ffffffffffff

    Eskişehir’de şiirden sinemaya,heykelden tiyatroya, çizgi filimden senfonik müziğe, cam sanatlarına kadar sanatın her alanında sanat çevresi ve sanatçıları var. Hatta; üç üniversitemizde, hepsinin sanat eğitimi yapılıyor.Şehirde; ulusaldan uluslararasına kadar etkinlikler, festivaller yaşanıyor. Bir eksik sanat alanımız kukla tiyatrosu kalmıştı, şimdi onu da Büyükşehir Belediyemiz ile Eskişehir Sanat Derneğimiz bir proje olarak gerçekleştiriyor.

       Kukla tiyatrosu ya da sanatı insanlığın en eski sanatlarından biri ve her çağda, her coğrafyada yaygın olarak süregelmiş, ülkeler günümüz insanına hitabeder hale getirerek geliştirmiş. Bu gün dünyanın her ülkesinde en yaygın tiyatro alanı olurken, en ilgi gören sanat alanlarından biri olmuş ve neredeyse uluslararası festivali ve müzesi olmayan  ülke kalmamış gibidir.

     İpli, sopalı, elle, parmakla oynatılan, maskeli, kostümlü canlı diye bir çok oynatımlı türü olan kuklalar renk renk insan elinden, insan yaratıcılığı ile insan sesiyle insan duygusu vardır. Kısacası insanın söylemek istediğini, insanı anlatır. Kimisinde  halk edebiyatı vardır, kimisinde dünya klasiği bir eser taşır, insana seslenir. Onun için kuklalar çocuklar, yetişkinler için diye ayrılmaz. Her yaşta herkese anlatacağını anlatır.

     “Eski Şehrin Kuklaları” Eskişehir Sanat Derneği, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Bulgaristan Golden Key Vakfı ortaklığıyla gerçekleşen Avrupa Birliği ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın birlikte yürüttüğü “Ortak Kültür Mirası: Türkiye ve AB Arasında Koruma ve Diyalog-II (CCH-II) Hibe Programı” olarak gerçekleştirilmektedir.

     Geçtiğimiz gün tanıtımı yapılan ve onbeş ay sürecek olan “Eski Şehrin Kuklaları” projesi, önce “Kukla Yapım Atölyesi”nin kurulmasıyla başlandı. Çek Cumhuriyeti’nden dünyaca tanınan iki kukla eğitimcisi; Kukla Yapımı için Pavel Vangeli ve Kukla Oynatıcılığı için İvan Moravec’le çalışmalara başlandı. Bunun ardından Projenin ortaklarından dünya kukla tiyatrosunda önemli yeri olan Bulgaristan’dan Golden Key Vakfı’nın proje koordinatör yardımcısı Eskişehir’e gelecek ve bilgi ve deneyimlerini paylaşacak  sonra da Eskişehir’den “Eski Şehrin Kuklaları” ekibi Sofya’ya kukla yapımı projesini geliştirecek ve ortaya sahnelenecek kukla oyunu çıkmış olacak ve seyirci ile buluşması başlayacak, Avrupa’ya turne de yaptıktan sonra Eskişehir’de “Eski Şehrin Kuklaları-Uluslararası Eskişehir Kukla Festivali” gerçekleşecek ve bu festival her yıl sürdürülerek ülkemizin ve dünyanın kukla festivalleri arasında yer alacak, uluslararası kukla festivallerine gidecek. Böylelikle Eskişehir dünyanın kukla tiyatrosu olan şehirlerinden biri olacak. Dünya kukla tiyatrolarının da gelip gittiği,oyunlarını sunduğu merkezlerden biri olacak…

       Makas Sanat

    Makas sanat, sanatta hırsızlığın kibar adıdır. Sık sık duyarız. Şiirimden, resimimden, karikatürümden ya da makalemden, araştırmamdan çalmış diyenleri.Bir çok da davalar açılır, mahkeme kapılarında dolaşılır. Yalnız fikri çalmak ile esinlenme başka şeylerdir.

     Bundan birkaç yıl önce Eskişehir’de yayınlanan bir dergide ünlü bir şairimizin şiirini hiç kendisine mal edeceğini beklemediğimiz bir şair dostumuz kendi adını altına yazarak yayınlattı. Sanat derneğindeki arkadaşlarımız görerek, şiirin sahibinin şiirini göstererek uyardılar. Çünkü şiirin sahibi dava açtığında ödeyemeyeceği kadar büyük tazminatla muhatap olacaktı.Onu yapanı bir daha göremedik.     Ülkemizin ünlü heykeltraşlarından biri Eskişehir Arke oloji Müzesindeki küçük boy kadın heykelciğini büyük boyda tıpa tıp aynısını yaptı. Kadını sadece hamile olarak değiştirdi.Ülkemizin ünlü heykellerinden biri oldu ama Eskişehirli sanatçılar ve müzeyi gezmiş görmüş kişiler onun makas olduğunu biliyorlar.

     Makas şiiri en çok Yunus Emre için yazılmış şiirlerde görüyoruz. Hatta Yunus Emre için düzenlenen şiir yarışmalarında onlara ödülde veriliyor.  Örneğin, Yunus’un şiirinin dörtlüklerinin sonunda yer alan “Benceliğin” i, “Senceliğin” olarak çevirmiş ve bunun gibi Yunus’un şiirini kendine mal ederek üstelik bir de ödül almışlar var.

     Makas sanatın en çok görüldüğü sanat alanlarından biri de Karikatür alanıdır. Bunlardan biri de Eskişehirli ünlü karikatür sanatçımız Abdullah Üçyıldız’ın bir yarışmaya gönderdiği karikatürü birkaç sonra başkası tarafından sanki fotokopi gibi bire bir aynısı, hatta tarama çizgilerine kadar tıpkısı yapılmış ve bir başka yarışmada ödül almıştı.

      Fotoğrafta yine birisi internetten, dünyanın en iyi bilinen, fotoğraf sanatında dünyanın klasiği olmuş fotoğrafı sergiye getirmişti.

     En önemlilerinden biri de ünlü ressamımız Osman Hamdi’nin Kaplumbağa Terbiyecisi tablosu. Önüne gelen kitaplardan kopya olarak büyütüp yapıyor. Oysa eserin bugünkü sahibi Koç ailesi ona çok büyük paralar vererek koleksiyonuna almış. Oysa kopyalarını yapan amatörler üzerine fiat yazarak sergilemektedir.

     Makas sanat dediğimiz bir başkasının eserini makaslayarak çalmaktır yani hırsızlıktır. Sanat eleştirmenlerinin gözünden kaçmaz ve de af etmezler ayrıca bugün artık yayınlanan her eser internet ortamına geçiyor ve eserlerini sahipleri böyle takip ediyorlar ve eserinin çalınmasını da af etmiyorlar. Fikret Otyam eserini kopya eden Kenan Evren’in karşısına çıkmış, mahkeme yolu ile tazminata mahküm etmişti.

     Sanatçı, gerçek sanatçı kendi ateşini yakandır. Özgün yani kendi yaratıcılığın seni sanatçı yaptığının bilincinde olmaktır.