Her şeyimiz bir acayip, tıraş, yapmacık, basit, popülist, oportünist; artık ne derseniz deyin…

Pek çok alanda rastladığımız hastalıklı anlayışın en güzel örneklerinden biri dün yaşandı.

Dün, 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı kutlandı:)

*

Kutlayanlara bir baksan!

Basında sansürün kaldırılmasının altına imzalarını atıyorlar.

Günümüzde gazetecilerin baskı ve sansür altında görevlerini yapmaya çalıştıklarını kaydediyorlar.

Yetmiyor; gazetecilerin maddi, manevi, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldıklarını ifade ediyorlar.

*

Peki, bu ifadeler yanlış ifadeler mi?

Elbette hayır, her bir ifade doğru.

Fakat bu ifadeleri kullanarak “en çok ben demokratım” yarışına girenlerin neredeyse hepsinin, gazetecilere baskı yaptığını, sansür uyguladığını, patronları tehdit etmek suretiyle işten attırdığını, susturamadıkları yerde ağızlarını burunlarını dağıttırdıklarını biliyoruz.

*

Bu hastalıklı anlayışın sağı solu, iktidarı muhalefeti yok.

Bu tiplerden Türkiye’de bol, Eskişehir’de de bol.

*

Her neyse…

*

Gazeteciler ve Basın Bayramı…

Gazetecinin bayrama ihtiyacı yok.

İktidarından muhalefetine ‘temiz’ yöneticilere ihtiyacı var.

Herkes gibi…