Büyük krallar, kudretli hükümdarlar, tarih boyunca isimlerini altın harflerle yazdırmaya çalışırken, bazen en küçük bir varlığın gölgesinde kaybolurlar…
Nemrut, ateşin efendisi, tanrılık iddiasında bir hükümdar, kibrin ve gücün sembolü…
Ama hikâyenin sonu, ne kılıcın keskinliği ne de orduların ihtişamıyla yazıldı…
Onu yere seren, ne bir kahraman ne de bir isyan; sadece bir sinekti…
Evet, bir sinek…
Kulağına giren ve beynine ulaşan o küçücük canlı, Nemrut’un sonunu getirdi…
Bu hikâye, sadece bir efsane değil, aynı zamanda insanlığa tevazu dersi veren bir metafor…
Nemrut’un hikâyesi, kibrin kırılganlığını anlatır. Kendisini ilah ilan eden bir hükümdar, bütün evreni yönettiğini sanırken, bir sineğin karşısında çaresiz kalır…
Bu, hayatın bize sık sık hatırlattığı bir gerçek: “Güç, ne kadar büyük görünürse görünsün, her zaman bir zayıf noktası vardır. “
Ve bir kral, bir sinekle alt edilebilir…
Bu hikâye, modern dünyada da geçerli bir ders sunuyor. Günümüzde insanlar, teknolojiyle, servetle, makamla Nemrut’laşma eğiliminde…
Devletler de öyle…
Üç harfli marketlerde satılan(!) dronlarla Ukrayna , Rusya’nım nükleer bombardıman uçağı filosunu kırdı…
Bunu devlet anlayışında uygulayan bir tek biz varız…
“Mağrurlanma padişahım, senden büyük Allah var.”
Bu söz bizim devlet geleneğimizde isyan ile devrilmiş bir zalim yöneticiye edilen bir intikam sözü değildir…
Padişah metaforunda devletin kendi kendine uyarısıdır…
Rusya, ABD, Çin…
Ilanihaye hepsinin gücü bir kâğıttan kaplan ederidir…
Asıl büyük güç “adalette ve insanı yaşatmaktadır”…
AZ DA SAĞLIK…
Sağlıklı beslenmek her şeyden tıka başa tüketmek asla değil…
Doğal, ihtiyaç kadar ve israf etmeden beslenmektir…
ESKİLERDEN…
Küçük ama hem eti hem sürü lezzetli yerli sığırlarımız vardı…