Hafta sonu yaklaşık 3.5 milyon öğrencimiz istedikleri üniversiteye girebilme hayali ile zorlu bir sınavdan geçti.

Dile kolay bir yıl boyunca çalışıldı. Binlerce soru çözüldü. Herkes kendince bir takım şeylerden ödün verdi. Kimi özel yaşantısından , kimi psikolojisinden…

Hatta sınava yetişebilmek için kaza yapıp yanı başındaki  babasını dahi kaybeden oldu…!

Dünya’nın gelişmiş bir çok ülkesinde bizdeki gibi bir üniversite sınavı olmadığı gibi , bazı ülkelerinde ise yine benzer sınavlar ile üniversitelere gidecek olan öğrenciler benzer yöntemler ile belirleniyor.

Ancak yeryüzünde, liseyi bitiren her öğrencinin üniversiteye gitmesinin sanki mecbur  olduğu bizimkinden başka bir  ülke yok.

Bu durum Türkiye’yi adeta üniversiteler çöplüğüne dönüştürmüştür. Bugün itibarı ile 129’u devlet , 77’si vakıf olmak üzere toplamda 206 üniversite bulunmaktadır.

Evet yanlış okumadınız. Hemen hemen her ilimizde bir üniversitemiz bulunmakla birlikte , bazı büyük illerde birden fazla üniversite bulunmaktadır.

Aslında Avrupa’daki nüfus olarak emsal ülkeler (Almanya,Fransa vb.) ile karşılaştırdığınızda bu rakam az bile.

Ama yine emsalleri ile karşılaştırdığınızda üniversitelerin eğitim kalitesi maalesef çok çok gerilerde kalıyor.

Örneğin  2022  yılında ,  Dünya’daki  en iyi 500 üniversitesi arasında Fransa’nın 11 , İngiltere’nin 49 , İtalya’nın 14 ve İsviçre’nin 9  ve Türkiye’yi kıskanan Almanya’nın  31  üniversitesi var.

Türkiye’nin ilk 500’de  hiç üniversitesi yok…

Ama liseyi bitiren her genç üniversiteye gitmeye mecbur hissediyor kendisini.

Ve daha da kötüsü üniversiteye gitmeyen kendisinin cahil kalacağını düşünüyor , ya da düşündürülüyor. Bundan dolayıdır ki , nüfusun çoğunluğu ne yazık ki hiçbir iş kolunda uzmanlaşamıyor.

Ülkemiz 24-25 yaşına kadar ekonomik döngüye giremeyip , üretici konumuna geçemeyen milyonlarca diplomalı işsiz ile dolu.

Oysa , kendisine teslim edilen bir evi layıkıyla boyayıp teslim eden  lise mezunu boyacı ustası , boyanan o evin bütün su alt yapısını , musluklarını tesis eden , yapan bir sıhhi tesisat ustası , o evin elektrik hatlarını döşeyen bir elektrikçi , çalışıp ülkesine vergisini ödeyen , kısaca katma değer yaratıp kendisine , ailesine ve insanlığa fayda sağlayan bireyler sizce de milyonlarca işsiz gezen üniversite mezunundan daha değerli değil midir.?

En gelişmiş batı toplumlarında üniversite mezunlarının genel nüfusa oranı yüzde 10-15 civarlarındayken , Türkiye’de ise liseyi bitiren herkesin üniversiteyi bitirmesinin sanki bir zaruretmiş gibi görülmesi akla mantığa sığmayan bir gerçek olarak duruyor önümüzde.

Bu durumun yarattığı hantal yapı , doğal olarak üretim-tüketim ve üretime katılım noktasında adım adım ülkeyi felakete doğru sürüklemektedir.

Gelişmiş ülkelerde esas olan , ülkenin gençlerinin iyi bir lise eğitimi almalarını sağlayarak onları 18 yaşının sonunda bir meslek sahibi olmalarını sağlamak ve onları ülkenin üretimine entegre etmektir.

Üniversiteye gitmesi gerekenler ise , akademik eğitimde ilerlemeye yatkın olanlar olmalıdırlar.

Yıllarca milyonlarca gencimiz , tepeden tırnağa yanlış planlanmış bir “Eğitim-Öğretim” sisteminde hayatlarının en güzel yıllarını ne yazık ki ziyan ettiler ve erken yaşta iyi birer meslek sahibi olma şanslarını maalesef kaybettiler.

Fetö denen terör örgütüne zamanında verilen destek yüzünden , sınav sorularını kendi yandaşlarına vermek sureti ile hakları yenen binlerce gencimizi saymıyorum bile…!

Sonuç itibarı ile bizleri yöneten..!!! çok değerli siyasi erk (parti ayırımı yapmaksızın) yıllarca yaptıkları yanlış hamleler sonucu bu ülkenin gençlerini , çocuklarını yani kendi öz değerlerini kör bir bıçak haline getirmişlerdir.

Oysa  halen Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ülkemizin civa gibi gençleri oradan oraya savrulup , başka ülkelere gitmenin yolunu ararlarken , ülkemizi yöneten siyasiler birbirlerini yemekle meşguller.

Unutmayalım ki 2023 yılında Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip olan ülkemiz , bundan yaklaşık 20-25 yıl sonra bu sefer Avrupa’nın en yaşlı nüfusuna sahip ülkelerden birisi konumuna gelecek. Yani üretemeyecek…

Kıssadan hisse ;

Aklı başında birisi çıksa da şu “EĞİTİM-ÖĞRETİM” meselesine doğru bir sistem getirse ve bu sistemi Anayasa’nın ilk 3 maddesi gibi değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeler içerisine alsa ama ,

Nerdeee……!!!