Önceki günün akşamı, Eskişehirli meslektaşlarla iki yıl aradan sonra bir “10 Ocak kutlaması” daha gerçekleştirdik!..

Önceki yazımda 10 Ocakların basın camiası olarak ne anlama geldiğini irdelemeye çalışmıştım. Yine kısaca ifade etmek gerekirse;

-Basında çalışanlarla ile çalıştıranların aralarındaki ilişkileri düzenleyen 212 sayılı yasanın 1961’de yürürlüğe giriş tarihi…

Yani basında, bugünkü anlamıyla “medya çalışanlarının “ mutlu günü” diyebilir miyiz? Günümüzde yazılı görsel ve bir ilave ile internet gazetecilerinin içinde bulunduğu duruma bakılırsa diyemeyiz!..

Varsın olsun, biz yine de kutladık işte!.. Son 10 yıllara baktığımızda günümüzü organize etmek, üç merkez belediyenin görevi sanki. İki yıllık aradan sonra Büyükşehir, Tepebaşı ve Odunpazarı belediyeleri yerel basın emekçilerini bir araya getirdi.

Konuşmalar yapıldı, masalarda oturanlar birbirleriyle sohbet ettiler, benim gibi yaş almış olanlar eski anılarını hatırladı ve şarkılar-türkülerle eğlenildi.

Bir 10 Ocak daha geride kaldı.

Birazcık öne almak!..

Siyasiler de birer mesajla günü hatırlattılar ve medya çalışanlarını kutladılar ve ardından da günün “siyaset meselelerine” döndüler!..

Son günlerde onların arasında en önem verdikleri konu, seçim tarihi idi kuşkusuz!.. Gerçi epey zamandır öyle idi ama son 10 günde “önemi” daha bir ortaya çıkarıldı gibi.

Önce Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan attı meseleyi!..

-Mevsim şartlarından dolayı seçimleri birazcık öne alabiliriz!..

O mevsimsel şartların (olumsuz anlamda) neler olduğu pek anlaşılmasa da, yeni seçim tarihi üzerinde tahminler ve tartışılır oldu. Ama tartışılmayan tek tarih 6 Nisan sonrası. Malum yürürlükteki seçim yasası, ortağı MHP’nin baraj sorunu da dikkate alınarak yeniden dizayn edilmiş ve yasal bir yıllık süre de o tarihte tamamlanıyor!..

Bu durumda seçim tarihinin “birazcık” öne alınmasında iki seçenek bulunuyor. Birincisi TBMM üyelerinin nitelikli çoğunluğuyla karar alması. Diğeri ise Cumhurbaşkanı’nın resen meclisi feshetmesi. Ya da seçimlerin zamanında, yani 18 Haziran’da yapılması.

Çiğnemek ya da delmek…

Diğer iki seçenek sayın Cumhurbaşkanı için “sıkıntılı durum” yaratmakta. Sıkıntının kaynağı ise Anayasa’nın iki maddesi. O iki madde alenen demekte ki ;

-Cumhurbaşkanları üst üste ancak iki kez seçilebilir. Yani 3. kez için aday dahi olamaz.

Gerçi, rahmetli Turgut Özal’dan kalma ve siyasi literatüre girip yerleşmiş bir durum da yok değil;

-Anayasa’yı bir defa delmekle bir şey çıkmaz!..

Tam da AKP ve onun lideri Erdoğan için dört elle sarılacak bir durum yaratan, adeta içtihat gibi bir durumdan söz ediyoruz. Yargı eliyle ve bazı durumlarda Cumhurbaşkanı kararları ile o kadar çok çiğnenip, delindi ki Anayasa. Bu kez de ;

-Yüksek Seçim Kurulu tarafından parçalansa ne olur vaziyeti!..

Dün İYİ Parti lideri Meral Akşener açıklaması ilginçti. Ne dedi?

-Boşuna kendine uygun bir seçim tarihi arama Erdoğan!..

Bunu söylemezden önce “Haziran ayını mevsimsel uygunsuzluğunu” da söyleyerek;

-Haziran ayı 2018’de uygundu da, 2023’de nasıl birdenbire uygunsuz hal alabildi?

Yani Meral Hanım, adaylık meselesinin çözümünün tek şartını da 6 Nisan’dan önce Meclisin “erken seçim” kararı almasına bağlamış oldu.


***


Bir süre daha seçim tarihi konusunun sürgit devam edeceğini öngörmek kehanet olmasa gerek… 

Günlük “karışık menü” bu kadar.