Sanal Kumar…
Hiçbir şey yapmadan para kazanmak…
Kulağa hoş geliyor değil mi?
İşte tam da bu cümleyle başlıyor her şey. Bir uygulama, bir site, bir reklam…
“Sadece şansına güven.”
Ve sonra o “şans”, hayatını alıp götürüyor.
Bugün Türkiye’de binlerce insan, sanal kumar yüzünden borç batağında. Evet, görünürde bir masa yok, krupiye yok, fiş yok. Ama ekranın öte yanında bir hayat var: parça parça kaybolan bir hayat…
Sanal Kumar Nasıl Başlıyor?
Bir arkadaş tavsiyesiyle…
Bir sosyal medya reklamıyla…
Bir kere kazandığın günle…
Bir uygulamayla tanışıyorsun. Önce küçük paralarla başlıyorsun. Sonra kaybediyorsun. “Bu sefer döner,” diyorsun. “Son bir oyun,” diyorsun. Ama dönmüyor. Hiçbir zaman dönmüyor.
Çünkü bu sistem, seni bilerek kazandırıp, planlı kaybettiren bir düzen üzerine kurulu. Kazandığını sandığın her lira, aslında seni daha derine çekmek için atılmış bir yem.
Kimler Düşüyor Bu Tuzağa?
Zannetmeyin ki sadece işsiz, umutsuz insanlar…
Mühendisi de var, öğretmeni de. Ev hanımı da, lise öğrencisi de. Çünkü sanal kumarın hedefi para değil; zihnin boşluğunu yakalamak.
Canı sıkılan, hayattan beklentisi tükenen, gelecek umudu kalmayan herkes hedefte. O yüzden bu bir kişisel mesele değil. Bu, toplumsal bir kırılma.
Zararları Saymakla Bitmez
Ekonomik çöküş: Borç, kredi, tefeci üçgeni.
Aile yıkımı: Boşanmalar, şiddet, güvensizlik.
Psikolojik çöküş: Bağımlılık, depresyon, intihar riski.
Toplumsal yozlaşma: Emekle kazanma kültürünün çökmesi.
Ve en acısı: Bu bağımlılığın çoğu zaman gizli kalması. Çünkü kişi utanıyor. Ailesine söyleyemiyor. Yardım isteyemiyor. Ve gittikçe daha da dibe batıyor.
Peki Çözüm?
Öncelikle devletin bu konuda daha sert yasalar çıkarması şart. VPN’le girilen her yasa dışı siteye karşı dijital güvenlik mekanizmaları güçlendirilmeli.
Ama esas çözüm evde başlıyor.
Çocuklarımızı ekran başında yalnız bırakmamakla.
Hayatla bağ kuramayan gençleri, dijital tuzaklara terk etmemekle.
Ve her şeyden önce:
“Kolay para” hayaline savaş açmakla.
Unutmayın…
Kumarda her defasında oynatan kazanır…