-Seçimin sath-ı mailine iyiden iyiye girmiş bulunuyoruz!

Eski-yeni hemen tüm yazarlar, ekranlardaki yorumcuların bu nitelemeyi tekrarladıklarına tanık olmaktayız. Ben yıllardır bunun Türkçesini kullanırım;

-Seçimin kaygan zemini!..

Eee, öyledir! Her seçim siyasetçiler, partiler için “Kaygan Zemin”dir gerçekten de. Sportif anlatımıyla söylemek gerekirse;

-Kaygan zemine çıkılır, başlarsın kaymaya. Doğru bir çizgide gitmek varken “slalom yapmak” hevesine kapılırsın birden;

-Bir sağa, bir sola. Düz çizgiyi de tutturursun bazen!..

Ne var ki siyasetin ustalarından değilsen, slalomların zikzaklarını ayarlayamazsan eğer, pist dışına fırlayıp gitmiş bulunsun kendini.

Bu benzetme birey olarak siyasetçiler için geçerli olduğu kadar, onların yönettiği siyasi partiler için de geçerlidir.  Nitekim bu kaygan zeminde slalom hevesine kapılan partileri de izlemekteyiz.



Sırada ismin belirlenmesi var.

Bakarsanız kaygan zeminde dans, bir buçuk yıl önce başladı! 1 yıl önce de literatüre “Altılı Masa” olarak geçen siyasi ittifak. Doğrusu, Cumhur İttifakı’nın çomaklamasına karşın (arada bazı yalpalamalar olsa da) düz bir çiğide ilerlemeye özen gösterdi 6 partinin liderleri ve bugüne gelindi. Aylık liderlerin buluşmaları, partilerin görevlendirdiği kadroların daha yoğun çalışmalarıyla;

-Bir Anayasa taslağı, seçim sonrası izlenecek yol haritası, kimi temel ilkeler çıktı ortaya ve imza altına alındı, kamuoyuyla paylaşıldı.

Yarın ise son bir-iki özellik açıklanacak. İki önemli özellik. Nedir o derseniz;

-Kurulacak yeni hükümetin şekli ve izleyeceği yönetim modeli!

Kısaca böyle ifade edilebilir, altılının yarınki birleşimi. Ve bir de 2017 değişikliği ile mevcut Anayasa’nın öngördüğü şekliyle “icranın başı” konumundaki Cumhurbaşkanının adının belirlenmesi…

Kulislere göre, 11 toplantının ardından yarınki buluşmada masa ilk defa olarak “O ismi” belirleme çalışmasını başlatacak. Yine kulislere göre, o isim belirlenecek ama (muhtemelen) o isim 13 Şubat’ta büyük katılımlı buluşmada resmiyet kazanacak. Beklenen o ki;

“-Büyük Millet İttifakın Cumhurbaşkanı adayı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu..”



Kronometreyi sıfırlayınca…

Diğer tarafa, Cumhur İttifakı’na bakacak olursak… Seçime yönelik bazı “Popülist” girişimler tamamlanmış görünüyor. Şu andaki dertleri, Recep Tayyip Erdoğan’ı “Üçüncü kez” aday olabilmesi için “kamuoyunu ikna” çabalarına yoğunlaşmış durumda.

Önce TBMM başkanı, ardından da sarayın bir başdanışmanı girdi topa. Onlara göre, “Hiçbir yasal ve Anayasal engel yok” Erdoğan’ın adaylığı için!.. “Son vuruşu” yine sayın Cumhurbaşkanına bırakılmıştı;

“-Dört buçuk yıl aklınız neredeydi itiraz için!”

Oysa arada bir gündeme geldiğinde, iki buçuk yıldır gerek Anayasa hukukçuları, gerekse siyasiler, konuya ilişkin itirazlarını dillendirmişlerdi. Kendisi sözlerini şöyle sürdürecekti:

“- 2018’de biz kronometreyi sıfırladık!..”

Oysa Anayasa’da “sıfırlamaya” ilişkin tek bir ifade yer almamasına karşın. Oysa kendinden emin olarak “Ben üçüncü kez yeniden adayım. İtirazınız varsa Yüksek Seçim kuruluna yaparsanız” deseydi daha mantıklı (!) olmaz mıydı?

Sanılır ki, zamanında itiraz edilmeyişini (ki itirazların adaylık başvurusundan sonra yapılacağını bilmezmiş gibi) kendisine yapılan “gol pası” gibi algılamış olmalı..


***


Bugün itibariyle seçimlerin “kaygan zemininde” durum/vaziyet bu merkezdedir!..