Türkiye’nin ekonomisi pandemiden önce nasıldı?

Kriz vardı, öyle değil mi?

Peki, şimdi nasıl?

İnsanlar ‘günü birlik’ şükrediyorlar, karınları doyuyorsa ne ala!

Yani demem o ki, şu anda durumumuz tam bir rezalet.

“Kasada para yok” deniyor.

“Uluslararası para takası olmasa kasamız ekside” deniyor.

“Döviz rezervi yok” deniyor.

 “Sürekli para basıyoruz” deniyor.

“Para birimimizin değeri günden güne eriyor” deniyor.

“Enflasyon her geçen gün artıyor” deniyor.

*

Böyle bir ortamda tuzu kurular yok mu?

Sayıları çok az.

Buna rağmen toplumun tümünün insan onuruna yakışır bir biçimde yaşayabilecekleri imkanları, nüfuzları nedeniyle şak diye cebe indiriyorlar.

Krizler, her zaman onlar için bir fırsat oluyor.

Onlar paralarını katlarken, sade yurttaş ‘açlıktan-yoksulluktan-çocuğuna mutlu bir gelecek sözü verememekten’ dolayı kara kara düşünüyor.

*

Her neyse, uzatmayayım…

*

Yukarıda anlattığım buhranı iliklerine kadar hisseden gruplar arasında esnaflar da yer alıyor.

Pandemiden önce bir bölümü battı.

Direnenler, pandemiyle birlikte dükkanları kapanınca battı.

Şu anda pandeminin hızının yükseldiği göz önünde bulundurulursa, bir şekilde ayakta kalanlar kara kara düşünüyorlar.

Sordukları soru şu: Ne yapalım da dükkanımızı kapatmak zorunda kalmayalım, hangi formülü uygulayalım da işçilerimizi işten çıkarmayalım, devletimiz bize yardım edecek mi?

*

Bunun cevabını ben verecek değilim herhalde.

Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler bir şeyler söylese daha iyi olur, öyle değil mi?

*

Ve söyledi de!

Dedi ki Başkan Güler:

‘HÜKÜMET ACİL KARAR ALMALI’

“Şu an itibariyle karşılaşacağımız en büyük sıkıntı, Mart-Nisan-Mayıs aylarında kapanan işletmelerimiz o dönem itibariyle finansal destek aldılar. Borçlandılar yani. 6 ay ödemesiz krediler de buna dahil. Şimdi eğer bundan sonraki süreçte hükümet bununla alakalı bir yaklaşımda bulunamazsa ve pandemi süreci de ağırlaşarak devam ederse hiçbir esnafımızın para ödeme şansı yok. Bu durum inanılmaz bir infial noktasına taşır bu işi. Bu anlamda hükümetin acil alması gereken kararlar var. Bir kere krediler en az 6 ay ötelenmeli. Yine devletin aldığı muhtasar var, bir süre bundan feragat edilebilir.”

*

Güler’in, devleti yöneten hükümetten uygulamasını beklediği ‘öteleme ve muhtasardan feragat edilmesi’ durumunda, sorun çözülür mü?

Belki çöküşü yavaşlatabilir!

Ama bakın, Güler’in açıklamasının içerisinde oldukça önemli bir sözcük var.

Nedir o?

İnfial!

Yani diyor ki Güler: Vaziyet böyle devam ederse ‘öfke patlaması’ yaşanır!

*

İnfialden veyahut öfke patlamasından kastedileni daha net ifadelerle anlatmak isterim.

*

Güler’le bu konuyu masaya yatırırken şu soruyu yönlendirdim:

-Yazar kasalar atılır mı?

*

Güler’in cevabı, ‘kısık sesle ve endişeli bir yüz ifadesiyle’ şu oldu:

-Atılır!

 

NOT: Okuduğunuz yazıyı 21 Eylül 2020 tarihinde kaleme almıştım. Bugün gelinen noktada, o günleri arar olduk…