Artık yaz mevsimi değil, yanma mevsimi yaşıyoruz.
Sokakta yürümek, klimasız uyumak, hatta nefes almak bile zorlaştı. Ama bu sadece sıcak bir yaz günü değil…
Bu, dünyanın bize attığı bir çığlık!
Geçen yıl "en sıcak yaz"dı. Bu yıl da öyle. Muhtemelen gelecek yıl da...
Doğa Uyarıyor, Biz Görmezden Geliyoruz
Orman yangınları normalleşti. Barajlar hızla boşalıyor, dereler kuruyor.
Ama biz hâlâ hava durumuna “mevsim normalleri” deyip geçiyoruz.
Hayır!
Bu mevsim normali değil.
Bu iklim bozulması.
Bu doğanın feryadı.
Buzullar Erirken, İnsanlık Umursamaz
Antarktika’dan kopan dev buzullar, Amazon’da yaşanan kuraklık, Afrika’daki kıtlık, Avrupa'da susuzluk.
İklim krizi artık uzak coğrafyaların değil, bizim evimizin meselesi.
Sadece kutup ayıları değil, biz de tehlikedeyiz.
İnsanlık, doğayı sömürmenin, betonlaşmanın, tüketim hırsının faturasını ödüyor.
Ve bu fatura artık can yakıyor. Gerçek anlamda!
Çözüm nerede?
Araba değil, bisiklet süren bir toplumda
Suyu kullanırken tasarruf eden ellerde
Beton değil, ağaç diken ellerde
“Bana ne?” demeyen kalplerde
İklim krizini politikacılar konuşup duracak belki ama çözüm halkın alışkanlıklarında.
Ve belki de en çok, “Bu dünya bana değil, bizden sonrakilere de ait” diyen bir vicdanda...