Her yıl 5 Haziran’da kutlanan Dünya Çevre Günü aslında bir kutlamadan çok bir hatırlatma.
Doğanın bize sunduğu kaynaklar sınırsız değil. Toprak soluyamaz hale gelmişse, su içilemezse, hava nefes alınmaz olmuşsa teknoloji, para, ilerleme neye yarar?
Bugün çevreyle ilgili konuşmak, sadece doğaya duyduğumuz sevgiyle değil; hayatta kalma içgüdümüzle de alakalı. Ama bu sadece devletlerin, kurumların ya da büyük şirketlerin görevi değil. Hepimiz birey olarak birer çevre gönüllüsüyüz, ya da öyle olmalıyız.
Çevreyi korumak bazen çok basit bir hareketle başlar:
* Pet şişe yerine matara kullanmak,
* Gereksiz ışıkları kapatmak,
* Geri dönüşüm kutularını doğru kullanmak,
* Doğaya çöp atmamak,
* Ağaç dikmek…
Bu alışkanlıkları hayatımıza dahil ettiğimizde, sadece doğaya değil, kendimize de iyilik etmiş oluruz.
Küresel ısınma, iklim krizi, su kıtlığı artık bilim insanlarının değil, her bireyin sorunu. Yazları kavurucu sıcaklar, ani seller, kuraklık ve gıda krizleri; bunların hepsi doğanın bize verdiği sessiz uyarılar. Görmezden gelirsek bu sessizlik, gelecekte yüksek bir çığlığa dönüşecek.
Biz bu dünyayı atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan ödünç aldık. Onlara yaşanabilir bir çevre bırakmak istiyorsak bugün sorumluluk almalıyız. Doğayı koruyan her hareket bir gelecek yatırımıdır.
Unutmayalım: Bir birey değişirse, bir toplum değişir. Toplum değişirse, dünya değişir.
Bu Çevre Günü’nde bir adım atın. Çevreye değil, geleceğe yatırım yapın.