14.07.2019 Günü, Eskişehir eşrafından bir bilge insanın Whatsaptan gönderdiği mesajı nakletmeden önce o şahsiyeti yâd etmek isterim. Bu bilge insan, çevrede efendi kişiliği ile biliniyor ve tanınıyor. “Güleryüz”  soyadı ile müsemma, güler yüzü de kendisine Allah’ın büyük bir lütfu…

            Mesajda: “Sabah kalkınca ilk işiniz abdest almak olsun! Sonra da, “İlahi emre maksudi ve rızka matlubi” Allah’ım, sen benim tek gayem ve senin rızana ulaşmak benim yegane isteğimdir!.. Duasını yapsın. Böyle yaparsanız akşama kadar yaptığınız bütün işlere bu duanın bereketi gelir ve hepsi Cenab-ı Hakkı’ın rızasına muafık olur. İnşallah!.. Salih insanlarla arkadaşlık edin. Yoksa nefis her an kaybetmeye meyillidir. Dünya bir misafirhane, bir devre mülk; bugün var, yarın yok!.. Ahiret dağarcığına ne doldurabilirseniz, günde kaç kişinin gönlüne girip “Allah razı olsun” dedirtirseniz, kârınız o !.. Hâce Musa Topbaş kuddise sırruh!” un bu tavsiyesini akıl sahiplerine hatırlatıyor.

            Ankebut suresi ayet 17 ile En’am suresi ayet 162’de: “… Rızkı Allah’ın katında arayın. O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Siz, yalınız ona döndürüleceksiniz…  De ki: “Benim namazım da, diğer itaatlerim de, yaşamım da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” buyruğu ışığında, merhum Hâce Musa Topbaş (k.s.) bu veciz sözleri ile inançlı akıllara günlük yaşamda böyle bir düsturu işaret etmiş.

Merhum Hâce Üstat, yukarıda belirtilen mesajın ana temasında, hayrın ve şerrin geldiği makamdan “hayırların celbi ve şerlerin defi” için daha günün başında abdest unsuruyla buluşmanın önemini vurgulamış. Başa gelmesi istenmeyenler ile beklentilere kavuşmanın bereket ve hayrında abdest değerinin günlük yaşamda zinde tutulmasını belirtmiş. İstenmeyenlerin reddinde ve beklentilere ulaşmada yapılacak hamlenin başta abdest ve dua olmasını telkin etmiş. Hâl böyle olursa gün boyu diğer işlevlerin de Allah’ın rızasına uygun olacağını zarif bir ifade ve üslupla Müslümanın gündemine taşımış.  

Merhum Hâce Üstat, Zariyat suresi ayet 55’de: “Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt müminlere fayda verir.” ile “Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da susun!” hadis-i şerifi mucibi hak katında, insani vazifesini yapmış.  Biz de, kendisine dua edelim. Mevla’dan, onun feyzinden nasiplendirmesini dileyelim.

Bazı kavram ve sözcükleri açmakta yarar var. Hemen bu safhada  “HÂCE” sıfatı üzerinde duralım. Hâce, kelime anlamı itibariyle efendi demektir. Bir zamanlar, içtimai yaşamın eylem ve söyleminde zarif, kibar, nazik ve hakkaniyetli davranış sergileyen şahsiyetler “efendi” sıfatı ile anılıyordu. O zamanın toplumları bu tür davranış sergileyenlerin isimleri başında onları taltif ediyorlardı. Toplumsal yaşamda abartısız saygı, sevgi ve iltifatlar “toplum barışının” ana mayasıdır.

Hâce kişiler, hayır söyleyerek toplumsal barışa katkı yapan kanaat önderi insanlarıdır. Bu insanlar, Allah için kendi hayatlarını toplum yararına adayan değerlerdir. Bu değerler erdemli insanlardır. Onların yeri kolay kolay doldurulamaz. Toplum, bu değerlerin yerini doldurmadıkça sosyal yaşamda çeşitli bocalamaların olması kaçınılmazdır.

Hâcegan, maddi menfaat olmaksızın gönül bağı ile toplumlara yön verme yeteneğine sahip kişilerdir. Kendilerine, ilahi kudretin verdiği bu liyakat; içinde bulundukları toplumda saygınlık olarak değer bulur. İnsanlar nezdindeki itibar özveri, güven duygusu ve hakkaniyetle sağlanır.

Sosyolojide, insanlara hükmetmenin üç boyutundan söz edilir. İnsanlara hükmetmenin üç yolundan birincisi, insanları satın alınarak hükmetmektir. İkincisi, insanları korkutularak ve üçüncüsü de insanların gönlünü kazanarak. Hangisinin doğru ve sağlıklı olduğunu aklım erer diyenlere bırakmanın daha yerinde olduğu düşünüyorum.

Hâcegan silsilesi, iyilerle ünsiyet kurmayı tavsiye ederler. İyi insanları da, şöyle tarif ve tasvir ederler. Konuştuğunuz kişiler, onlarla konuştukça iç dünyanızda doğan ferahlıkla geleceğe umutla bakmamanıza ve yanlış hâllerden korkmanıza dikkatinizi çekiyorlarsa, o kişiler salih insanlarıdır, derler.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!