Kargacı Ali’ye, binaların çatılarında karga yakaladığı için ona, köylüleri “Kargacı Ali” demişler.
Yakaladığı kargalara eziyet etmez. Kargaların bir kanadını yağlı boya ile boyayıp salarmış. Köylüler,
havada bir kanadı boyalı karga gördüklerinde, bu da Kargacı Ali’nin kargası derlermiş.
Kargacı Ali, saf kalplidir. Hiç kimse hakkında kötülük düşünmeyen bir karakterdir. Kötülük yapan
gördüğünde, kötülük yapana:
-Hay seni, kuduz köpekler dalamasın! Dermiş.
Kargacı Ali, köpeklerin saldırısından kurtulamayacağını anlayınca bir meşe ağacına tırmanıp
çıkmak ister. Tam ağacın dallarından tutunduğunda köpekler de onun paçalarından tutarlar. Kargacı Ali,
köpeklerin şerrinden korunmak için kendisini ağaca yukarı çekmeye çalışır. Kargacı Ali’nin paçalarından
yakalayan köpekler de onu aşağıya çekmeye çalışırlar. Kargacı Ali, köpeklere der:
-Benden ne istersiniz, niçin bana düşmanca saldırıyorsunuz? Köpekler hep birlikte:
-Sen ve eşeğin, bu diyarın bize ait olduğunu bilmez misiniz? Siz, bizim patronun mıntıkasında
ne arıyorsunuz? Kargacı Ali:
-Ya hu, yapmayın. Burası topluma ait bir yol. Bu mıntıka millet malı. Herkesin ortak kullanım
alanı... Köpekler:
-Bize maval okuma. Bizim patron, buraların tabusu bizim… Buralara sahip çıkın. Buralara yad
ayaklar, ayak basmasın diye bize tembihliyor. Kargacı Ali:
-Dedim ya! Buralar, millet malı. Millet malının tapusu devlete aittir. Devletimiz, buraları halk
kullansın deyip izin vermiş. Sizin patron Kirli Arif mi, buralardan başkalarının geçmesine izin vermiyor?
Köpekler:
-Sen, bizim patrona karşı böyle söyleyecek kadar oldun mu? Bizim patron, bizi senin üzerine
boşuna salmamış. Biz, bize patronumuz ne derse biz onu yaparız. Kargacı Ali:
-Peki o Kirli Arif, sizi, bana karşı kışkırtırken ne dedi? Köpekler, birbirine dediler:
-Tutun şu adamı, işini bitirelim. Yoksa patron bizim işimizi bitirir deyip Kargacı Ali’ye olanca
güçleriyle saldırdılar.
Kargacı Ali, bu vaziyette uzun bir süre ağaçta asılı kalır. Kolları yorulunca ağaçtan aşağı
köpeklerin ortasına düşer. Köpekler, ağaçtan düşen Kargacı Ali’yi aralarına alıp hırpalamaya başlarlar.
Durumu gören Kirli Arif, köpeklerini geri çağırır. Kirli Arif, Kargacı Ali’nin durumuna bakmadan davarı ve
köpekleriyle oradan uzaklaşıp gider. Köylüleri, Kirli Arif’ten için:
-Kirli Arif’e köpeklerinin insan ya da hayvanlara eziyet vermesinden keyif alan kirli karakterli bir
adamdır. Kirli Arif’, daha çocukluğunda yıkanmayı sevmezdi. Bu nedenle pis pis kokardı. Dış yapısı
gibi içyapısı da kirli idi. İçi dışı kirli olduğundan ona Kirli Arif dedik. Kirli Arif, merhametsizdir.
Düşüncesiz, cahil ve gafildir. Etrafta, dalâlet içerisinde vahşi bir kişilikte tanınır. Kendi çıkarından
başkasını düşünmez. Empati fukarasıdır. Kirli Arif ile yolu kesişen herkes ondan zarar görür. Kirli Arif’ten
için “Kork, Allah’tan korkmayandan” derledi. Köylüler, Kirli Arif’in şerrinden ve ziyanından çekinirlerdi.
Kargacı Ali, o hengâmenin etkisindeyken tarlalardan doğru aynı köyden İbik Osman at
arabasıyla gelir. Kargacı Ali’yi perişan vaziyette görünce durur. Kan revan içindeki Kargacı Ali’yi
arabasına yükleyip doğru onu evine götürür.
