Yurt dışına özellikle de gelişmiş ülkelere seyahat edenler bilirler. İnsanların dini inançları ile ilgili sorular sormak ayıp olarak kabul edilir.

Hiçbir kimse sizin Katolik mi , ya da Protestan mı olduğunuzla , veya Hırıstiyan mı , Yahudi mi olduğunuzla ilgilenmez. İnançlı olmanız ya da olmamanız kimseye bir şey ifade etmez.

Özellikle Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde kişinin topluma yarattığı katma değer daha önemlidir. İnsanlar sizin inançlarınızdan ziyade sizin fikirlerinizle daha çok ilgilenirler.

Tabii ki bahsi geçen gelişmiş ülkelerde de hastalıklı beyinler yok mudur.? Elbette ne kadar gelişmiş bir ülkede yaşıyorsanız yaşayın , dini inançlarınızı yaşantınızın odak noktasına koyup bu durumu bir yaşam şekli haline getirirseniz , ilgilendiğiniz ilk şey karşınızdakinin inancı olacaktır.

İşte bu hastalıklı düşünce şekli hasıl olduktan sonra bu sefer kişi bilim gerçekliğinden uzaklaşıp , dini inancını referans noktası yaparak bütün hayatını bu inanç etrafında gerçekleştirmeye ve etrafındakileri de bu yaşam şekline angaje etmeye başlıyor.

Geçtiğimiz hafta , CHP lideri ve 13.Cumhurbaşkanı adayı Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU , katıldığı bir davet sonrası fotoğraf çektirirken yerde serili olan seccadeye basarken poz veriyor ve kızılca kıyamet kopuyor.

Hatasını anlayan Sayın KILIÇDAROĞLU , konuyla ilgili üzüntüsünü dile getirerek konunun muhataplarından özür diliyor.

Bu açıklamayı samimi bulursunuz ya da bulmazsınız. Ancak günün sonunda yaptığı davranıştan mahcubiyet duyan bir kişinin açık yüreklilikle dilediği bir özür mevcut.

Ben gerçekten bu davranışın bilmeden yanlışlıkla yapıldığına inananlardanım.

Böyle düşünüyorum çünkü katıldığı davet eski Milli Görüş duayenlerinden Sayın İsmail MÜFTÜOĞLU’nun ev sahipliğinde yapılan ve katılan davetlilerinin çoğunluğunun muhafazakar seçmenlerden oluşan bir topluluk olduğunun altını çizmekte fayda var.

Yani o iftar yemeğine katılmanın asıl amacı , Sayın KILIÇDAROĞLU’nun toplumun her kesimini kucakladığını ve onların da oylarına talip olduğunu ifade eden bir mesaj vermekti.

Hal böyle iken siz kendi ayağınıza sıkarcasına , o salondaki herkes için de , dinen değil ancak kültürel olarak önem arz eden bir objeye (seccade)  bile isteye basar mısınız.?

Elbette basmazsınız. Hatta basanı görseniz onu uyarırsınız.

Keşke olmasaydı…

Sayın KILIÇDAROĞLU , danışmanlarını gözden geçirdiği takdirde bir daha böyle durumlara yol açacak davranışların başlamadan önüne geçeceğinden kuşkusu olmasın.

Ancak asıl mesele maalesef geldiğimiz noktada , ülke önemli bir seçim atmosferine girdiği bir zaman diliminde , seccadeye basma eyleminden siyasi bir kriz yaratarak , bu kaotik durumdan  nemalanmaya çalışan kelli felli siyasetçi ve gazetecilerin olduğudur.

Genç Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girmeye hazırlandığımız şu önemli günlerde , Türkiye’nin çözülecek çok fazla sorunları varken halen insanların inançları üzerinden siyaset yaparak ipi göğüslemeye çalışma gayretlerini seçmenlere yapılan büyük bir saygısızlık olarak görüyorum.

Bu seccade tartışmasını sakız gibi uzatarak , tartışmanın suyunu çıkaranlara tavsiyem , artık Türkiye’de yaşayan insanlarımız , ya da başka bir değiş ile seçmenlerimizin karınları  bu tür tartışmalara tok.

Çünkü insanlar biliyorlar ki , İslam dini öyle hoşgörü ile donatılmıştır ki , eğer siz namaz kılacaksanız üzerinizdeki ceketi yere serip onun üzerinde  , ya da bir karton parçasının üzerinde bile kılacağınız namazı kabul eden bir hoşgörüye sahip.

O halde tekrar ediyorum bu seccade konusunu kaşıyanlara buradan bir ekmek çıkmaz onlara.

Eğer siyasiler seçmenlerini etkilemek istiyorlarsa , onlara iktidara geldiklerinde yapacakları projeleri anlatmalılar.

Onlara ekonomik açıdan hangi izleyecekleri politikalar ile kendilerini refah seviyesine nasıl çıkaracaklarını anlatmalılar.

Seccadeye gereken saygıyı tabii ki göstermeliyiz.

Ancak  , bir tarafta altmışa yüz  santimetre boyutlarındaki bir dini ritüel objeyi önemserken , daha yaklaşık elli beş gün önce depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımız KEFENSİZ defin edildiğini unutmamalıyız…

Seccade tartışması ile siyasilerimiz kendilerini rahatsız eden ;

Et fiyatlarını,

Süt fiyatlarını,

Ekmek fiyatlarını,

Yüksek enflasyonu,

İşsizliği,

Yüksek kira rakamlarını,

Rüşveti,

İcraları,

Yüksek Ev fiyatlarını

Adam kayırmayı,

Depremde yaşanan aksaklıkları,

Kul hakkını,

Ve  YOKSULLUĞU ,

 gündem değiştirerek SECCADE’nin altına süpürmek istiyorlar…

Soruyorum size hangi SECCADE halkın fakirliğini örtebilir…?