Seçim… Seçim… Seçim.

Öncesi ve sonrasıyla seçim yazdık sürekli. Hani, son bir yıldır özellikle yazdıklarımızın yüzde 90’ı seçim üzerineydi. Kuşkusuz bunun nedeni milletin gündeminin de seçim olmasındandı. Yani özetle ifade edersek;

-Seçimden başka bir derdimiz yoktu ki!..

Öyle ya da böyle, özellikle de son günlerde yaşadıklarımızdan kaynaklı “endişeli bir bekleyiş içinde geldik sonuna. Bugünle birlikte “üç gün sonrası” sandık başındayız Milletçe…

Bu aynı zamanda yazı günlerim dikkate alındığında benim açımdan şunu anlatıyor;

-Son seçim yazısı!..

Bir bakıma “ohh” dedirtecek bir yazı da, aynı zamanda derleyip toparlaması açısından “zor” yazı!.. Öyleyse, becerebildiğimiz kadarıyla “derleyip, toparlamaya” çalışalım bakalım!..




Genele bakalım önce.

Kuşkusuz ülke adına “en kritik seçim” 14 Mayıs. Biraz ironi yapayım;

-Ayni zamanda en neşelisi!..

Neşesi de son 15 güne sıkıştırılmak zorunda kalınan mitinglerden kaynaklanıyor. Öyle, “şarkılı-türkülü” oluşundan değil. Katılan ahalinin bulduğu sloganlardan ve de onlara konuşan liderlerin “söz almalarından kaynaklanıyor mitinglerin neşesi!.. Bir başkası da “bizim miting daha kalabalık, coşkuluydu” iddialaşması!...

Katılanların slogan yaratıcılığı dedik ya, son mitinglere damga vuranı şuydu;

-Patates soğan, güle güle Erdoğan!..

Hakkını yemeyelim, Millet İttifakı’nın özellikle de CHP ve SP’nin yaratıcı videoları güzeldi gerçekten. Hele de ittifakın Cumhurbaşkanı adayı  Kemal Kılıçdaroğlu’nun o videolarda seslendirdiği şu replik;

-Yine baharlar gelecek, Bay Kemal sözünden dönmeyecek!.

Bu anlatımlar merkezli olmak üzere ekranlarda dönüp duran çok sayıda kampanya videosu. Bitmedi, Bay Kemal’in yazılı-çizili, rakamlı ifadeli kara tahtası. 15-20 güne sığdırılan 8 adet proje anlatımlı çalışması. Yetmedi, gecenin geç saatleri olsun bıkmadan atılan mutfak ya da çalışma odası videoları..

Nasıl bir fikri takiptir, nasıl bir bitmez tükenmez enerjidir, günde iki-üç mitingden mitinge koşuşturmadır…. Kim ne derse desin;

-Seçimin yıldızı Kemal Kılıçdaroğlu’dur!..

***

Cumhur İttifakı cephesine gelince. Anladığım, R.T. Erdoğan’ın söyleyecek fazla bir şeyi, vaadi kalmamış. Vaatlerin kimini seçim sonrasına bırakıyor, kimi de Kemal Bey’in önceden önerdiklerini “seçim müjdesi” olarak sundu halka.  Yani sözün özü;

-Bu seçimde süngüsü düşük gibiydi!..

Yaptığı, ortağı Devlet Bahçeli’nin koro şefliğinde muhalefeti iftira ve tezviratla karalamaya çalışmasıydı. Özellikle de CB yarışında tek rakibi Kılıçdaroğlu’na yönelik özel gayreti!.. Görelim, bakalım;

-Bütün bunlar kendisini yeniden Cumhurbaşkanı, tek başına iktidar yapmaya yetecek mi?




Bizim ilde son durum!.. 

Bu dönem, Milletvekili seçimleri Cumhurbaşkanlığı çekişmesinin gölgesinde kalmış görünüyor. Buna karşın adaylar kendi seçim bölgelerinde lider desteğinden yoksun çabalayıp duruyor. Sistemin gereği de bunu söylüyor zaten.

Seçim havasına girildiğinden bu yana Eskişehir’de CHP’nin birinci parti olarak çakacağı tahmini pekişmiş durumda. Geçen dönemin milletvekilleri (Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü) yanına, iki parti emekçisini (İbrahim Aslan, Abdülkadir Adar) ekleyen CHP, “dördü bulmak” uğraşında.

Tutarsa geriye, iki veya üç milletvekili koltuğu kalıyor!.. Tersi olursa ise İYİ Parti ve AKP paylaşacak üç milletvekilliğini. Burada kritik soru;

-Hangisi iki, hangisi bir?

O soruyu da seçmen yanıtlayacak.

-Memleket için, Eskişehir için hayırlısı diyelim…