Sazova bölgesindeki stadyum, 20 Kasım 2016 tarihinde oynanan ilk maçtan bu yana Eskişehirspor’un adeta mabedi haline dönüştü.
34.930 kişilik seyirci kapasitesine sahip olan stadyumun çim alanı 111 metreye 74 metre. Toplam 16 bloktan oluşan stadyum, 86.783 metrekare kullanılabilir alana sahip.
35.310 metrekarelik açık otoparkı mevcut. Kapalı otoparkı ise 502 araç kapasiteli ve 17.020 metrekare alana sahip. Bodrum katta ayrıca antrenman salonu ve soyunma odaları yer alıyor.
Basın açıklama odaları, soyunma odaları ve masaj salonları ise zemin katta bulunuyor.
Locaların yer aldığı ikinci katta, iki adet restoran seyircilere hizmet veriyor.
Doğu ve Batı tribünlerinde 27’şer adet olmak üzere toplam 54 loca yer alıyor. Protokol salonları ve basın çalışma alanları ise üçüncü katta. Dördüncü ve beşinci katlar yine basın çalışma alanları, kamera odaları ve TV-radyo anlatım alanlarına ayrılmış.
Eski stadyum yıkılıp yerine Millet Bahçesi yapıldı. Yıkılan stadyumun adı ‘Atatürk Stadyumu’ idi. 2016 yılında yapımı tamamlanan yeni stada Atatürk ismi verilmedi. Doğal olarak da tartışmalar başladı. İsim konulmasında neden bu kadar gecikildi, anlamak mümkün değil. Lakin geç de olsa, nihayetinde bir isim verildi: Eskişehir’in yetiştirdiği efsane futbolcu, millî takımımızın gururu, akademisyen Prof. Dr. Fethi Heper.
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt konuyla alakalı açıklamalarda bulundu. “Eskişehir’de televizyon yorumcuları, köşe yazarları bu konuyu yazmalı, gündemde tutmalı,” dedi. Hatta, “Köşe yazarları gerçekten köşe yazarıysa, her gün bunu işlemeli,” ifadelerini kullandı. Sonrasında ilave etti: “Burada bir savaş var, köşe yazarları duracağı yeri belirlemeli. Ona göre biz de yazarlarımızı izleyeceğiz, denetleyeceğiz, göreceğiz,” diye de ekledi.
Merak ediyorum, bu aba altından sopa gösteren sayın başkanın çağrısına uyan meslektaşlarımızı. Gerçekten kendi düşüncelerini özgürce yazacak ve verilmeyen isimden dolayı eleştiri getirecek köşe yazarları elbette vardır. Ama onları bu şekilde yönlendirmek hoş değil. Kim ne yazacağını bilir elbette.
Eskişehirspor tesisleri içinde yapılan altyapı yatırımları da oldukça önemli. Dönemin AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan, Kulüp Başkanı Erkan Koca ve bürokratlarımızın katkısıyla yapılan bu tesisi yok saymak ve “Yıllardır Eskişehirspor’a bir şey yapılmadı” demek haksızlık olur. Ayrıca yeni stadın şehre ve Eskişehirspor’a kazandırılması muazzam bir hizmet oldu.
Stadyum yapıldıktan kısa bir süre sonra önüne bir tabela koyup “Eskişehir Büyükşehir Belediyesi çalışıyor” yazmak ise ancak kompleks sahibi siyasetçilerin işi olabilir. Aynı tabelayı o dönemde Millet Bahçesi önünde de görmüştük.
Stadyum dağ başına mı yapıldı peki? Kazım Kurt öyle ifade etti. “Mevcut yerinde kalsın dedik, dinlemediler,” dedi. Trafik konusuna hiç girmeyeyim; maç günlerinde yaşananları. Şehrin içindeki kaosu.
“Dağ başı” denilen yer, Sazova Mahallesi. Şaka gibi. Odunpazarı Belediyesi’ne 8,2 km uzaklıkta. Lokasyon olarak da oldukça güzel bir yerde.
Yapılan hizmetin yok sayıldığı bu yer, aynı zamanda isminin eleştirildiği yer. Yani ortada bir eser var anlayacağınız.
Gelelim isim ile alakalı yorumumuza.
Malum, yer isimleri değişebilir; ama halkın gönlünde, günlük tariflerde, sohbetlerde hep eski adlar kalır. Bu yüzden savaşa gerek yok. Suistimale ise hiç gerek yok.
Atatürk, kimsenin değil, bu ulusun liderlerinden biridir. Ona çok şey borçluyuz. İsmi gönüllerdedir; kimsenin de şüphesi yok. Onun adını kullanarak siyaset yapmak yerine, onun gösterdiği yolda hizmet etmek daha onurludur. Bu gün Eskişehir’de yaşananları bu şekilde açıklayabiliriz.
Ez cümle; talimatları üzere (!) köşeyi yazdık ama memnun olur mu bilmem Sayın Kurt.
Yarın ne yazmamızı ister acaba kendileri? Var mı yeni bir aba altından sopa?