Değerli dostlar! İstikbal şairimiz olarak takdim ettiğim Yunus Emre ile istiklal şairimiz merhum Mehmet Akif sıkça okuduğum şairlerden… Tarih yalan söylemez. Müslüman da yalan söylemez! Hele mesele hakikatse… Söz konusu hakikat olunca kulak verip dinlemeli tarihi. Göz açıp okumalı coğrafyayı. İdrak edip bilmeli gerçeklerin kıymetini. Maalesef ayakaltına düşmüş insani değerler. Aranıyor izan, irfan, insaf, idrak, ilim ve bilim. Doğru söz, dürüst işe itibar yok. İnsanlık neler çekmiş evvel emirden beri riyakârla şarlatandan… Alkış aldıkça yapar yapacağını riyakârla şarlatan!

Yunus Emre ile Mehmet Akif’in dikkat çeken ortak yanları mazlumun ve mağdurun sesi olmak... Zalimin kin ve kibrine dikkat çekmek… Vatan emperyalist güçler tarafından istilaya uğrayınca Türk milletinin istikbali için gereken istiklaldi. Akif, istiklal duygusunu milletin akıl yüreğinde diri tutmak istemiş. Toplumun riyakârları, şarlatanları olabilir. Toplumların riyakâr ve şarlatanları olabileceği gibi mazlumları, mağdurları da olabilir. Mazlumlar, mağdurlar yaşadıkları toplumlara Allah’ın emanetleridir. Mazlumların, mağdurların halini görmeyen gözden, çığlıklarını duymayan kulaktan, dertleriyle dertlenmeyenden kime ne hayır gelir?

Mazlumların, mağdurların yürekleri yanık, gönülleri kırık, çığlıkları sesizdir. Riyakârın, hilekârın, sahtekârın ve şarlatanın taltif görmediği toplumlar münevver ve erdemli toplumlardır. Böyle kötü vasıflı kişilerdir mazlumları mağdur bırakanlar. Fani dünyanın çıkar çatışmaları değer mi zalim olup zulüm yapmaya?  Değer mi servet, şehvet ve şöhret uğruna mazlumu mağdur bırakmaya? Nemrut’un İbrahim’e zulmü kendisinin hüsranı oldu. Aklın diliyle diyelim. Değer miydi Masum İbrahim’i menfaat uğruna ateşe atmaya? Değmedi be Nemrut, değmedi. Kaybeden sen oldun. Kazanan İbrahim oldu. Öde bakalım İbrahim’in hakkını nasıl ödeyeceksen?

Gönül diliyle sormak lazım Yakup oğullarına! Kardeşiniz Yusuf’u kuyuya atmakla ne kazandınız? Kaybeden siz olurken kazanan masum Yusuf olmadı mı? Müslüman hasetliği, kibri ve kini hayatından çıkartmadıkça İslam’ın istediği Müslüman olamaz! İslam’ın öngördüğü Müslümanlığa layık olmayan Allah’ın merhametine mazhar olabilir mi? Müslüman, Allah’ın öfkesinden korkar, merhametini ümit eder. İslam’ın Müslümandan istediği riyadan, şarlatanlıktan arınmış doğru söz, dürüst iştir.  

Bir ayağı korku deryası, diğer ayağı ümit dünyasında adaletle yürümeyenin kâmil Müslüman olması zordur, zor! Tarih zalimleri de, mazlumları da unutmaz. Tarih, Süraka’yı atıyla birlikte yutmaya çalışan çöl kumlarındaki gazabı unutmadı, unutmaz! Peygamber ve arkadaşı mazlumdular. Hakikat uğruna mağdur bırakıldılar. Doğup büyüdükleri yurtlarını terke mecbur kaldılar.  Örümcek ağı bile mazlumları zalimlerden koruyan duvar olduktan sonra düşünecek ne kaldı?  Zalimler hangi çıkarları için Kerbelâ çölünde Hz. Hüseyin’e vahşet yaşattılar? Zulüm güruhuna: “Verin bakalım mazlumun, mağdurun hakkını nasıl verecekseniz?” denileceği sorgu gününü unutmayın!

 Akif’in “Âsım” adlı kitabından şu dizelere kulak verelim. Zamanına mahsus: “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.  Biri ecdadıma saldırdı mı boğarım. Boğamasam da hiç olmasa da yanımdan kovarım. Üç buçuk soysuzun arkasından zağarlık yapamam.  Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir aşıkım istiklale. Bana hiç tasmalım etmiş değil altın lale. Yumuşak başlı isem kim demiş uysal koyunum? Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim. Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım. Çiğnerim, çiğnerim, hakkı tutar kaldırırım.”  demiş. Bu sözler, Müslüman’a yakışan sözler değil mi?

Akif’in hezeyanı hakikatin değer görmemesine. Mazlumun ezilmesine, mağdurun sömrülmesine tahammülü olmadığını şiirin sesiyle avazınca bağırmış. SAFAHAT’I oluşturan altı kitaptan biri de Fatih’in Kürsüsünde adlı bölümündeki şu dizelerle: “İslam ayakaltında sürünsün mü nihayet? / Yârab, bu ne hüsrandır, İlahi, ne bu zillet? / Mazlumu nedir ezmede, ezdirmede mânâ? / Zalimleri adlin, hani, öldürmedi hâlâ? / Cani geziyor dip diri… Can vermede masum! / Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm?” toplumsal gidişatı dile getirmiş. Görülüyor ki, Akif’in derdi İstiklal… Milletin, mazlumun, mağdurun çiğnenmemesi, ezilmemesi ve sömürülmemesi feryadıdır.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!













Yunus Emre GÜLLÜ / 25 MART 2023 / Milli irade