Yine payımıza hüsran düştü. Yıllardır  türlü sıkıntıların , terörün , enflasyonun , geçim sıkıntısının pençesinde yaşam mücadelesi veren Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları , bütün bu yaşanan zorluklar yetmezmiş gibi bir de deprem belası ile karşı karşıya kaldı.

06 Şubat günü saat 00:00’da uykusuna , yaşadığı şehrin en varlıklı en zengin kişisi olarak dalan deprem bölgesindeki herhangi bir vatandaşımız saat 04:20’de her şeyini yitirmiş birisi olarak uyanıverdi.

Depremin meydana geldiği 11 ilimizin  topraklarında yaşayan  insanlarımız , Devlet’e karşı tüm vatandaşlık görevlerini yerine getirmelerine rağmen , yaşadıkları bu felaket karşısında niçin gereken müdahalelerin geciktiği (Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi söylüyor) ile ilgili can alıcı soruya gereken yanıtı bulamıyorlar.

Öyle ya , Devlet’in ayakta kalabilmesi için vatandaşlardan alınacak vergileri toplamak için türlü türlü olanaklar yaratıp verginin toplanmasını sağlayan Devlet , niçin ülkenin yaklaşık  yüzde 42’sinin deprem kuşağında bulunan vatandaşları için gereken önlemleri almadı.?

Almadı mı.?

Alamadı mı.?

Yoksa gereken önlemleri alması için görev başına getirdiği kişileri iyi seçemedi mi.?

Türkiye’de ki bürokratik yapıda ciddi bir sakatlık var.

En tepedekinden en alttaki bürokrata kadar ya da başka bir deyiş ile , bakanından , genel müdürüne , özel kalem müdüründen , köydeki okul müdürüne kadar bütün yetkililer , meydana gelen güzel bir işin sonunda “BANA SEVDANIN YOLLARI” , yanlış giden bir durum karşısında ise “SANA KURŞUNLAR”  misali sorumluluktan kaçarak , kendisi de dahil bir sorumlu arama derdine düşüyorlar.

Oysa bir de elin GEVURUNA..!  bakıyoruz , sonra hayıflanıp duruyoruz.!

“Ben nerede yanlış yaptım” diyerek…

Alın size birkaç ibretlik örnek;

Özel hastaneden rüşvet aldığı iddiaları üzerine , kanıtlanmamasına rağmen şüpheleri gidermek amacıyla istifa eden Tokyo Valisi Naoki INOSE.

On yıl önce ölmüş bir yakınının engelli kartını kullandığı tespit edilince istifa eden Avusturya Halk Partisi politikacılarından Norbert KAPELLER

5 kişinin öldüğü köprü çökmesi olayından sonra istifa eden Kosta Rika Ulaştırma Bakanı Karla GONZALES.

Okullara bir hata sonucu küflü pirinç gönderilince özür dileme şeklini istifa ederek gösteren Japonya Tarım Bakanı Seiichi OTA.

77 kişinin hayatını kaybettiği Oslo’daki çifte saldırıda yetersiz kaldığı eleştirileri yapılınca istifa eden Norveç Adalet Bakanı Knut STORBERGET.

Ve son olarak geçtiğimiz günlerde komşumuz YUNANİSTAN’da meydana gelen ve 40 kişinin hayatını kaybettiği tren kazası sonucu , ülkenin Ulaştırma Bakanı Kostas KARAMANLİS , “Ne yazık ki (yenileme) çabalarımız böyle bir kazayı engellemeye yetmedi. Böyle trajik bir şey yaşandığında hiçbir şey olmamış gibi devam edemeyiz”  diyerek ONURLU bir SİYASETÇİ örneği göstererek istifa etmiştir

Alın bunlar da size memleketimden bürokrat manzaraları;

22 Temmuz 2004 günü Sakarya’nın Pamukova ilçesinde aşırı hızdan dolayı TREN KAZASI yaşanıyor ve 41 masum vatandaşımız hayatını yitiriyor. Bırakın ulaştırma bakanını bir  kondüktör  bile istifa etmiyor.           

11 Ağustos 2021’de Türkiye’nin Batı Karadeniz bölgesinde meydana gelen sel felaketi neticesine , tek suçları o bölgede yaşamak olan tam 82 yurttaşımız hayatını kaybetti. Bakan bey sadece bu sel felaketinin Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük sel felaketi olduğunu söyledi…

13 Mayıs 2014'te Manisa'nın Soma ilçesinde bir maden ocağında çıkan yangın sonucu 301 maden emekçisi  hayatını kaybetti. İlgililerden tık yok. Herkes görevinin başında…

COVİD-19 salgını Dünyayı ve Türkiye’yi kasıp kavururken , zamanın Ticaret Bakanı Ruhsar PEKCAN’ın kocasına ait olduğu belirlenen bir şirket aracılığı ile Bakanlığa DEZENFEKTAN sattığı tespit edildi. Sonuç..?  FISSS…!

06 Şubat 2023 günü Pazarcık ve Elbistan merkezli iki büyük deprem meydana geliyor , yaklaşık  elli bin bina yıkılıyor ve 45.000 (şimdilik) kişi hayatını kaybediyor. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında bir odacı dahi istifa etmiyor…

Ve son olarak hepimizin gözbebeği , yardım deyince aklımıza ilk gelen kurum olan KIZILAY , meydana gelen deprem felaketinde evsiz kalıp çadır çadır diyerek feryad eden binlerce depremzede vatandaşımız varken , deposundaki 2050 adet çadırı ücreti karşılığında başka bir derneğe sattığı tespit ediliyor ve sonucunda Kızılay Genel Müdürü halen büyük bir pişkinlikle görevinin başında bulunmaya devam ediyor…

Meydana gelen deprem bütün binaları yıktı da bir tek bizim sorumlu bürokratlarımızın koltuklarını yıkamadı…

Siyaset kültürü gelişmiş tüm ülkelerde istifa mekanizması önemli bir davranış olarak algılanırken bizde istifa yenilmişlik olarak algılanıyor.

Ancak yine hiç ümitsiz değilim. Çünkü bizim ülkemizde de görevi nedeni ile yaşadığı başarısızlıklar neticesinde istifa eden önemli şahsiyetlerimiz mevcut.

Kim mi..?

Yılmaz VURAL..!

Tam 39 takım çalıştırmış ve sorumluluğunu aldığı takımlarda yaşadığı başarısızlıklar neticesinde , onurlu bir insan davranışı sergileyerek sorumluluğu üzerine alarak 39 defa  istifa etme erdemini göstermiştir…!

Bana göre YILMAZ VURAL tüm zamanların en onurlu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.

Darısı güzel yurdumun tüm sorumluluk sahibi yöneticilerine…

“BİR İNSANIN YAŞAYIP YAŞAMADIĞINI ANLAMAK İÇİN NABZINA DEĞİL ONURUNA BAKIN ; DURUYORSA YAŞIYORDUR…”