yıllık kıtlık yaşatmış. Hz. Yusuf gibi mağduru, masumu hakkınca sahiplenip adaletin gereği davranış sergileyen devlet ricalinin merhametine karşılık da Allah toplumsal yedi yıllık bolluk, bereket bahşetmiş. İftira ve haksızlığa karşı yerler, gökler kahırla kurumuş. Adaletle mağduriyet giderilince yerler ve gökler berekete, bolluğa durmuş. Kim hangi işi yaparsa yapsın, hangi sözü söylerse söylensin merhameti, adaleti unutmaması gerek.
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!