Okumayı, yazmayı severim. Enva-i türde yüzlerce kitaplar okudum, okurum. Her birinden farklı dersler almak isterim. Hayata çok yönlü bakmaya çalıştım. Aklımın etrafına başkalarının ön yargı ve hurafe duvarları örmelerine müsaade etmem. Gafleti, cehaleti, önyargıyı, hurafeyi yenmek için doğru mücadele için okur, araştırırım. İnsan için her yönüyle şartlanmıştık, ayırımcılık, hurafecilik, dalalet, cehalet gibi gaflet halleri ilmin, bilimin gelişimine birer köstektir. Her başa gelen olay doğru okunması gereken bir derstir. İnsanın eğriye eğri, doğruya doğru demedikçe başı esen gitmeyecektir. Hayatın tecrübelerini, deneyimlerini bir ders nitelinde başkalarıyla paylaşmak önemli... Deneyim ve tecrübeler istenmedik şekilde başıma gelmiş ise öyle acıları, kederleri başkalarının yaşamaması için anlatmalı, paylaşmalı.

Yaşanan tecrübeler, deneyimler sevinç ve başarılı getirmiş ise yine paylaşmak, anlatmak kayda değerdir. O hazzı, keyfi başkaları da yaşasın ki hayatın güzel yüzü görünsün. Başkalarının başarı ya da kayıplarından ibret alıp ders çıkarmalı. Başaralı insanları takdir ederim. Hiç kimseye gereğinden fazla değer vermemeli. Gün olur, herkes müstahakkına kavuşur. Şilili yazar Paplo Neruda Yaşadığımı İtiraf Ediyorum adlı kitabında Fransa’da bir gün iki kız kardeşin evine misafir olduğunu, yıllar sonra o iki kız kardeşe bir kere daha misafir olduğunda kız kardeşlerden biri karteks çekmecesini çekip Neruda’ya ait bir kart çıkarır. Neruda: “Nedir, o kart?” Ev sahibesi kız: “Siz, yıllar önce bize bir kez daha misafir olmuşsunuz. O zaman falan yemekleri ikram edilmiş. Falan renkli pijama giydirilmiş. Falan terlikleri kullandırılmış. Bu seferki misafirlikte ise daha farklıları olmalı. Onun gibi nedenlerle bu misafir katlarını tutuyoruz.” demesi, fevkalade bir kültür anlayışı değil mi? Herkesin inancı kendine… Topluma yönelik kültürel gelişimleri de takdir etmek gerek.

Hiç kimse, din bağlamında bir başkasını yargılama hakkına sahip değildir. İlime, bilime, tekniğe değer vermeli Her insanın kendini koruyacak iktisadi, hukuki, sağlık ve işle ilgili bilgiye sahip olmalı. Ehven olanda budur. Sağlığına, ekonomik durumuna, istiklal ve istikbaline önem vermeyen hem cahil, hem de gafildir. Nasıl ki insanın canına, malına, aklına, inancına ve iffetine zararlı bilgileri edinmek haram ise faydalı bilgileri edinmemekte de haramdır. Tabiatta insan için her yeni oluşum bir taklidin gelişimidir. Dünya hâli böyle… Yok, zaten yoktur. Bilim varı, vardan üretmektir. Nuh tufanı vukuundan önce Allah, Nuh Peygamber’e tufana karşı tedbirini al, buyurduğunda… Hz. Nuh: Ya Rab! Nasıl bir tedbir alayım ki, tufandan kurtulayım.“ dediğinde, Allah: “Gemi yap!” buyurmuş. Nuh: “Ya Rab! Ben, gemi yapmasını bilmem!” dediğinde ise, Allah: “Ya Nuh! Tavuğun göğüs kemiğine bakmayı akıl etmez misin?” buyurmuş. Tufanın olacağını bilmek bir ilim. Tufandan korunmak için gemi yapmaksa bir bilimdir.

42 Yıllık memuriyet hayatımı sonlandırırken alakalı olduğum işçi, memur, idareci ve üçüncü şahıslarla yüz, yüze vedalaşmak çalışma hayatımdaki aklımın tek uhdesi idi. İş mucibi ilişkili olduğum insanlar ile bire bir helalleşerek ayrılmayı arzu ediyordum.  Ne yazık ki, covit salgını nedeniyle altmış yaş üstü görevlilerin idari izinli sayılmaları ve işe gelmemeleri talimatı gereği işe gidemedim. Kısa bir süre sonra da yaş haddinden emekli oldum.  Altmış beş yaş üstünün sokağa çıkma yasağı nedeniyle sözünü ettiğim kişilerle yüz yüze vedalaşma durumu olmadı. Helalleşmek başka şey, bi hakkın hukukunca hakkı teslim daha başka şey. İyisi, doğrusu adalet ölçüsünde Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim ederek yaşamak…

Adalet başka, eşitlik daha başka bir mefhum... Corona dönemi sonrası pek çok kişi ile yüz yüze ve telefonla vedalaştım. Yeni emekli olduğum dönemde bir köşe yazımı bu vedalaşma ile ilgili yazdım. Hakkın hak sahibine teslimini helalleşmekten daha kıymetli ve daha onurlu bulurum. Hakkınca, hukukunca davranan kişinin hiç kimse ile helalleşmeye ihtiyacı olmaz. Ama her kişinin babası, annesi ve eşiyle helalleşmesi boynuna borçtur… Bu kişilerin birbirine tezahür etmiş hak, hukukun sınır tespiti ne mümkün… Bu üç kişi haklarını helal etmedikçe onların hakkını ödemek kabil değil?

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!