Hayatta bazı anlar, yalnızca bir başarıyı değil, bir kimliğin dönüşümünü, bir toplumun ortaklaşmasını ve bir kuşağın coşkusunu içinde taşır. Mezuniyet işte bu anlardan biridir. Her yıl, binlerce öğrenci cübbesini giyip kepini takarken; kuşaktan kuşağa aktarılmış bir kültürel mirasın da taşıyıcısı olarak orada bulunurlar.

Mezuniyet törenleri, Avrupa’daki ilk üniversitelerden bu yana bir geçiş ritüeli olarak varlığını sürdürüyor. 12. yüzyıldan bu yana cübbeler, bilgiyle yoğrulan bireyin toplum önünde yeniden tanımlanmasını simgeliyor. O cübbeler ve havaya fırlatılan kep, bir kimlik kazanımı ve hayata açılan yeni bir kapı olarak görülüyor.

Bu ritüel zamanla genişlemiş, anaokullarından üniversitelere, kurum içi eğitimlerden uluslararası akademik platformlara kadar birçok alana yayılmıştır. Mezuniyetin her yaş aralığına böylesine yayılmış olması kimilerinde rahatsızlık uyandırsa da her yerde farklı detaylarla kutlanan mezuniyet törenleri, bireyin yeni bir toplumsal role geçişini kutlayan evrensel bir sahneleme niteliğinde olma özelliği ile öne çıkmaya devam ediyor.

Gençliğin Sesi

Son yıllarda mezuniyet törenlerinde farklı bir kültürel ifade biçimi öne çıkıyor ki bu da öğrencilerin taşıdığı pankartlar. Bu pankartlar, yalnızca törenin rengi değil; aynı zamanda gençliğin sesi, dertleri, umutları ve kolektif hafızası oluyor.

Bu pankartlar bireyin toplumsal bir varlık olarak mezuniyet sahnesine çıktığını gösteriyor.

Bu yönüyle mezuniyet törenleri, yalnızca bir toplu başarı kutlaması değil; aynı zamanda bireyin kendini, mizahını ve eleştirisini dışa vurduğu, kendisi olarak var olduğu bir sahneye dönüşüyor.

Bu pankartlar aynı zamanda bir kuşağın kültürel nabzını tutuyor. Dönemin jenerasyonunun espri anlayışı, politik bilinci, popüler kültürle kurduğu ilişki bu pankartlarda öne çıkıyor. Sosyal medyada hızla yayılan pankart görselleri, yalnızca eğlence aracı değil; aynı zamanda gençlerin kaygıları, dertleri ve neye ses çıkardığını gösteren bir arşiv haline geliyor.

Törenin resmi yapısı içinde yer bulan bu özgür ifade alanı, mezuniyet ritüelinin yaşayan bir kültür olarak dönüştüğünü kanıtlıyor.

Mezuniyet, bireyin yalnızca bir okuldan değil, eski bir benlikten mezun olduğu bir andır. Bu kendimizin daha iyi bir versiyonu olabilmemiz için çıktığımız yolculuğun bize ışık tutan parçalarından yalnızca biridir.

Son olarak;

Bu cübbenin altında etten fazlası var. Bu cübbenin altında bir fikir var. Ve fikirlere kurşun işlemez.