10 Mayıs 2025 Günü akşamı saat 21.30’da yayınlanan “Hayat Okulu” adlı programdan on gün geçmesine rağmen hâlâ telefon, mesaj ve yüz yüze tebrikler alıyorum. Hayat hikâyemde vermek istediğim mesajlar maksadında anlaşılmış. İzleyenlerin: “Anlatın sırasında sanki sizinle yüz yüze konuşuyormuş havası yaşadık.” demeleri büyük bir haz... Onları dikkatli anlayışlarından dolayı kutluyorum. Editör, emekli öğretmen Gazi Durusu mesajında: “Kültürümüzün, geleneksel aile yapımızın yozlaştığı şu günlerde topluma rol model bir ailede büyüdüğünüzü seyirciyi özendirerek anlattınız.” demesi, benim için bir başka onur kaynağı. Çağlar açmış, çağlar kapamış milletimizin aile bağları, toplumsal ilişkileri, devletine sadakati gibi milli ve dini değerlerine olan duyarlılığı hiçbir zaman hafifsenemez.
Türk milletinin vaz geçemeyeceği kültürel değerlerinin başında aile, iş, devlet, toplumsal değerler gibi mevhumların yaşaması, yaşatılması sevgi, saygı, hoş görü, uzlaşı ve adalet ilkelerindeki zenginliklerdir. Bu ilkelerde yozlaşan, yavanlaşan toplumlarda aile bağları ve toplumsal ilişkilerde çöküş kaçınılmaz olur. Gazete köşe yazılarımda olduğu gibi “Hayat Okulu” programında da aile bağları, eğitim, öğretim, iş ve toplumsal ilişkiler ile devletin önemine dikkat çekmek istedim. Hayatta her oluşum ve gelişimin karşılıklı anlayış ve hakkaniyete dayalı olduğu malum! Ailenin de, toplumsal ilişkilerin de yaşaması, yaşatılması karşılıklı hakkaniyet anlayışla kaimdir. Eskiler: “Geçim iki başlıdır.” derlerdi. İnsan yaşadıkça hüzünlü ya da sevinçli hayatın gerçeklerinden pek çok olay başından gelir, geçer. İnsanın varlık gayesi başkalarına belâ olmak değil yaşadığı dünyayı güzelleştirmek, kendisini ve başkalarını sevindirmektir. Doğruları doğruca yaşamak ve yaşatmaktır. Yanlışları adalet ölçüsünde düzeltmektir diyelim insani ilişkilerden bazılarını evrensel değerler bağlamında değerlendirelim.
İnsani ilişkiler söz konusu olduğunda dostluk, arkadaşlık, komşuluk, akrabalık gibi değerler hemen akla gelir. Hayatı güzelleştirerek sevinmeyi sağlayan dostları, arkadaşları, akrabaları yâd etmekten daha anlamlı anı ne olabilir? Hayatı güzelleştiren, etrafını sevindiren insanlardan biri de yıllarca hem çalışma, hem de emeklilik döneminde vefasını, dostluğunu esirgemeyen Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü Kırka Bor İşletmesi İşl. Md. Yrd. cısı emekli Teknik Müdürlerden değerli arkadaşım, Trabzonlu kadim dostum Tamer Akdemir. Akdemir’in Değirmenözü Yükleme Tesislerinde Stok Sevkiyat Müdürlüğü sırasındaki hatıralarımızdan birini dile getirmek istiyorum. O dönem bende Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü Kırka Bor İşletmesinde İnsan Kaynakları Müdürü idim. Tamer Bey, baharın bir cumartesi sabahı saat 08,30’ da beni telefonla aradı. Kahvaltı yapıp yapmadığımı sordu. Henüz yapmak üzere olduğumu söyledim. “Yapma! …Değirmenözü ormanında birlikte yapalım.” dediğinde, olur dedim.
Ardıç ormanına sekiz kişi gittik. Sekiz kişinin dördü yöre avcılarından idi. Meşe ve ardıç odunları karışımı közde kebap kıvama ererken herkes eline bir tüfek aldı. Yaklaşık elli metre mesafedeki çalıya hedef konan mantar bir tabaklara ikişer el atış yapmak üzere karar verildi. Her atış yapacak kişi atış yaptığı tabağı getirmek üzere giderken bir sonraki atış yapacak kişinin hedef tabağını götürüp hedefe koyuyordu. Hepsi de hedefe isabetli atış yaptılar. Atışı yaptığımda saçmaların hedefe vuruş sesini alamadım. İkincisi de öyle oldu. Hedef tabağı getirdiğimde bakın, beyler! Tabağa dört saçma isabet ettirmişim, dedim. “Nasıl olur? O silahın kalibresi bozuktu.” dediler. Siz, silaha değil atış yapana bakın, dedim.
Piknik, diğer bir ifade ile kır yemeği safhası, sefası sonrası dağılırken benim atışın sırrı gördüğünüz şu tornavidada gizli… Hedef tabağı almaya gittiğimde bu gözlük torna vidası ile tabakta saçma deliği gibi dört delik açtım. İşin gerçeği iki atışımda karavana idi… Düzgün dostlarınız, arkadaşlarınız, akrabalarınız, komşularınız oldu mu hayatı güzellikleriyle dolu, dolu sevinçle yaşamak nasip olur. Hayatın güzelliği gibi kebabın rayihası da, tadı da kalite insanlarla güzel olur.
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!