İnsanlık tarihinde aynısı bir daha yaşanmayacak sevinç, acı, kapris, hasret, haset, fesat, yalan, iftira, hile, şöhret, şehvet, şiddet, iffet, onur ve şerefi hiçe saymak gibi pek çok türde zulmün yaşandığı, yaşatıldığı ibretlik hikâye... Düşmanlık kim tarafından yapılırsa yapılsın kinin küçümsenmemesine dikkat çekilen bir kıssa. İnsanın kimlerle, nelerle, nasıl karşılaşacağını önceden bilmesi ne mümkün… Hz. Yusuf’un bu hikâyesi hayal ürünü değil gerçek yaşamın örnek bir hikâyesi. İslam Peygamber’inin şahsında aklını kullanabilen tüm insanlığa bu hikâyenin anlatımı Kur’an’da yapılmış. İnsanlık tarihinin en güzel, en anlamlı, ibretlik ve derslik hikâyesi... İlahi adaletin eksiksiz, abartısız vakti geldiğinde mutlak tecellisinin insanlığa hatırlatıldığı hikâye… Yusuf’un hikâyesinde aile veya sosyal çevrede hasetliğin, husumetin insan hayatına açtığı tahribatın gözler önüne sergilendiği ibretlik hikâye. Hasetlik, merhametsizlik insanlığın başının belası ruhsal hastalık… Roma yanmış, yıkılmış Neron’un umurunda mı?
Yusuf’un hikâyesi, kıskançlık nedeniyle ailede gösterilmeyen merhametin, adaletin başkaları tarafından gösterildiğine tanık olunan hikâye… Yusuf henüz çocuk iken babasına: “Babacığım, rüyamda bana boyun eğen on bir yıldız ile güneş ve ayı gördüm.” dedi. Babası Yakup: “Yavrucuğum Rabbin, sana olayların, rüyaların yorumunu öğretecek. Ataların İbrahim, İshak’a nimetlerini tamamladığı gibi sana ve Yakup soyuna da tamamlayacaktır. Rüyanı kardeşlerine anlatma. Onlar, sana haset edebilirler.” dedi. Yusuf’un rüyasını öğrenen kardeşleri: “Yusuf’u öldürmeli ki babamızın sevgisi üzerimize olsun.” dediklerinde, kardeşlerden birisi: “Onu, öldürmeyip kuyuya atalım. Gelip geçen kervanlardan biri alıp onu uzaklara götürür. Biz de onun tasasından kurtulalım.” dedi. Kardeşler, babalarını kandırıp Yusuf’u kırlara götürdüler. Onu kuyuya attılar. Geçmekte olan bir kervan Yusuf’u kuyudan çıkardı. Bu kez de kardeşleri onu köle deyip kervancı başına sattılar.
Yakup oğullarına: “Kardeşiniz Yusuf’u kurttan koruyun. O, size emanet.” dedi. Yakup’un bu tavrına Mevlâ’nın: “Yusuf’u, bana değil de evlatlarına mı emanet ediyorsun.” buyruğuna Yakup üzüldü. Yusuf’un kardeşleri babalarına: “Yusuf’u kurt kaptı. İşte kanlı gömleği.” dediler. Yalanla babalarını kandırmaya kalkıştılar. Kervancı başı, onu Mısır diyarına götürüp köle pazarında vezire sattı. Vezir ve eşi Züleyha onun zekâsına, becerilerine hayranlıkla kölelikten azat edip evlatlık edindiler. Mabet kâhinleri gibi bazı çıkar güruhları Yusuf’a kin beslediler. Yusuf her yeni günde beceri ve kişilik gelişimiyle dikkatleri üzerine çekti. Vezirin hanımı Züleyha, Yusuf’un cazibesine kapıldı. Şehevi arzusunu tatmin için Yusuf’a tuzak kurdu. Yusuf, tuzaktan kaçarken Züleyha’nın çekmesiyle gömleği arkadan yırtıldı. Yusuf, kaçıp kurtulmak isterken kapı yanında vaziyeti gören Züleyha’nın kocası: “Nedir, bu hâl.” dedi. Züleyha: “Yusuf, bana saldırdı.” dedi. Kadının kocası, Yusuf’a: “Sana yaptığımız iyiliğe böyle mi karşılık verecektin?” dediğinde, Yusuf: “Ben, suçsuzum?” dedi. Vezir: “İspatın, şahidin var mı?” dedi. Züleyha’nın akrabalarından biri, eğer gömlek önden yırtılmış ise suçlu, Yusuf’tur. Gömlek arkadan yırtılmışsa suçlu, Züleyha’dır.” dedi.
Vezir, baktığında Yusuf’un gömleğinin arkadan yırtıldığını gördü. “Ama bizim itibarımız var. Bu durum bizi üzer. Yusuf, senin cezalandırılman gerek. Zindana atılacaksın.” dedi. Harabu-l Basra, Basra harap olmuş zalimin umurunda mı? Mazlum, masum Yusuf zindana atıldı. Doğal haklarından mahrum bırakıldı. Kim bilir, Yusuf gibi kaç masum zindana atılarak mağdur ediliyordu. İnsani adalet umursanmayınca ilahi adalet Mısır havalisine gazaplandı. Yerler, gökler kurudu. Mısır halkı içecek suya, yiyecek ekmeğe muhtaç kaldı. Ne zaman ki Yusuf ve sair masumlar, mağdurlar insani haklarına kavuştular. Mısır diyarı halkları da kuraklık, kıtlık vs. pek çok sıkıntıdan kurtuldu. Kralın adil davranışı yedi yıllık kıtlık ve kuraklığın arkasından bolluk, bereket, kişilerin sevdikleriyle buluşmaları gibi özlemlerle insanlığa ders olarak okutularak son buldu. Zulmün ve zulmün zıddı adaletin, merhametin insan hayatı için ne kadar önemli olduğu bu kıssada vurgulanmakta. Adaletin tecellisinde tarafların, tanıkların yeterince, dürüstçe dinlenmesinin ve adaletle, merhametle hükmedilmesinin şart olduğuna uyarı yapılmakta!
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!