Cezaevleri, modern toplumlarda medeniyet ölçütlerinden biridir. İnsan, gelişme sürecinde çeşitli cezalandırma yöntemlerinden en insani olarak, "özgürlüğünden kısıtlama" yöntemini tercih etmiştir. Bir kişi suç işlediğinde yargılanır ve cezaevine konulur. Buradaki amaç hem suçlunun cezasını çekmesi hem de oluyorsa rehabilitasyon sürecinden geçerek cezası bittiğinde yeni suç işlememesidir. Suç ne olursa olsun, insanın özgürlüğünden vazgeçmesini sağlayan cezaevi süreci, yeteri kadar cezadır ve hiç kimseye bundan daha öte bir ceza verilmez, reva görülmez...

İşte, işkence mesela, bu yüzden insanlık suçu olarak görülür ve AK Parti iktidara geldiğinden beri işkence şikayeti almaz olduk...

Ancak son 1 aydır mahkum yakınlarından Medya 26 Grup'a, Eskişehir 2 Nolu Açık Cezaevi'nde kalan mahkumların yakınlarından gelen şikayetlerin haddi hesabı yok, emin olun...

Bu şikayetler bize ulaşmaya başlayınca resmi kurumlara durumu bildirmeyi tercih ettik ve şikayetlerin kesilmesini, son bulmasını bekledik. Ama nafile!

Son 10 gündür şikayetler daha da artarak gelmeye başladı...

Yukarıda da bahsettim, suç işleyen kişilerin çekmelerini istediğimiz ceza, özgürlüklerinin kısıtlanmasıdır. Cezaevinde kalan mahkumların bu cezanın üstüne başka başka cezalar çekmesini istemek "çifte cezalandırmaya" girer ki, bunun ne yasalarımızda ne de insanlık anlayışımızda yeri vardır...

Kaldı ki, "açık cezaevinde" kalanlar ya cezalarının son günlerini yaşayan mahkumlardan ya da trafik kazası gibi "yüz kızartıcı" olmayan suçlar gibi suçları işleyen sanayici, öğretmen, işadamı gibi saygın meslek sahibi kişilerden oluşur...

***

Bize kadar ulaşan şikayetler neler miydi?

Eskişehir 2 No’lu Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda mahkumların kalabalık nedeniyle dönüşümlü olarak uyuduğu mesela. Bu uygulamanın sadece kendisi bile çok sıkıntılı...

İnfaz koruma memurlarının bahçede 2-3 mahkum yan yana geldiğinde mahkumları ayrılmaları yönünde uyardığı, mahkumların sıcak nedeniyle gömlek düğmelerini açtığı ve gömleğini boynuna kadar kapatmaları konusunda memurlar tarafından sürekli uyarıldıkları yönünde de şikayetler var. Mahkumların en ufak hatalarında bile tutanak tutularak kapalı cezaevine gönderilmeye çalışıldığı, çok ağır baskılar yapıldığı yönünde gelen iddialar da mevcut.

Zaten kapasitenin 5-6 katı mahkum olması nedeniyle normal hayatlarını sürdürmelerini imkansız hale getiriyor. Mesela mahkumların eşofman ile gezmeleri bile yasak...

Mesela, yukarıdaki tuvaleti kullananların yaptıkları, aşağıdaki tuvaleti kullananın üstüne akıyor...

Mesela, kantin her zaman yetersiz de bir aydır meyve ve sebze yok. Su ise bu sıcak havalarda yetersizin de üstünde yetersiz...

Mesela, sayımlarda mahkumlar keyfi olarak 1 saat ayakta bekletiliyor...

Mesela, güneşin altında bir saatten fazla kantin sırası bekletiliyor...

Mesela, gardiyanlar sürekli küfürlü konuşuyor ve kendilerine zorla "başkanım" dedirtiyor...

İlgililer hatırlar. Geçtiğimiz dönemlerde de benzer iddialar gündeme gelmiş ve sevgili Esat Demirtaş'ın yaptığı haber sonrasında cezaevi müdürü Denizli’ye gönderilmişti. Son dönemde yeniden gündeme gelen iddialar, cezaevi müdürü değişikliğinin yeterli olmadığını, infaz koruma memurları kadrolarının, en azından bazılarının, bu durumu oluşturan faktörlerden olduğunu gözler önüne seriyor maalesef...

Mahkumlar ve yakınlarının özellikle verdiği gardiyan isimleri var, ancak onlar bizde saklı kalacak. Daha, birçok şikayet var. Ancak mahkumların isteklerinin ne olduğu çok açık. Cezalarının son günlerini, daha insani ve başlarına bela gelmeden geçirmek. Cezalarını tamamlayıp yeniden normal hayatlarına dönmek...

Mahkum yakınları, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısını ve Cezaevi Savcısı’nı mahkumlara sahip çıkmaya davet ediyor. İnfaz koruma memurları, Açık cezaevindeki mahkumları sahipsiz sanmamalı ve artık onlara zulüm yapmaktan vazgeçmeli...