İnsanın önemli sorunlarından biri de geçim derdi. Hem de, evvel emirden beri. Böyle de sürüp gidecek. Âdem ile Havva cennette, cenneti “geçim derdi” sınavıyla yitirdiler. Yasak meyveden yediler, kendilerini yerkürede buldular. Akıllı davranıp Allah’ın rızasını yeniden kazandılar. Allah, onların şahsında tüm insanlığa cenneti kazanmak için helal ve haramla imtihanı hak tanıdı. O gündür, bugündür geçim derdi ilgilendirir, her ferdi. Ayanın beyanına ne hacet! Geçim derdi kavgalarından dünya yangın yeri gibi değil mi? Ölümü hesaba katmayandan daha cahil, gafil kim olabilir? Geçim derdi hangi boyutta olursa olsun hiç kimseye ne Roma’yı yakma, ne de Basra’yı harap etme hakkı vermez.

İlk insandan bu yana “geçim derdi” insanlığı çok gerdi, geriyor. Bu gerginlik savaşlara, kavgalara, kaoslara neden oluyor. İnsan, geçim derdi kaygısından kurtulmadıkça sömürü, öldürme, aldatma devam edecektir.  Bütün soruların cevabı haramla helal, günahla sevap, iyilikle kötülüklerin hak çizgisinde saklı... Zorba ile mazlumun farkı hakka tecavüzle belli olur. Zorba ne kadar zalim olursa olsun “abat” olması mümkün değil. Mazlum, kendisini ne kadar yalnız hissederse etsin mutlak iradenin takibinde olduğunu unutmasın. İnsanlığın en tehlikeli baş belaları dalkavuklar, şarlatanlar, riyakârlar, sahtekârlar ve hilekârlardır. Böyle kötü vasıflar Müslümana yakışmaz! Geçim derdi, her Müslümanın sınanmasıdır.

Geçim derdi, hangi şart ve şekilde olursa olsun hiç kimsenin vurgun, talan, gasp, soygun, aldatma gibi hakkı yoktur. Müslüman, İslam ahlakınca davranmadıkça şeytani hezeyanlar sürecektir. Akıl, insaf ve izanın ölçüsü hakikattir. Bazen tarihe dönüp bakmakta fayda var. Güya kahraman zafer kazandığını zannederken hezimet yaşadığının farkında bile olmaz. İnsan neleri nasıl kaybedeceğinin farkında oldukça kazanır. Başkasına kaybettirmeyi kendi kazancı bilenler kaybetmeye mahkûmdur. Haramlar, helaller, günahlar, sevaplar, iyilikler ve kötülükler adli ilahinin ölçüleriyle hükme bağlanmış. Ölçünün sınırları ifrat ve tefrit hudutlarıyla belirlenmiş.  İnsanın kalitesi adaletli davranşla ortaya çıkar.

Geçim derdini dert olmaktan çıkartmak için haramlara kapısını kapayana ne mutlu! Geçim derdinin etkin müsebbipleri cehalet, atalet, gaflet, dalalet ve ihanettir. İnsanlık inanmış ya da inkârcı cahil softadan yakasını, gafil yobazdan paçasını kurtarmadıkça iltimastan, rüşvetten, hırsızlıktan, soygundan, fuhuştan, vurgundan, uyuşturucudan, kumardan, hileden, dolandırılmaktan güvende olamaz. Böyle kötü hallerle Müslüman behemehâl olur mu? Bugün senin olan yarın başkasının olacaksa dünyaya kendini fazla kaptırıp harama soyunmak niye? Başkasına kazandırdığın senin kaybın olacaksa kendini boşa harcama. Mal emanettir.

Fakirlik korkusundan kurtulmak isteyen hak sahibine hakkını teslim etmeli. Sonra ödemeye imkân olmayabilir. Hak sahibine hakkını vermeyende fakirlik korkusu alev topu gibi büyüdükçe büyür. Fakirlik korkusundan kurtulmak isteyen ejderhadan kaçar gibi haramdan kaçmalı. İsra suresi ayet 29’dan 32’ye mealin özetinde Allah: “…Rabbin dilediğinin rızkını genişletir, dilediğini de daraltır… Fakirlik korkusuyla evlatlarınızı öldürmeyin. Size de, onlara da rızkı veren biziz… Zinaya da yaklaşmayın, o çirkin ve kötü bir davranıştır.” buyurmuş. Hiç kimse kendisine haramı helal, helali de haram addedemez. 

Başkasına muhtaç olmamak ve onurlu yaşamak için çalışmak gerekir. Can, mal ve namus konusunda kendisinden emin olunmayan kimse hâline yansın! İhtirasına hükmedemeyenin yüreğinde üç korku olur. Hiç bitmeyen sıkıntı… Tükenmeyen meşgale… Dinmeyen fakirlik kaygısı… İnsan nasibinden fazlasını yiyip içemez. Herkesin hakkı kendisinedir. İbrahim Peygamber’e sormuşlar: “Allah, seni, kendisine hangi güzel hallerinden dolayı dost edindi?” cevaben: “Üç şeyden dolayı… İki şeyden birini seçerken adalet tarafını seçtim. Allah’ın kefil olduğu rızkım için endişe duymadım. Akşam, sabah yemeklerimi hep misafirle yedim.” demiş.

Arzularına set çekemeyen hırsın ateşinden kurtulamaz. Yorgunluk ve sıkıntıdan esenliğe çıkamaz. Müslüman geçim derdi nedeniyle hile-i şerre başvurmaz, entrika yapmaz, kumpas kurmaz, katakulli çekmez. Dürüst ve doğru olup adaletten ayrılmaz. Başkasının alın teri, el emeği, göz nuru üzerine çökmez. Bu tür kötü fiillerin ejderha olup bir gün karşısına dikileceğini hatırdan çıkarmaz.  Haram kötülüktür. Kötülük de haram… Çalışmak, çalışmak meşru zeminde helal yollarda çalışmak… Haramlara sapmadan, kötülüklere bulaşmadan çalışanın hem dünyası, hem de ahireti mamur olur.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!





Yunus Emre GÜLLÜ - 15 NİSAN 2023 / Milli irade