Şeyh Şamil, 1797’de Dağıstan’ın Gimri köyünde dünyaya gelmiş. 74 yıl yaşamış. 1871 yılında Sudi Arabistan’ın Medine şehrinde vefat etmiş. Medine’deki Cennet-ül Bâki mezarlığına defnedilmiştir. Hâlen orda metfun bulunmaktadır.   

            Şeyh Şamil, her şeyden önce bir bilim adamıdır. 30’lu yaşlarına kadar muhtelif ilimler tahsil etmiştir. Başlıca tahsil ettiği ilimler şunlardır: Tefsir, hadis, fıkıh, edebiyat, tarih, fen vb.leri… Şeyh Şamil aynı zamanda bir mutasavvıftır. Öte yandan Şeyh Şamil, önemli bir savaşçı kişiliğe sahiptir.  Kafkas Savaşı’nda, Kuzey Kafkas halklarının yanında yer alır. Kuzey Kafkas halkları, Şeyh Şamil komutasında Rus Çar’ına karşı 25 yıl savaşırlar. Kendilerinin üç-beş katı fazlası olan düzenli orduya karşı koyarlar.

Yirmi beş yıl süren bu savaşlar sırasında Rus Çarlığı Şeyh Şamil ve birliklerini savaş alanlarında mağlup edemeyince çeşitli araştırmalara kalkışırlar. Şeyh Şamil ve ordusunun bu dirayeti, feraseti, liyakati, cesareti nasıl kazandığını araştırırlar. Rus Çarlığı, uzun araştırmalar sonucu aradıkları sonuca ulaşır.

            Ruslar, Şeyh Şamil ve ordusunun İslam’la olan bağıntısını incelerler. İnceleme sırasında İslam Peygamber’inin bir sözü ile karşılaşırlar. Hz. Peygamber:

-Benim ümmetimin helâkine üç şey sebeptir. Birincisi servet düşkünlüğü, ikincisi şehvet düşkünlüğü ve üçüncüsü de şöhret düşkünlüğüdür. Buyurur, Hz. Peygamberin bu sözü üzerine gerekli incelemeyi yaparlar. Bu sözün önemini tespit ederler ve derler:

            -Tamam, işte şimdi aradığımızı bulduk. Şeyh Şamil ve ordusunun işini artık çok kolay bir şekilde bitiririz! Deyip, zaman kaybetmeden eyleme geçerler.

            Değerli okurlarım! Servet düşkünlüğü paraya tamahtır. Şehvet düşkünlüğü kadına kapılmaktır. Şöhret düşkünlüğü makam ve mevki tutkunluğudur.

            Söylentilere göre Ruslar, Şeyh Şamil ordusundan kimin neye zafiyeti varsa onunla o insanları baştan çıkartmaya çalışırlar. Kimisini para karşılığında, kimisini kadın karşılığında, kimisini de makam ve mevkii ile hallederler. Ondan sonra da, Şeyh Şamil ve ordusu zayıf düşer. Zayıf düşünce, cephede direncini kaybeder. Direnç kaybolunca; 25 yıllık mücadelenin sonunda Şeyh Şamil esir düşer.

            Servetin, şehvetin ve şöhretin esiri olanlar hangi alanda olursa olsun bir gün mutlak esir düşerler. Şeyh Şamil antlaşma sonucu Ruslara teslim olmuştur. Rus Çarı, Şeyh Şamil’i saray kapısında karşılar. Rus Çarı, Şeyh Şamil’de gördüğü vakar, cesaret, feraset, liyakat ve dirayete hayran kalır. Şeyh Şamil’in kılıcını almaz ve der:

-Bu kılıç ancak sana yakışır. Bu kılıç sende kalsın! Bu kılıç anlamını sende bulur.

Anlaşıldığı gibi Şeyh Şamil’in esaret hâli bile vakar, ciddiyet, feraset, cesaret, liyakat ve dirayet donanımlıdır. Şeyh Şamil, tevekkül sahibi Allah’ın takdirine inancı olan bir şahsiyettir.

Şeyh Şamil ve Kafkas savaşlarında görüldüğü gibi kişi, aile ya da toplumların felaketine sebep olan üç şeye karşı olan zafiyet konusunda dikkatli olmak gerekir.

İnsanlar arasındaki düşmanlıkların oluşmasında servet, şehvet ve şöhret tutkunluğu önemli rol oynar. Bireysel, ailevi ve toplumsal yıkımlarda olduğu gibi tarihi yıkımların temelinde de bu üç etken yatar. Üç etkenden birine dahi kapılanın sonu sefalettir.

Servet, şehvet ve şöhret tutkunluğu kontrol altına alınamadığında tedavisi mümkün olmaya illete dönüşür. Bu tutkular illete dönüştüğünde ne vicdan, ne insaf, ne izan, ne irfan ve ne de merhamet kalır. Servet, şehvet ve şöhret tutkunluğuna yakalanmış insan boşluğun kucağında savrulur gider.

İtidalli olmak güzel olanıdır. Her şeyin bir kararı vardır. Her şeyin azı da çoğu da zarardır. Dünyanın dengede durduğu gibi insan bünyesinin de bir dengesi vardır. Denge bozulunca olanlar olur.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!