Selamlar, selamlar…
Uzun bir aradan sonra yeniden köşeme dönmenin heyecanını yaşıyorum. Bu kez farklı bir çatı altında, Milli İrade bünyesinde spor sayfalarında sizlerle birlikte olacağım. Bu fırsatı bana tanıyan imtiyaz sahibimiz Gökhan Yıldırım’a teşekkür ederek başlamak istiyorum.

Yıllardır bu şehirde Eskişehirspor’un sevinçleriyle gururlandık, hüzünleriyle yandık. Kimi zaman umudun kıvılcımına, kimi zaman küllerinden doğan bir hikâyeye tanıklık ettik. Şimdi yeniden, kırmızı şimşeklerin geçmişini, bugününü ve geleceğini birlikte ele alacağımız yeni bir döneme başlıyoruz.

Geride bıraktığımız günler Eskişehirspor adına oldukça hareketli geçti. Teknik Direktör Serdar Göçer’in ayrılığı sonrası gözler yeni isme çevrilmişti. Ve o isim belli oldu: Hakan Şapçı. Resmi sözleşmeye imzalar atıldı, yeni bir dönem resmen başladı.

Hakan Şapçı, Türk futbolunun alt liglerinde uzun yıllardır edindiği tecrübeyle tanınan, genç oyuncularla güçlü iletişim kurabilen bir teknik adam. Onu tanıyanlar, “çalışkan, disiplinli ve taktiksel anlamda sahaya net dokunuşlar yapan bir hoca” olarak tarif ediyor. Eskişehirspor’un bugünkü yapısına bakıldığında bu profil, tam da ihtiyaç duyulan türden bir teknik direktör görüntüsü çiziyor.

Şapçı’nın en dikkat çeken özelliği, takımlarına karakter kazandırması. Görev yaptığı kulüplerde mücadele gücünü artırmayı başarmış, oyunu rakip yarı sahaya sıkıştırabilen, kompakt bir anlayışla sahada fark yaratan bir isim. Kısıtlı kadrolarla dahi dirençli futbol oynatabilen yapısı, Eskişehirspor’un mevcut şartlarına tam anlamıyla uyuyor.

Bu noktada Hakan Şapçı’nın güçlü yanlarını öne çıkarmak gerekiyor. Oyuncu gelişimine büyük önem veren, pres odaklı ve mücadeleci futbolu benimseyen bir anlayışa sahip. Takım savunmasını kısa sürede organize edebilmesi, sahada disiplini ön plana çıkarması da önemli artılar arasında. Eskişehirspor gibi genç bir ekiple yola çıkan bir kulüp için bu yaklaşım, uzun vadede büyük bir kazanım olabilir.

Ancak futbolun doğası gereği, her yeni başlangıcın kendi içinde bazı zorlukları vardır. Büyük bir camiada görev almak, beraberinde büyük bir baskıyı da getirir. Eskişehirspor’un ateşli taraftarı, her zaman arma için en iyisini ister. Bu da teknik direktör açısından hem motivasyon hem de stres kaynağı olabilir. Diğer taraftan, Hakan Şapçı’nın takımları zaman zaman hücum varyasyonlarında üretkenlik sorunu yaşayabiliyor. Bu konuda hem oyuncu kalitesi hem de zaman içinde oturacak sistem belirleyici olacak.

Bu şehir, bu arma, mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmedi. Eskişehirspor’un geçmişinde ne kadar zorluk olursa olsun, hep ayağa kalkmayı bildi. Şimdi yine o zamanlardan birindeyiz. Hakan Şapçı’nın önderliğinde, takımın yeniden sahada savaşan, üretken ve inatçı bir yapıya bürüneceğine inanıyorum.

Kısacası Eskişehirspor’da yeni bir sayfa açıldı. Bu sayfanın başlığı da aslında çok net: Emek, disiplin ve karakter.


Yol uzun, yük ağır ama inanç tam. Taraftarın desteğiyle, bu şehir o eski günlerine yeniden kavuşabilir.

Ve son olarak şunu söylemek isterim:
Kimse Eskişehirspor’dan büyük değildir.
Bu arma, bu şehir ve bu taraftar, her şeyin üstündedir.
Ben de bu anlayışla, Eskişehirspor’un sesi, taraftarın sözü olmaya; doğruları söylemeye, yanlışa karşı durmaya devam edeceğim.