Siyasetin  ve  siyasetçinin başarısının tek bir kriteri vardır o da aldığı oy oranıdır, yani başka bir değiş ile seçimi kazanmak. Eğer seçimi kazanacak oy oranına ulaşamamışsanız bunun lamı cimi yok tek kelime ile yenilmişsinizdir ve dolayısıyla başarısızsınızdır.

Hele bir de kesintisiz dokuz , on seçim kaybetmişseniz  ve size birileri tarafından  “DEMOKRAT AMCA”  yakıştırması yapılıyorsa , ya demokratlık kelimesini ya da amcayı iyi irdelemek durumundayız.

Demokrat demek , kelime anlamı ile “DEMOKRASİ YANDAŞI” demektir. O halde burada bir sorun yok.

Asıl irdelememiz gereken bence “DEMOKRAT AMCA”nın kendisi….!

Bir parti lideri düşünün ki neredeyse girdiği seçimlerin hepsinden sırtı yerde ayrılıyor  ve  etrafındaki birkaç yandaş (menfaatçi)  siyasetçi , gazeteci , aydın ve yazar  sırf bu yenilgileri masum göstermek adına kendisini “DEMOKRAT AMCA” ilan ediyorlar.

Bir parti lideri düşünün ki , 2014 yılında bir basın toplantısı ile zamanın Şişli Belediye Başkanı  Mustafa SARIGÜL  hakkında yolsuzluk yaptığını iddia etsin. Hem de o yolsuzlukları içeren dosyalarla basın önünde boy boy fotoğraf çektirsin. Ardından Mustafa SARIGÜL’ü yolsuzluk yaptığı iddiası ile Şişli’den Belediye Başkanı adayı yapmasın. Sonrasında da bir kamyon iddia ile yerden yere vurduğu bu şahsı (M.SARIGÜL) baş tacı  yapsın.

Türk siyasi hayatında bu ve buna benzer manevralara çokça rastlayabilirsiniz. Ancak burada “DEMOKRAT”  kelimesini irdeliyorsak ,  kendisine “DEMOKRAT”  payesi verilen birisinin böyle bir ilkesizliği  asla yapmaması gereken bir davranış şeklidir.

Aslında burada anlatmaya çalıştığım asıl mesele , bir insanı değerlendirirken onun çok dürüst , çok iyi  veya çok naif  bir kişiliğe sahip oluşuyla değil onun davranışlarıyla bizde ne çeşit bir duygu oluşturuyor ona bakmak lazım diye düşünüyorum…

Hatırlayanlar bilir , zamanında insanları güzel giyimi , nazik ve etkili konuşmaları ve naif kişiliği  ile etkileyen “PARSADAN”  ve “BANKER KASTELLİ” örneklerini vermek istiyorum.

Ne de güzel yüzlerce binlerce insan bu iki kişinin konuşmalarına kanarak milyonlarca liralarını kaptırdıklarını  hatırlıyorum…

Hiç kimse kusura bakmasın belki biraz sert oluyor ama , hem kendine “DEMOKRAT”  yakıştırmasını uygun göreceksin hem de tam tersi davranışlar sergileyerek kendisine ve partisine güvenen milyonlarca seçmeni mağdur edeceksin.

Günlük siyaseti yakından takip edenler hatırlar sanırım. Seçimlerden hemen sonra  “DEMOKRAT AMCA”  bir takım değerlendirmeler yapmış ve aşağıdaki kelimeleri sarf etmişti…

--Seçim sonuçlarını yenilgi olarak görmüyorum,

--Bizler üzülmedik mi sanıyorsunuz. Üzüntümden bir hafta eşimin yüzüne bakamadım,

--Kazanamadık ama bu dünyanın sonu değil…

Daha en az bunlar gibi onlarca tüm kendisine inanan seçmenin aklıyla alay eder gibi açıklamalarına bu satırlarda yer verebilirim.

“Seçim sonuçlarını yenilgi olarak görmüyorum”  söylemi kelimenin tam anlamıyla çok yakışıksız bir değerlendirme bence. Düşünsenize kendisine oy versin ya da vermesin , özellikle son zamanlarda yaşadığımız bir takım olumsuz gelişmeler (özellikle ekonomik sıkıntılar) nedeniyle bu ülkenin insanlarının çok ciddi  endişeleri  mevcut.

Seçimden önce “DEMOKRAT AMCA” nın liderliğini yaptığı altılı masa  ve bileşenleri , yani  “MUHALEFET”  bu topluma seçim öncesi bu seçimi bir “KADER SEÇİMİ”  olarak pazarladı. Bu kader seçiminin kaybedilmesi durumunda ,insanların sokaklarda yürüyemeyecek hale geleceğini ve ülkenin Afganistan’a döneceğini söyledi. Hatta kadınlarımızın sahiplendirileceğini ve kadınlarımızın toplum içinde yaşayamayacak hale geleceklerini bile söylediler.

İnsanları , gençlerimizi endişeye sevk ettiler. Muhalefetin bu seçimi kazanamadığı takdirde bu ülkede gençlere yaşam hakkının olmadığını söylediler. Kısacası  seçimin kaybedilmesi halinde ümitsizliği zerk ettiler kendilerine inanlara güvenenlere.

Şimdi de çıkmışsınız “Seçim sonuçlarını yenilgi olarak görmüyorum” diyorsunuz…!!!

Kusura bakmayın sayın “DEMOKRAT AMCA”  ve kendisini ayakta tutmaya adamış birkaç inanan , seçimleri kaybettiğinizde sizin yaşadığınız üzüntü , tarlada güneşin altında çalışan çiftçi  Mehmet ‘in , akşam evine ekmek götüren torna ustası Hayri’nin , sabahları çocuğunu okuluna uğurlarken evladı için gelecek kaygısı  yaşayan Fatma annenin ya da zar zor bin bir hile içerisinde kazandığı üniversiteyi bitirmeye çalışan bu ülkenin geleceği Zehra’nın , Akif’in üzüntüsüyle bir olamaz…

Eğer gerçekten üzülüyorsanız , kaybetmenize rağmen hiçbir şey olmamış gibi davranmayıp kendinize yakışanı yapmanız beklenir sizden “DEMOKRAT AMCA”…!

Bırakın insanlar öyle olmasa da , aldığınız yenilgilere rağmen size yakıştırılan “DEMOKRAT AMCA”  lakabıyla hatırlasınlar….!!!

Sizlere rahmetli  Ahmet Taner KIŞLALI’nın  çok  önemsediğim bir cümlesi ile veda ediyorum.

“Eğer piyasadaki sözde siyasetçiler , numaracı cumhuriyetçiler demokratsa , ben demokrat falan değilim. Çünkü onlarla aynı sıfatı taşımaktan utanıyorum…!”

A.T.KIŞLALI