ARİF ANBAR SORUYOR

ARSLAN İLE ÖZCAN YANITLIYOR:

HAFTANIN SORUSU: Eskişehir Su ve Kanalizasyon İdaresi (ESKİ) Genel Kurulunda alınan karar sonucunda şebeke suyuna zam yapıldı. Zam gerekli miydi, gerekliyse oranı doğru muydu? Yoksa zam yapılmamalı mıydı?


IbrahimArslan-1


İBRAHİM ARSLAN - Eskişehir Büyükşehir Belediyesi CHP Meclis Üyesi

Sosyo-ekonomik politikaların mimarı Cumhur ittifakı koalisyon iktidarıdır! 

Kentimizde su zammı üzerine haklı-haksız, doğru-yanlış, güzel-çirkin çok şey yazıldı ve söylendi! Bilgi sahibi olmadıkları halde fikir sahipliği yaparak Genel kurul ve komisyon toplantıları sırası ve sonrasına dair kimi görüşler dillendirildi. Konu bazı çevrelerce siyasal mecraya taşındı. Zam oranları, zammın uygulama tarihi, yeni yıldan itibaren TÜFE oranında artış uygulaması, ESKİ’nin kar eden bir kurum olup olmadığı, maliyetlerin ESKİ veya Eskişehir Büyükşehir Belediyesi (EBB) tarafından sübvanse edilip edilememesi meselesi, kuyruklar ve daha niceleri…

Hepsine dair verilecek yanıtımız var. Ancak yazı alanım sınırlı. O nedenle daha genel ve temel hatlarıyla konuya ilişkin düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.  

Su ve Kanalizasyon İdareleri (SUKİ) sadece Büyükşehir olan illerde faaliyet gösteren, iş ve işlemleri bakımından ise 2560 sayılı İSKİ Kanun hükümlerine tabi kurumlardır. Söz Konusu kanunla SUKİ’lerin karar organları olarak da Genel Kurul, Yönetim Kurulu ve Genel Müdür; görev, yetki ve sorumluluklarına göre ayrı ayrı tanımlanmıştır. Söz konusu yasa Genel Kurul olarak Büyükşehir Belediye Meclislerini yetkili kılmıştır.

Buna göre idare (belediyeler, bağlı idareler) ile belediye meclis ve üyeleri kamu adına görev yaparken almış olduğu kararlar ile iş ve işlemlerinin tamamında başta Anayasa olmak üzere ilgili kanunlar ve mevzuat hükümlerine uygun davranmak zorundadır. Almış oldukları kararlar ile uygulanılan iş ve işlemlerin tamamı içinde idari, mali ve cezai sorumluluk taşımaktadırlar.

Yasalarımızda KAMU ZARARI; “Kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya azalmaya sebep olunmasından doğan zarar” olarak tanımlanmıştır. 

Su zammı konusunun öncelikle hukuksal açıdan değerlendirilmesi gerekmektedir. 2560 Sayılı İSKİ kanununun Tarife Tespit Esasları başlıklı 23. Maddesi, “Su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan yerlerdeki kullanılmış suların tarifelerinin tespitinde, yönetim ve işletme giderleri ile amortismanları doğrudan gider yazılan yenileme, ıslah ve tevsi masrafla ve bir kar oranı esas alınır. Tarifelerin tespiti ile tahsilatla ilgili usul ve esaslar bir yönetmelik ile belirlenir” hükmündedir.

Bu kanun hükmüne uygun olarak hazırlanan ve halen yürürlükte bulunan ESKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 14’üncü maddesinde de tarifenin belirlenmesine esas olacak MALİYETİN tespitinde hangi harcamaların yer alacağı detaylarıyla belirlenmiştir. (Söz konusu yönetmelik Sayıştay görüşü alındıktan sonra 13 Eylül 2022 tarihli olağanüstü ESKİ genel kurulunda oybirliği ile kabul edilmiştir.)

İlgili kanun ve yönetmelik hükümleri, su satış fiyatının belirlenmesinde idareye; 1 m3 suyun üretim maliyetinin tespit edilmesini, genel kurula da (belediye meclisi) idarece belirlenen maliyete göre su satış tarifesinin belirlenerek karar altına alınmasını emretmektedir.

Diğer yandan su tarifesi ile birlikte alınan ücretlerden ATIK SU tutarı; “Atık su altyapı ve evsel katı atık bertaraf tesisleri tarifelerinin belirlenmesinde uyulacak usul ve esaslara ilişkin yönetmelik, ÇEVRE TEMİZLİK VERGİSİ (ÇTV) tutarı Belediye Gelirleri Kanunu, KDV ise Katma Değer Vergisi Kanunu hükümleri gereğince tahakkuk ve tahsil edilen tamamı kanunla düzenlenmiş ve alınması zorunlu diğer ücretlerdir.  

