Yukarıdaki adlar, okurlara, özellikle de Eskişehirli okurlara hiç yabancı değil, bir anda çok çağırışımlar yapacaktır.

Birincisinden başlayalım. İnönü, Eskişehir’in bir ilçesi, tarihi bir yerleşim merkezi. Tarihselliği nereden gellyor,  onu da biliyoruz kuşkusuz. 10 Ocak 1921’de başlıyor. Bu ilçe topraklarında yeni yeni oluşturulan düzenli orduyla kurtuluş savaşının ilk zaferinin kazanıldığı topraklar. 2. İnönü zaferinin tarihi de 1 Nisan 1921 oluyor.

Ankara’dan Mustafa Kemal Paşa’nın, bu savaşların muzaffer Komutanı Albay İsmet’e çektiği telgrafta şu sözler ünlüdür;

“-Siz,

“İnönü’de düşmanı yenmekle kalmadınız, aynı zamanda milletin makus talihini de değiştirdiniz.”

İnönü, yıllar sonra İsmet’in soyadı olacaktır.

***

İkincisi, Sakarya!..

Geçtiğimiz günlerde yakın çevreden liseli gençleri sorguladım!..

-Sakarya Savaşı nerede yapılmıştır?

Duraksayıp düşününler,  ağzıma bakıp kopya çekenler oldu. “Adapazarı ı civarında”diyenler de. Artık Sakarya nehrinin doğduğu yerin bizim ilin sınırları içinde Çifteler İlçesi olduğunu söylemek gereği duymadım!..

Oysa bizim kuşak daha ilkokul 4.sınıfta öğrenmişti Sakarya savaşının Eskişehir topraklarında geçtiğini. Bu kanlı muharebenin, geceli-gündüzlü;

+22 gün 22 gece sürdüğünü de…

Bir diğer özelliğini  yıllar sonra öğrenecektik.;

-Subaylar savaşı…

***

Her rütbeden yüzlerce subayımızı kaybetmiştik. Bu ikinci zaferin tarihi de Temmuz sonu Ağustos başları 1921..

Bir diğer özelliği de Sakarya’nın… Nisan 1’de İnönü zaferleri elde edilmiş, Mustafa Kemal Paşa bir ay sonra 2 Mayıs’ta savaşların geçtiği yerleri görmek ve Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile görüşmek üzere Eskişehir’e gelir. Yanında Güney Cephesi komutanı Refet (Bele) ve Genel Kurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa vardır. Paşalar bu görüşmede orduya yeni bir düzen vermek gerektiğine karar verirler. Mustafa Kemal burada kararını açıklar;

-Eskişehir’i terk ediyor, geri çekiliyoruz…

Komutanlar biraz şaşkındır! Kazanılmış bir savaş ve mevzi vardır üstelik.

Ve Yunan askeri  20 Temmuz 1921’de Eskişehir’e girer.

30 Ağustos’a doğru… Sakarya.

Fetokumpaslarının mağdurlarından Genel Kurmay eski Başkanı İlker Başbuğ bu kararın Batı Cephesinin 100 kilometre kadar doğuya çekilmesi anlamına geldiğini belirtirken şu tarihi saptamada bulunuyor ;

-Dünya tarihinde hiçbir komutanın almaya cesaret edemediği bir çekilme kararı.

Nitekim, Büyük Millet Meclisi’nde de bu karar çok eleştirilecek, Mustafa Kemal’e karşı ağır eleştiriler yapılacaktır. Paşa’nın düşündüğü, Düşmanı Anadolu içlerine çekmek, kısaca burada indirici  darbeyi vurmaktır. Aynı zamanda ikmal yollarını kesmektir.

- Mustafa Kemal Garp Cephesi karargahının tam merkezindedir.

Öğrendiğimiz üzere bu kanlı savaş 22 gün/gece sürdükten sonra düşman birlikleri Sakarya nehrinin doğusuna çekilmek zorunda kalacaktır. Öyle ki, Yunan Başkomutanı Trikopis Mahmudiye yakınlarındaki savaş karargahında Süvarilerimizin kılıcından son anda kurtulacaktır.

Geldik 2 Eylül’e.

Sakarya Savaşı’ndan tam bir yıl sonra  geldik 26 Ağustos Büyük Taarruz  ve sonucunda 4 gün sonra bir büyük zaferle sonuçlanacak olan “Büyük Zafere.” Geçtiğimiz günlerde coşku ile kutladık onu. 100 yıldır söylenegele olduğu giibi bu yılda üzerine söylenmedik söz kalmadı.

O nedenle biz  atlayıp, 3 gün sonrasına gelelim, 2 Eylül’e…

İnönü’süyle, Sakarya’sıyla bu zaferlere ev sahipliği yapan güzel şehrimizin de 100 kurtuluş yılına. Hak ettiği gibi kutladık onu da. Hem de;

-Kahraman (!)bir eski TBMM başkanına rağmen…

NOKTA!....