O dönemlerde, köylerde olur olmaz otomobil ne gezer. Kargacı Ali’yi acilen at arabasıyla sekiz
km. uzaklıktaki nahiyeye getirirler. Nahiyedeki karakol, hemen ilçe hastanesinden bir “Cankurtaran”
ister. O zamanlar cankurtaran diye ambulansa derlerdi. Cankurtaran ile Kargacı Ali, ilçe Devlet
Hastanesine sevk edilir. Bir yandan da, jandarma tarafından adli işlemler başlatılır. Kargacı Ali,

2
hastanede karantinaya alınır. Kendisine kırk gün kuduz aşısı yapılır. Bu arada, Kirli Arif hakkında dava
açılır. Aynı zamanda Kirli Arif’in köpekleri de ilçeye getirtilip onlar da gözlem altına alınır.
Kırk gün sonra Kargacı Ali, hastaneden taburcu edilir. Köyde aklı erenler uzlaşı için araya
girerler. Kirli Arif’in, Kargacı Ali’nin masraflarını karşılaması karşılığında Kargacı Ali’yi sulh ederler.
Davayı mahkemeden geri çektirirler. Dava düşer ama Kargacı Ali’nin oğlu Çete Hasan’ın yüreğinden
öfke bir türlü gitmez.
Çete Hasan’a bir gün toplum içerisinde Kirli Arif’in akrabalarından birisi hava atar. Kargacı
Ali’nin oğlu Çete Hasan’da, o kişinin bu tutumunu içine sindiremeyip der:
-Bir gün, ben de o Kirli Arif’i ağaca asıp onu cayır cayır ateşte yakmazsam bana da Çete Hasan
demesinler!
Yıllar geçer, gün olur. Yaklaşık beş yıl sonra bir yaz günü Çete Hasan kırda, Kirli Arif’i bir nadas
tarladaki çam ağacının altında uyurken yakalar. Çete Hasan, Kirli Arif’in elini ayağını bağlar.
Bacaklarından urgana bağlayıp çam ağacına asar. Kirli Arif’i çam ağacına asacağı urganın diğer ucunu
da Kirli Arif’in eşeğine bağlayıp eşeğe sürükleterek bağırta bağırta Kirli Arif’i çam ağacının dalına asar.
Bu arada, Kirli Arif’in eşeği Çete Hasan’a der:
-Beyim, bırak benim ağama eziyet etme. Aranızdaki husumet her ne ise, sen hoşgörülü ol.
Yiğitlik sende kalsın. Çete Hasan:
-Bak eşek, ibret âlem için bu Kirliyi ağaca asılı vaziyette yakacağım. Sen de göreceksin. Bu
Kirli, yıllar önce babamın üzerine köpekleri salmış. Babamı, köpeklere az kalsın parçalatıyormuş. Böyle
bir adama hoşgörülü yaklaşım olur mu? Sen bu işe karışma, sonra sen de olacaklardan payını alırsın.
Eşek, Çete Hasan’ın tehdidinden korkar. Korkudan başlar titremeye… Çete Hasan, etraftan çalı
çırpı toplayıp onlar ile Kirli Arif’i altından ateşler. Kirli Arif:
-Be adam, sen Müslüman değil misin? Çete Hasan:
-Sana ne, benim Müslümanlığımdan. Yan şerefsiz çatır, çatır. Kirli Arif:
-Müslümanlıkta bir canlıyı yakmak var mı? Canlıyı yakmak, sadece Allah’a mahsus değil mi?
Çete Hasan:
-Sen, suçsuz bir adamı köpeklere yedirmeye kalkıştığında Müslümanlığı düşündün mü?
Çete Hasan, yanan ateşin üzerinde Kirli Arif’i asılı durumda bırakıp gider. Ağacın altından
duman çıktığını gören aynı köyden Sarı Kemal, ormanda yangın korkusuyla yanan ateşi söndürmek için
koşarak duman çıkan çam ağacının yanına geldiğinde manzarayı görür. Kirli Arif’i, yanan ateşin
üstünden çeker. Kirli Arif’in bağlı olduğu urganı keser. Kirliyi yanmaktan kurtarır.
Kirli Arif, Sarı Kemal’e kendisini kimin yakmak istediğini söylemez. Birkaç gün sonra Kirli Arif,
ağılında ölü vaziyette bulunur.
Hayatı, Kirli Arif’in başkalarına zarar verme düşüncesinde yaşmak yerine yaşamamak daha
iyidir. Başkasına faydası olmayan bir insanın hiç değilse zararı dokunmaması lazım! Bir insanın
başkalarına faydası dokunmayacaksa ya da başkalarından fayda görmeyecekse o insanın kendisini
sorgulaması gerekmez mi?
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli, saygınlığınız daim olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!