Sayıştay tarafından SUKİ’lerinhesap ile iş ve işlemlerine dair farklı dönemlerde yaptığı çok sayıda denetimlerde “su tarifesinin” belirlenmesine ilişkin bulgu ve kararlarında ise genel özet olarak; İlgili Kanun ve yönetmelik hükümlerince Su satış tarifesinin MALİYET esasına göre belirlenmesinin kanuni zorunluluk olduğu, Genel Kurul yetkisinin sınırsız olmadığı, alınacak kararların başta Anayasa ve ilgili kanun ve mevzuata uygun olması gerektiği, maliyetlerin bu kadar yüksek olduğu bir ortamda SU tariflerinin düşük kalmasının ve Maliyet hesabına göre belirlenmeyen düşük tarifelerin KAMUNUN GELİR KAYBINA YOL AÇACAĞI ve kamuyu zarara sokacağı, tespitlerine yer verildiği görülmüştür.

Buraya kadar ortaya koymaya çalıştığım husus, su zammının yapılmasının İDARENİN ve/veya GENEL KURULUN istek ve keyfine bırakılmadığı, tam aksine KANUNUN EMREDİCİ HÜKMÜ gereği yapılmak zorunda olduğudur.

Kanunun emrettiği MALİYET hesabında dikkate alınacak harcamaların son bir yıldaki fiyat artışları 2-3 katı bulmuş, hatta bazı kimyasal ürünlerindeki artış 4 kata kadar ulaşmıştır. Yanı sıra örneğin sadece Kurda yaşanan aşırı artışın son iki yılda ESKİ’ye maliyeti (kur farkı) yaklaşık 211 milyon TL’dir.

Yaşanan Ekonomik krize bağlı olarak yaşanan bütün girdilerdeki olağanüstü yüksek fiyat artışları, SUYUN MALİYETİNİ de aşırı yükseltmiş ve zam kaçınılmaz hale gelmiştir.

Yani suzammının 2 temel gerekçesi bulunmaktadır. Birincisi Kanunun MALİYET esasına göre fiyatların belirlenmesi emri. İkincisi ise yaşanan ekonomik kriz nedeniyle maliyetlerin olağanüstü artması.

Ancak maliyetlerin artmasına sebep olan EBB Başkanı Sayın Yılmaz Büyükerşen ya da kurumsal olarak ESKİ ve/veya EBB belediyesi ya da ESKİ Genel Kurulunun CHP’lİ Meclis üyeleri değildir.

Peki, o halde su zammına temel gerekçe olan su üretim maliyetini etkileyen ekonomi ve piyasa koşullarını belirleyen kimdir? Elektriğin, akaryakıtın fiyatını belirleyen, döviz kuruna bağlı olarak Türk lirasındaki aşırı değer kaybının ve buna bağlı olarak iğneden ipliğe her şeyin fiyatının aşırı yükselmesinin sorumlusu kimdir? 

TÜİK tarafından açıklanan EKİM ayı sonu verilerine göre bir yılda, TÜFE’NİN %19,89 dan %85,51’e, ÜFE’NİN ise %46,31’den %157,69’a ulaşmasına yol açan ekonomik politikaların sahibi ve uygulayıcısı kimdir?

Hazine ve Maliye Bakanlığınca açıklanan YENİDEN DEĞERLEME ORANININ yine son bir yılda %36,20’den %122,93’e yükselmesinin müsebbibi kimdir? 

Her hanenin aylık ortalama EKMEK harcamasının 400-500 TL, Elektrik harcamasının 300-350 TL, Doğalgaz harcamasının 750-800 TL olmasına yol açan kimdir?

Milyonlarca insanımızı işsizliğe ve yoksulluğa mahkûm eden, sosyal yardım ve desteklere muhtaç hale getiren, gelir yoksunluğu içindeki insanlarımızı herhangi bir ürünü daha ucuza alabilmek amacıyla kuyruktan kuyruğa koşuşturan sosyo-ekonomik politikaların mimarı kimdir? 

Bize göre bunun nedeni ve yegâne sorumlusu; uyguladıkları yanlış ekonomik politikalar nedeniyle ülkemizi, kurumlarımızı ve insanlarımızı bu hale düşüren Cumhur ittifakı koalisyon iktidarıdır.




MuratÖzcan-1


MURAT ÖZCAN - Eskişehir Büyükşehir Belediyesi AK Parti Meclis Üyesi

Gelir fazlası olan bir kurum neden vatandaşla paylaşmaz?

24 Kasım’da yapılan Eskişehir Su ve Kanalizasyon İdaresi (ESKİ) gündemli Eskişehir Büyükşehir Belediye Meclisi,CHP grubunun eksik katılımı göz önünde bulundurularak Ak Parti grubu olarak mecliste katılım sağlanmamış, salt çoğunluk bulunamadığı için meclis toplanamamıştır. Kanun gereği 2’nci meclis salt çoğunluk aranmaksızın 25 Kasım’da toplanmış ve içerisinde ESKİ’nin plan, bütçe ve performans maddelerinin ve kullanma suyuna zam kararının da içerisinde olduğu tarife cetveli mecliste görüşmeye açılmıştır. Öncelikle 1 yıl içerisinde ESKİ’nin kullanma suyuna yapmış olduğu zammı, aşağıdaki tabloda olduğu gibi analiz etmekte fayda vardır.



