Gayem, gönül kırmak değil. Zülf’ü-yarı incitmek hiç değil. Vakit harcanmış çalışmayla alakalı dikkate değer bazı tespitleri dile getirmek. Eskişehir ili vaizlerinden İsmail Pelit Hoca’nın ilk baskısı 2025’de yapılan “KUR’AN Meal & Te’vil” adlı çalışmasını irdeledim. Hoca’nın cesareti, çalışması takdire şayan... Değerler üstü Kur’an’ın değeri malum! Kur’an ne kadar anlatılırsa anlatılsın ondaki sırra insani akılla tam vakıf olmak ne mümkün! TDK sözlüğünde te’vil, sözü çevirmektir. Meal ise anlam, kavram demek... Müslümanın Kur’an’la behemehâl olması önemli, anlamlı bir uğraş. Sözün özü mükemmellik Allah’a, hata kullara mahsus… İnsana düşen görev istemek ve çalışmak... Allah, kabul etmeyeceği duayı yaptırmaz!
Kur’an okurken, okunurken içim ürperir. Tüylerim dikken, diken olur. Sıkıntıya düştüğümde de Kur’an’ı açar mealiyle okurum. Derde derman reçeteyi onda bulurum. Araf suresi ayet 204’de Allah: “…Kur’an-ı dinleyin ki, rahmete eresiniz.” buyuruyor. Allah’ın rahmetini kim istemez? 2011 Yılında bir iftiraya maruz kaldığım günün gecesi uyku tutmayınca mealli Kur’an’ı açıp Bürûç Suresinin 9’uncu ayetinde Allah’ın: “…Göklerin, yerin hükümranlığı O’na aittir. Allah, her şeye şahittir.” buyruğunu okuduğumda Allah şahit olduktan sonra endişeye gerek yok, dedim. Bu iftiraya hemen dava açtım. İki yıl sonra müfterinin bir daha, bir başka masumu mağdur bırakmayacak şekilde ceza alması, o ve onun gibilerin kirli dillerine pranga olduğuna cümle âlem tanık oldu. Fazla söze ne hacet!
Bir kitabı okuyacağım zaman önce takdim, ön ve son sözleri okurum. Arif olan anlar misali. “El Ezkâr” adlı kitabın ön sözünde: “Evini sat, El Ezkâr” ı al ibaresini gördüğümden bu yana ön ve son sözleri önemserim. İsmail Hoca’nın Kur’an Meal ve Te’vil çalışmasına devam edelim. Eserin Kur’an aksamı tamam. Kur’an’ın değeri, sözün boy erdiremeyeceği zirve… Meal ve tev’ili yermek veya övmekte izan gerek. Ağızdan çıkan sözü kulağın duyması misali yazılanı akıl gözünün görmesi şart. İrfansız ilim neye yarar? Sözün nereye varacağını bilerek hikmetiyle söylemek ya da yazmak aklıselim insan işi... Yazıyı yazının ne anlam ifade ettiğini bilerek, sözü lafa boğmadan muhataba aksettirmesi gerek… Aksi yanlış anlamalara sebeptir. Bakara suresi ayet 59’da Allah: “Zulmedenler, kendilerine söylenmiş sözü başka bir sözle değiştirirler.” uyarısına, mukabil söz olabilir mi?
Önceki gün bilge biri: “…Geçen gün, falan isimli kişi bir toplumda birden altı yıl önce falan yerde falan, falanın da olduğu bir konuşmanda Allah’ın gözü yok ki, görsün dediğini unuttun mu?” demez mi? Bu itham karşısında nevrim döndü. Öyle bir söz sarfım mümkün değil. İşte tövbe ettim. Allah, affederse ben azaptan kurtulurum. Altı yıldır neredesin be adam! Tanık gösterdiğin o iki kişi öldü. Şahitlik hâlleri düştü. Yıllardır içinde sakladığın o vebalin altından nasıl kalkarsın? Dediğimde, görüntüsü aynaların bile beğenmeyeceği bir hâle döndü. İsmail Hoca’nın hakikati söyleyen onuncu köyü arasın sözü ile hakikati söyleyeni bu dünyada, söylemeyeni de öbür dünyada döverler savına, katılmıyor değilim.
Pelit Hoca’nın Kur’an Meal ve Te’vil adlı eserindeki: “İşte bu büyük sorumluluğu yerine getirmek isteyen din kardeşlerimize yardımcı olmak onların ilahi kelamla tanışıp sorumlu oldukları vahyi anlama çabalarına bir nebze destek olmak amacıyla, uzun zamandır üzerinde çalıştığımız bu naçiz eseri sizinle buluşturuyoruz.” demesini okuyucuların irfanına, insafına, izanına bırakmak daha doğru… Hoca’nın anlatımında geçen farsça kökenli “NAÇİZ” sözcüğünün TDK’deki anlamı “Değersiz!” demek… Esası Kur’an olan bir eseri değersizlikle ifade çok büyük talihsizlik. Bu esere yakışmayan bir diğer cümle: “Kur’an’daki kavramların kendi bağlamında kullanılmamış olmaları zihin kirliliğine ve kavram kargaşasına yol açmıştır.” ibarede de daha dikkatli olmalı idi. Hoca’nın tezini İsra 93 ve Mearic 4’üncü ayetlerle destekleme çabası konuyla alakalı görünmüyor. Kavram ne, bağlam ne? Bağlam, bir düşüncenin kendinden önceki ve sonraki düşünceye uygunluğu… Kavram ise, bir şeyin nitelikleri ve imgeleri üzerine taşınan genel düşünce... Bir yazıda, bilgi bütünlüğünün bir çatı altındaki binanın yapı taşlarındaki uyum ve mukavemet gibi ölçü, özen ve özelde olması elzem.
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!