Bazen bir çağrı, sadece bir toplantıya davet değildir. O çağrı, bir niyetin, bir duruşun ve bir şehir sevdasının açık bir ilanıdır. Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy’un “Eskişehir Sempozyumu” için yaptığı çağrı da tam olarak böyle bir anlam taşıyor. Çünkü bu çağrının özünde bir şehri konuşmak değil, o şehrin yarınlarını birlikte kurmak var.

Eskişehir Sempozyumu’nun tanıtım toplantısında, kentin hemen her dinamiğinden temsilcilerin bir araya gelmesi işte bu yüzden çok kıymetli. Bu buluşma; tek sesli değil, çok sesli bir Eskişehir için atılan güçlü bir adımdır. Anadolu Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ve Eskişehir Teknik Üniversitesi gibi üç devlet üniversitesinin yanı sıra; Büyükşehir Belediyesi, sanayi ve ticaret odaları, organize sanayi bölgeleri gibi birçok paydaşın bu sürece dahil olması, bu kentin gerçekten de “dert edinen yöneticiler” tarafından sahiplenildiğini gösteriyor.

Vali Aksoy’un sözleri çok açık: “Eskişehir’i tüm yönleriyle konuşmak, tartışmak ve geleceğe hazırlamak.” Bu cümle, bir hedefin değil, bir vizyonun ifadesi. Çünkü mesele sadece akademik bildiriler sunmak değil; mesele, bu şehirde yaşayan herkesin söz hakkı olduğunu kabul etmek. Ve bu sempozyumun en çarpıcı taraflarından biri de bu: “Benim de Eskişehir’e dair söyleyecek sözüm var” diyen herkes bu platforma davetli.

42 başlık belirlenmiş ama konuşulacak konular bunlarla sınırlı değil. Eğitim, sağlık, kültür, turizm, sanayi, çevre… Eskişehir ne yaşıyorsa, neyle karşılaşıyorsa, neye hazırlanmak istiyorsa hepsi bu sempozyumun konusu olabilir. Çünkü bu şehir artık sadece sorunlarını konuşmak değil, çözüm üretmek ve birlikte adım atmak istiyor. Ve belki de bu nedenle sempozyumun düzenlenme süreci bile başlı başına bir katılımcılık örneği. Henüz sempozyum gerçekleşmeden yürütme kurulunun beş ayrı toplantı yapması, ne denli ciddiyetle çalışıldığını da gösteriyor.

Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nin “Bu kadar çok paydaşın bir araya geldiği bir zemin daha önce oluşmamıştı” sözleri, işte tam bu yüzden anlamlı. 2026 yılında gerçekleşecek bu sempozyumun zamanlaması bile sembolik bir değere sahip. Eskişehir’in plaka kodu olan 26 sayısı, bu kente gönül veren herkesin hafızasında ayrı bir yer taşır. Ve şimdi 2026 yılı, Eskişehir’in geleceğine kolektif bir akılla yön verme yılı olabilir.

Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel’in de ifade ettiği gibi, bu çalışma sadece akademik bir faaliyet değil. Bu sempozyum, Anadolu’nun kalbinden yükselen bir ortak akıl çağrısıdır. Sosyal yapısından kültürel mirasına, tarihsel kimliğinden kentleşme sorunlarına kadar Eskişehir’i şekillendiren her unsur bu toplantının konusu olabilir. Üstelik sadece üniversitelerin içinden gelen akademisyenler değil, hayatı Eskişehir'de geçen, bu şehri hisseden, düşünen ve dertlenen herkes burada söz sahibi olabilir.

Eskişehir bir yol ayrımında değil, bir yol kavşağında. Bu kavşakta birbirini anlayanlar, dinleyenler, çözüm arayanlar bir araya gelirse; bu şehir sadece bugünün değil, yarının da örnek şehirlerinden biri olur. Eskişehir Sempozyumu bu anlamda bir fırsat, bir dönüm noktası ve aynı zamanda bir sorumluluk çağrısıdır.

O yüzden mesele bir sempozyumdan fazlası. Mesele Eskişehir’in sesini daha gür çıkarması. Mesele, Eskişehir için dertlenmenin sadece sosyal medyada birkaç cümle yazmakla sınırlı kalmaması. Ve mesele, kentin tüm renkleriyle birlikte düşünüp birlikte karar vermesi.

Bu sempozyumun sonunda ortaya çıkacak sonuç bildirgeleri belki hemen bir değişim yaratmayacak. Ama emin olun, bu kadar geniş bir katılımın olduğu bir süreç zaten başlı başına bir değişimin işaretidir. Eskişehir’in geleceği için dertlenenler burada. Artık söz Eskişehir’de.

Not: Yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağım için haftaya Salı gününe kadar yazılarıma da ara vereceğim. Değerli okurlarımızın bilgisine.