ENFLASYON BELEDİYELER ARACILIĞIYLA RANTA DÖNÜŞTÜRÜLMEKTE

Tabloda görüldüğü üzere 1 yıl içerisinde %300’e varan bir zam söz konusudur. Belediyelerin tarife cetvellerinde yapmış oldukları büyük zamlar, dünyadaki enerji ve hammadde krizlerinin ülkemize yansımadaki enflasyon bahane edilerek yapılmaktadır. Halbuki suya zamda olduğu gibi oluşan maliyet artışlarının üzerine 2-3 kat zam yapılmakta, enflasyon belediyeler aracılığı ile ranta dönüştürülmektedir. Yüksek zam yapma konusunda ellerine geçen fırsatı algıyı da iyi yönetmek isteyerek fırsata çevirmektedirler. Bize verilen bilgilere göre enerji, işçilik ve kimyasallarda meydana gelen artışın 2-3 katı kadar zam yapılmıştır.

HÜKÜMETİMİZ ELEKTRİK VE DOĞALGAZ FATURALARINI SÜBVANSE EDİYOR

Ak Parti’nin yönetmiş olduğu belediyelerde ve meclis çoğunluğunun Ak Parti grubunda olduğu belediyelerde ya enflasyon oranında artış olmuştur veya enflasyonun altında kalmıştır. Maliyeti çok daha yüksek olmasına rağmen elektrik ve doğalgaz faturalarının yarısını bile vatandaşından almayan bir hükümetimiz varken, üstelik faturalarını ödemekte zorlanan vatandaşlara aylık 900 ile 2 bin 500 TL. arasında hükümetimizin yardımları varken, aynı bakış açısını CHP’li belediyelerden de görmek istedik ama maalesef göremedik.CHP Grup Başkan Vekilinin, mecliste,“madem Karadeniz’de gaz buldunuz bunu vatandaşa bedava dağıtın” teklifi manşetlerde duruyorken, kendi belediye başkanlarının bırakın bedava dağıtmayı zamsız suyu bile verememelerini vatandaşlarımızın takdirine bırakıyoruz. Üstelik ilk tekliflerinde 1 Ocak itibarıyla geçmesi düşünülen su zammının 28 Kasım’a çekilerek bir ‘Avrupa kenti’ne yakışmayan, 70’li yılların Türkiye’sini hatırlatan vatandaş sıra kuyrukları görüntüleri, ayrıca bir basiret sorunudur.

Öte yandan, meclisteki konuşmamda sözlü önerge olarak şunu ifade ettim. Bu zam yürürlüğe girecekse dahi, ekonomik durumu iyi olmayan vatandaşlara zamsız su vermek için bir çözüm üretilmesi gerekir. Hükümetin yaptığı gibi bir formülle sübvanse edilebilirdir. Ancak bu önerim maalesef gündeme alınmadı.

2023’TE SUYA OTOMATİK ZAMLAR YAPILACAK

Komisyon teklifinden anlaşıldığı üzere 2023 yılında Eskişehir’de şebeke suyuna TÜFE oranında aylık otomatik zamlar yapılacaktır. Önümüzdeki yıl seçim yılı olduğu için zamlı gündemle belediye meclisinin toplanmaması için önümüzdeki yılın zammının da bu yıl yapılmış olması ayrıca eleştirilecek konulardan bir tanesidir. Sözde iktidara geldiklerinde vatandaşı zamlardan koruyacaklarını söyleyenlerin, her yıl gelir artışı (kar) elde eden ESKİ’nin yapmış olduğu zamlarla, inandırıcılıklarını nasıl kaybettiklerini açıkça göstermektedir. Son %70’lik zammı yapmamış olsalar dahi, daha önceki zamlar ve kazançları sayesinde giderler zaten fazlasıyla karşılanmış olacaktı. Elde ettiği kar’ı aktardığı yetmemiş gibi, bir de kredi çekip Büyükşehir Belediyesi’ne aktaran bir kurum, gelir yetersizliği ve fiyat artışları bahanesiyle yapmış olduğu zammı izah edemez.

TÜFE ORANINDA ZAM KARARI BEŞİNCİ ZAM DEĞİL MİDİR?

Özetlemem gerekirse eleştirilerimizin ana konuları şöyle: Enerji ve hammadde artışlarını, önceden yapılan 3 adet zam zaten fazlasıyla karşılıyordu, 4’üncü zammı yapmaya gerek yoktu. Vatandaşın birçok gider kalemini hükümet sübvanse ederken CHP’li belediyeler neden taşın altına elini koymuyor? Alınan zam kararını, karardan 3 gün sonra uygulamaya koyarak neden vatandaşın kuyruk çilesi çekmesine sebep oldunuz? Her sene gelir fazlası olan bir kurum, neden bu fazlayı vatandaşı ile 1yıllığına paylaşmadı? 1 Ocak’tan itibaren TÜFE oranında zam kararı almak, 5’inci zam kararı değil midir? Takdir halkımızındır…