Bakmayın siz AK Partililerin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni savunduklarına.

Özellikle icra veyahut sorun çözme makamında bulunanlar, söz konusu sistemden bir hayli mustaripler.

*

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde, bildiğiniz üzere, tüm kararlar Cumhurbaşkanının onayından geçmek zorunda.

Bu durum, beraberinde büyük denebilecek sorunlar doğuruyor.

Bırakın milletvekillerinin işlevsiz hale gelmesini, çoğu bakan dahi Cumhurbaşkanıyla görüşmekte zorlanıyor, dolayısıyla iş çözmek veya yatırım yapmak zorlaşıyor ya da oldukça gecikiyor.

*

Ya il başkanları?

AK Parti’de teşkilat çok önemlidir. İl Başkanları, bağlı bulunduğu ilde genel başkanın, dolayısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın temsilcileridir.

Çoğu zaman milletvekillerinden önde gelirler ve hatta çok daha güçlüdürler.

Ancak gelin görün ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrasında sorun çözme noktasında bireysel gayretleri dışında yapabilecekleri pek bir şey yoktur.

Aslında AK Parti teşkilatları içerisinde pek çok il başkanına yapılan yoğun eleştirilerin arkasında bu gerçeğinde gözle görülür etkisi vardır.

Şöyle örneklendirmek isterim.

Herhangi bir şehirde belli sorunlar vardır ve kamuoyu o sorunların hızla çözülmesini ister.

Vatandaşlar ve muhalefet partileri, var gücüyle iktidar partisinin milletvekilleri ile il başkanına baskı yaparlar.

Sorun çözülmeyince de ardı ardına eleştiriler sıralanır; zira bırakın sorun çözmeyi gerekli mercilere belki ulaşılamamıştır bile.

Bu noktada teşkilat üyeleri şunu sorar: Bu milletvekilleri ile il başkanları ne işe yarar?

Bu sorunun cevabını ben vereyim: Yeni sistemde yapabilecekleri pek bir şey yoktur!

*

Haaa, bazı milletvekilleri ile bazı il başkanlarının Cumhurbaşkanına yakınlık dereceleri çok farklı olabilir; o nedenle direkt olarak ulaşabilme ihtimalleri, sorunları çözme ve yatırım getirme konusunda şansları yüksektir.

Örnek olarak AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı verilebilir.

Ancak milletvekilleri ile il başkanları arasında Nabi Avcı’dan kaç tane var?

İki elin parmakları kadar vardır veya yoktur.

Bu da Eskişehir’in şanslı olduğu unsurlardan biridir.

*

Parlamenter Sistemde işler nasıl yürüyordu?

Stratejik konularda tavrını koyabilen bir Cumhurbaşkanı vardı, bir anlamda denetleme makamıydı. Başbakan ve Bakanlar Kurulu vardı. Parlamentoda görev yapan milletvekilleri bir hayli güçlüydü. İletişim sorunu yoktu. Başbakan ve Bakanlara kolay ulaşılabiliniyordu. Bakanlar milletvekillerinden oluşuyordu ve politikacıydı. Vatandaşlara karşı sorumlulukları ve siyasi hedefleri vardı. O nedenle her biri ‘iş çözmek’ adına canhıraş gayret ediyorlardı. Parti teşkilatlarındaki yöneticiler değerliydi, yukarıyla iletişim kurma gayreti olan kişiler değil yukarının iletişim kurmak istediği insanlardı. Evet, elbette parlamenter sistemin eksikleri vardı, ancak iyileştirilmemesi için hiçbir neden yoktu. En azından, şimdiki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yarattığı büyük çıkmazları yaratmıyordu.

*

Ancak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, -yazımın bir bölümünde ifade ettiğim gibi- şehirlerdeki sorunları aktaran mekanizmalarla sorun çözen mekanizmalar arasına derin bir uçurum inşa etti.

Hele ki teşkilatına büyük önem veren Recep Tayyip Erdoğan’ın tek yetkili olması, iş yükünün arşı alaya ulaşması, o çok önem verdiği teşkilatıyla bile önemli ölçüde irtibatını zedeledi.

Bu anlamda şu örneği vermek yerinde olacak…

Hiç unutmam, AK Parti’nin geçmiş dönemde il başkanlığı yapan bir ismiyle sohbet ederken şunu söylemişti: “Erdoğan öyle bir isim ki, düzenli olarak her ildeki gençlik kolları başkanımızı bile arar ve hâl hatır sorar, bilgi alır. Bir sonraki aramasında ise o bilgiler ışığında yeni talimatlar verir, fikir alışverişi yapar ve sohbet eder. Hatta Erdoğan’ın gençlik kolları başkanlarıyla yaptığı görüşmeden sonra ilgili bakan da gençlik kolları başkanımızı arar ve yapılacak olan neyse planlanır.”

İşte, anlatmaya çalıştığım bu! Parlamenter Sistemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ulaşmak için kimse özel bir gayret harcamıyordu. Erdoğan, teşkilatının tüm kademelerine bizzat kendisi ulaşıyordu.

Fakat Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle beraber, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ulaşmak ‘çok yakınında olan bir isim değilseniz’ neredeyse imkansız hale geldi.

Ve bu içinden çıkılmaz durum, AK Partilileri de, en az muhalefet kadar rahatsız etmeye başladı.

*

Öngörüm şudur ki…

AK Partililer de, yakın gelecekte, söz konusu yönetim sistemine dönük net eleştirilerini, en azından sistemin iyileştirilmesi yönünde önerilerini sunacaklar.

Öyle ki; hatırı sayılı isimler cılız da olsa, çekinerek de olsa, çaktırmadan da olsa sistemin çarpıklığını bazı ortamlarda dillendirmeye başladı.